GO

74 7 1
                                        

"Markiz Tsurugi ve kızları, teşrif ettiler."

Alışık olduğumuz bir selamlamayla, Prens'in sarayına giriş yaptık. Prens'in 22. Yaş Günü için ekstra özen gösterildiği, tek bir bakışla belli oluyordu.

Annemi takip ederek Imparatorluk ailesinin bulunduğu yere gittik.

"Majesteleri Imparator ve Prenses'e selamlar."

Kagami ve bende tekrarladık. Prens'e döndüğümüzde, uzun zaman sonra görmek garip hissettirmişti.

"Imparatorluğun Küçük Güneşi Veliaht Prens'in doğum gününü kutlarım."

Eteklerimden tutup, kafamı kaldırdım. Gözlerimiz kesiştiğinde kalbimin ritmi hızlandı.

"Markiz'in bir kızı daha olduğunu bilmiyordum."

Prens'in küstah tavrı, yıllar geçmesine rağmen değişmemişti anladığım kadarıyla.

"Kendisi hastaydı Ekselansları."

"Artık iyi olduğunu düşünüyorum."

"Haklısınız."

Annemlerin konuşması devam ederken çoktan sıkılmıştım. Fark ettirmeden arkama baktığımda, Adrien'ın sarı saçlarını gördüm.

Aynı donuk ifadeyle, yanındaki soylularla konuşuyordu.

"Bu sene 18 oldunuz değil mi?"

Zack'in sorusunu duyunca kafamı tekrar ona çevirdim.

"Bana mı sordunuz Ekselansları?"

Dedim durumu kurtarmak için. Sinirleneceğini düşünmüştüm ama tam tersi gülümsedi ve kafa salladı.

Bu benim tanıdığım Zack'a pek benzemiyordu.

"Evet, haklısınız."

Annem ve Kagami'nin ayrıldığını fark edince, nerede olduklarına bakındım.

Belimde hissettiğim el ile irkildim ve elin sahibine baktım.

"Seninle konuşmak istiyorum. Diğerlerinden uzaklaşsak sorun olmaz."

Zack ile yalnız kalmak istemiyordum. Neden benimle konuşmak istiyordu? Bu durumdan kurtulmam gerekti ama yapamazdım.

Parti'de insanların biraz daha az olduğu bir köşeye geçtik. Yürürken, eline aldığı şaraplardan birini uzattı. Nazikçe kabul ettim ve konuşmasını bekledim.

"Bir adayınız var mı?"

"Ne adayı?"

Yüzüne baktım.

Sarı saçları her zamanki gibi parlıyordu ve koyu mavi gözleri hâlâ boğucuydu. O gözler, yine beni içine hapis edecekmiş gibiydi.

"Evlilik adayından bahsediyorum."

Bunu neden soruyordu?

"Eğer bir adayınız yoksa, bizzat görüşme talep edebilir miyim?"

"Anlamam için, daha açık konuşur musunuz?"

Elini yüzüme doğru uzattı. Tepki vermemek için kendimi tuttum. Eliyle, saçımın küçük bir kısmını, kulağımın arkasına yerleştirdi.

"Kapıdan içeri girdiğinizden beri gözlerimi senden alamadım. Her Tsurugi'nin bir özelliği olmasına rağmen, saçlarının rengi oldukça göz alıcıydı. Mavi elmaslar gibi parlayan gözlerine, saatlerce bakabilecek gibi hissettim. Saçların ve gözlerinle birleşen bu elbise içerisinde, çok güzel görünüyorsun."

Söyledikleri karşısında gerilmiştim. Şaşkınlıkla ona bakarken, bakışlarımı kaçırdım. Çenemden tutup ona bakmamı sağladı.

"Evlenirsek, bu hem Imparatorluğa, hem de Markiliğe katkıda bulunacak. Geleceğin Imparatoru ve tarihte bir ilk olarak büyücü bir Imparatoriçe. Sonsuza kadar mutlu olabiliriz."

The Wizard And The KnightHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin