"Liz, daha fazla sıkarsan öleceğim."
Zorla konuşarak kendimi ifade etmeye çalışıyordum ama kimse beni dinlemiyordu.
"Liz, dur artık."
Korseyi o kadar çok sıkıyordu ki, nefes alamıyordum.
"Ama Leydim, biliyorsunuz ki ince gözükmeniz gerek."
"Daha ne kadar ince olabilirim!?"
Bana göre yeterince zayıf biriydim. Fiziğim gayet yerindeydi.
"Liz, sen gidebilirsin."
Sıktığım gözlerimi açıp kapıda duran anneme baktım. Liz eğildi ve odadan çıktı.
Annem yanıma geldi ve nazikçe korsenin iplerini bağlamaya başladı.
"Ne ara bu kadar büyüdün de, sosyeteye girişini gerçekleştiriyoruz."
Dedi annem.
Güldüm.
"Her zaman küçük Mari olarak kalmayacağım ne de olsa."
Dedim.
İpleri bağladıktan sonra annem, beni kendine çevirdi.
"Bugün olabildiğin kadar harika ol Marinette. Sen benim kızımsın. Elinden geleni yap."
"Peki anne."
Elbisemi giymemde yardımcı olurken partiyi düşünüyordum. Günler o kadar çabuk geçmişti ki, çoktan parti günü gelmişti.
Gergin değilim desem yalan olurdu. Hiç bu kadar heyecanlı olmamıştım. İnsanlarla bir arada olmak çok garipti.
Okulda ki ortam tamamen farklıydı. Sadece derslerle ilgilenmem yetiyordu. Birileriyle konuşmak zorunda değildim.
Konuşsam bile, sadece dersti.
Ama bu farklıydı. Yaşıtım olan herkes evlilik konuşacaktı. Zaten bu partinin amacı da buydu. Bana uygun partneri bulmam.
"Bu elbise gerçekten çok güzel. Yeşil sana çok yakıştı."
Koyu yeşil elbiseme baktım. Gerçekten güzel ve göz alıcıydı. Zaten partinin yıldızı olarak en uygun elbise buydu.
Bu partinin yıldızı olarak dikkat çekmem gerekti, istemesem bile. Ne de olsa ben bir Tsurugi'ydim.
Duygularımı bir kenara atıp herkesle konuşmak daha iyiydi. Bugün ailemi temsil edecektim.
"Hazırsın, çok hoş oldun."
Annem bana sarıldı ve hemen geri çekildi. Saçımı veya kıyafetlerimi bozmak istemediği belliydi.
"Hadi gidelim. Bakalım Kagami ne yapmış."
Birlikte odamdan çıktık ve Kagami'nin odasına girdik.
Kagami'nin kendine yaptırdığı lacivert ve üstünde beyaz geçitleri olan elbise, gerçekten mükemmeldi.
"Voaa, Mari mükemmel olmuşsun."
Yanıma geldi ve elimden tutup bir kere etrafımda döndürdü.
"O senin mükemmelliğin."
Dedim ve yüzüne yaklaştım.
Kagami'ye böyle şeyler yapmak eğlenceliydi. Birlikte bu şekilde oynardık.
"Ah, Leydim beni şımartıyorsunuz."
Dedi ve güldü.
Annem ikimizi ayırınca şaşkınlıkla ona baktık.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Wizard And The Knight
Teen FictionBen Marinette, tek bir günde hayatı değişen bir çocuk. Ailesi olmayan, bir hancının elinde büyüyen ve bir anda soylu bir büyücü olan Marinette. "Kendine güvenmen gerek. Sen eski sen değilsin, artık bir soylusun. Sen de aşık olabilirsin."