Melisa'dan
Ozan'ın yanımda olması bana güvende hissettiriyordu. Yorgunluktan daha fazla gözlerimi açık tutamamıştım ve Ozan'ın sıcak elleri ellerimin arasındayken uykuya dalmıştım.
Uyandığımda Ozan yanımdaki koltukta uyuyakalmıştı. Ellerimiz hala sıkıca sarılıydı. Ellerimi yavaşça çekmeye çalışırken Ozan irkilerek uyanmıştı.
Gülümsedim.
'Günaydıın. Korkutmak istememiştim ama elimi biraz daha bırakmazsan birlikte tuvalete gitmek zorunda kalıcaz.'
Söylediklerim karşısında o da gülmeye başlamıştı.
'Günaydın prenses.'
Elini çekip konuşmaya devam etti.
'İnan bana hiç farketmez seninle her yere gelirim.'
'Şapşalsın.'
Gülerek lavoboya girdiğimde aynadaki görüntüm gülümsememi silmişti. Korkunç görünüyordum. Gözaltlarım oluşmuştu. Saçım başım dağılmıştı. Kendimi banyoya atmıştım. Toparlanacaktım başka yolu yoktu.
Kafamda dün gece olanlar yankılanırken hızla duş alıp kendime çekidüzen vermiştim. Odamda hala bekleyen Ozan'ı gördüğümde gülümsedim.
' Korkunç görüntümü düzeltmek biraz uzun sürdü.'
'Ben ışıltından ve güzelliğinden başka bir şey görmemiştim.' dediğinde odamın kapısını açtım.
'Mutfağa geçiyoruz şimdi.'
'Önden buyurun hanımefendi.'
Ozan'ı bu yüzden seviyordum işte o bir şekilde hep yanımdaydı. Arkadaşım diyemezdim daha da öteydi. Bu bağı kimse koparamazdı.
Aşağı indiğimde masada güzel bi kahvaltı bekliyordu. Kanat mutfaktan çıktığında şaşkındım. Tekrar bir araya gelmemiz için başıma bir şey mi gelmesi gerekiyordu cidden.
'Sen gitmemiş miydin?'
Ozan'ın şaşkın sorusuna Kanat masaya oturarak cevap verdi.
'Bu kadar şey hazırladım yemeden mi gidiyim.'
Patatese uzandığında ben de masaya oturmuştum.
'Hiçkimse bi yere gitmesin kahvaltı ediyoruz!'
Yalandan kaşlarımı çattığımda Ozan da yanıma oturmuştu.
'Sözün emirdir kraliçem.' dediğinde ben de Ozan'ın patateslerine gözlerimi dikmiştim.
Küçükken Ozan hep bana patates kızartmalarını verirdi. Ben de sadece onu yediğim için babam bazen kızardı. Bu yüzden gizlice yapıyordu bazen. Küçük telaşlarımızı o kadar özlemiştim ki şimdi uğraştığımız şeyler korkunçtu.
Ben bunları düşünürken Ozan tüm patateslerini tabağıma koymuştu.
'Yaaa, teşekkür ederim.' dediğimde Kanat yalandan öksürmüştü.
'Yalnız ben hazırladım bana niye kimse teşekkür etmiyor?' Kanat'ın yalandan sitemine gülerek karşılık verdim.
'Teşekkürler , Kanat bey!' Kanat gülümserken Ozan gözlerini devirmişti.
Araları soğuktu, benim de Kanat'la aram soğuktu ama üçümüzün hatrı sayılır anıları vardı. O yüzden birlikte olmalıydık.
Uygun bir zamanda bunu Ozan'la konuşacaktım.
Kahvaltıdan sonra Kanat'ın gitmesi gerekiyordu. Bana olayla ilgili bir şeyler sormuştu ama ona hiçbir şey hatırlamadığımı söyledim. Bu konu kapanmalıydı. Kapıda onu geçirirken Ozan ayağa bile kalkmamıştı salonda oturuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bilir O Beni #OzMel
Teen Fiction'Ozan ne zaman seni üzen birini affetti ki?' dediğinde gülümsedim. 'Ozan, beni hiç bırakma olur mu ?' koyu kahverengi gözleri tüm samimiyetiyle parladı 'Seni hiç bırakmam.' ozmel için yazılmış bir kurgu, karakterler diziyle aynı olay örgüsü fark...