Öcelikle hikayenin bana ait olan bir ütopyada geçtiğini belirtmek istiyorum. Eşcinselliğin ve eşcinsel evliliğin doğal karşılandığı bir ütopya (keşke gerçek olsa). Intihar girşimi,küfür vb olabilir etkilenme ihtimilanize karşı uyarmak istiyorum. Yazım ve noktalama hatalarına takılmazsınız umarım. Yorumlarınız yeni bölümler için beni teşvikler yani yorumyaparsanız sevinirim 😊 Hobi olarak yazdığımıda belirteyim.
Son olarak iyi okumalar💜" BENİ DİNLE WANG YİBO ÖYLECE ÇEKİP GİDEMEZSİN! CEVAP VERMEK ZORUNDASIN!"
Xiao zhan,arkasını dönmüş gitmek üzere olan yibonun kolunu sıkıca tutmuş ve kendine çevirmişti.Zaten öfkeli olan Yibo, Zhanın bu hareketi ile iyice öfkelenmişti adeta patlamak üzere olan bir bombaydı.
" Sana hesap vermek , açıklamak zorunda değilim Zhan. Kolumu bırak daha fazla beni sinirlendirme. "
Son cümlesini dişlerini sıkarak söyleyen yibo sertçe kolunu zhandan çekmiş ve onun geriye doğru sendelemsini sağlamıştı.
Zhan,Yibonun sözlerine incinse mi yoksa sinirlense mi karar verememişti. Kocanız sizi aldatsa,sabah kahvaltısı olarak önünüze boşanma evraklarını bıraksa ve karşınıza geçip, utanmadan bunun hesabını vermek zorunda olmadığını söylese siz nasıl hissederdiniz? İncinmiş? Öfkeli? Yaralı? Bunların hiçbiri Zhanın hislerini karşılamıyordu. O bir enkazdı; sevgisi,güveni,aşkı,umutları,acıları,öfkesi, hüznü ve dahası üstüne çökmüştü, tam anlamıyla bir enkazdı...Gözleri dolu,boğazındaki o acıyı yutmaya çalışırken aynı zamanda konuşmaya çalıştı Zhan.
" Ben senin eşinim Yibo, alelade biri değil nikahlı eşinim. Parmağımdaki yüzüğün diğer eşi senin."
Son cümlesini bitirirken gözleri Yibonun parmağına gitmişti ve gördüğü boş alan ile hayal kırıklığı dolu kahkahasını tutamadı. Onunla birlikte yibo da eline bakmış ve hiçbir tepki vermeden öyle kafasını kaldırıp tekrar Zhana bakmıştı.
Zhanın yüzünde acı bir gülümseme vardı, göz yaşları durmadan akarken devam etti;
" Zaten takmıyormuşsun. Hah ne bekliyordumki."Zhan başının döndüğünü,vücudunun titrediği hissetti. Ayakta durabilmek için sırtını duvara yasladı.Gözlerini kapttı.
" Biz evliyiz... Seni seviyordum." diyebildi kısık sesle.
Yibo içini çekti ve Zhandan bir adım uzaklaştı." Evet biz evliyiz ama bu anlaşmaydı, ailemin isteğiydi benim değil... Ve evet sen beni seviyordun Zhan ama ben sana seni sevdiğimi hiç söylemedim... Sen kendi bencilliğin için bu evliliği reddetmedin, ben ettim ama ailem için o kadar iyi bir gelirdinki önüme engeller çıkardılar. Seninle evlenmeye zorlandım Zhan. Bunu sana söyledim, sana evlenmek istemediğimi söyledim.Eğer beni dinleyip ailene hayır deseydin bu evlilik olmayacaktı. Xiao ailesi biricik oğlunu mutsuz bir evliliğin içine atmazdı.."
Yibo yavaşça Zhanla arasında olan bir adımlık mesafeyi kapattı,işaret parmağını Zhanın omzuna bastırırken,öfkeli sesiyle devam etti.
" Hayır Zhan, biz evli değiliz. Sen sadece tüm bencilliğin ile beni bu evliliğe hapsettin. Bu yüzük bir tasmaydı ve bende kapı ne zaman açılsa kaçmaya çalışan bir köpektim."
Zhan nefes almakta zorlanıyor duyduklarını sindirmeye çalışıyordu. Aslında biliyordu ama kabullenmek çok zor gelmişti. Bunca zaman bunları reddetmiş ve hergünü ,Yibonun onu seveceğini umut ederek geçirmişti.Hatta bir ara her şeyin yolunda olduğunu bile düşünmüştü. Ne kadar da aptaldı.
Zhan öylece hareketsiz kalmış,cevap verecek güç bulamamıştı. Yibonunda dinlemeye niyeti yoktu zaten. Darmadağan olmuş masanın üzerini işaret ederek,duygususz sesiyle " Evrakları imzala yarın gelip alacağım" deyip hızla kapıya ilerlemiş ve kapıyı çarpıp çıkmıştı.
Kapının çarpma sesiyle irkilen Zhan daha fazla kendini tutamamış, hıçkırarak ağlarken ,tutmayan ayaklarının da etkisiyle duvara yaslı bir şekilde kayıp yere çökmüştü.Zhanın kalbi onun için atarken ,Yibonun kalbi Zhan için bir kez bile atmamıştı. Yıllardır kaçtığı gerçek soğuk su misalı yüzüne çarpmış ve ardında tuhaf bir şok ile acısının ağırlığını bırakmıştı. Kendi kendine mırıldandı:
" Sadece sevseydi ya da deneseydi böyle olmazdı. Koca dört yıl beni sevmeyi denemedi bile."Kabullenişin ardından gelen farkındalıkla ne yapacağını kestirememişti. Kalkmalı ve etrafı toparlamalımıydı? Ya da eşyalarını toplayıp gitmeli? Duş alıp uyumak nasıl olurdu? Ne yapacaktı ? İçinde fırtına kopuyor bağırıp çağırmak, her şeyi parçalamak ,yıkmak istiyordu. Dışa yansıyan ise durgun bir deniz gibi sakinlik, elini kaldıramayacak kadar bitkinlik,toparlanmayacak kadar kırgın.
Duvardan destek alarak yavaşça kalktı, gözleriyle etrafı taradı ve telefonu fırlattığı yeri aradı. Sonunda gözleri koltuğun üzerinde bulunan telefona ilişti. Sakince ilerledi ve telefonu aldı. Aklına ilk gelen numarayı yazıp arama tuşuna bastı.
Telefon oldukça neşeli ve canlı bir ses tarafındam cevaplandı." Alo ,Zhanzhan~!"
Zhan konuşmadı ,ağlama ve kusma isteği tekrar bastırmıştı onu.
Cevap gelmeyince sesin neşesi ve heycanı düşmüştü." Zhan?"
Titrek bir sesle cevapladı zhan.
" J-jyang"
Telefonduki ses bir şeyler olduğu anlamış gibi hafif tbir sesle sordu
" Zhanzhan,noldu bebeğim?"
Zhan daha fazla dayanamamış ve ağlamaya başlamıştı. Telefondaki ses neler olduğunu anlamış gibi derin bir iç çekti.Ve önceki tatlı sese nazaran ciddi bir ses tonuyla konuştu.
" Zorla tasma taktığın sokak köpeğinden sadık kalmasını beklemek senin suçundu Zhan... Geliyorum hiçbir şey yapma ya da hiçbir yere gitme."
Zhan sanki telefondaki görecekmiş gibi ağlarken kafasını sallamış ve telefon kapanmıştı.
...
Yibo evden kapıyı çarparak çıktıktan sonra arabasına binmiş sinirini atmak için birkaç kez aracın direksiyonuna yumruk atmıştı. Tek eliyle kıravatını gevşetmiş,yakasının ilk düğmesini çözmüş ve sakinleşmek için derin nesefler alırken kafasını az önce yumrukladığı direksiyona yaslamıştı.
Bir süre öyle kalıp daha iyi olduğuna karar verince aracını çalıştırmış ve ordan ayrılmıştı.Kötü bir eş gibi görünüyordu ve öyle olduğunu kabul de etti. Ama zamanında kimse onun ne istediğini sorarak hareket etmemişti. Ailesi de Zhan da kendi isteklerine göre kararlar vermişti. Şimdi kendi kararlarını, başkalarını düşünmeden vermesi suç muydu? Bu suçsa öncesinde neden kimse onun düşüncelerini önemsemedi?
Yorulmuştu birilerini memnun etmeye çalışmaktan,emirlere uymaya çalışmaktan...Yibonun ailesi için para zayıf bir noktaydı. Küçüklüğünde fakirliğin ne olduğunu bizzat tatığı için yibo içinde öyleydi tabiki. Sırf bu yüzden evliliği kabul etmek zorunda kalmıştı ya zaten. Babasının her şeyi elinden alacağını söylediği tehtitleri hala kulaklarındaydı. Ama şimdi farklı. Şimdi kendi şirketine sahip,kimseye muhtaç değil,kimseye boyun eğmek zorunda değil.
Olayın bu kadar büyümesini istememişti. Sakince bitirmek istemişti.Zhanı ilk aldatışı değildi,zhanın da bunu ilk kez öğrenişi değildi. Olayı bu hale getiren boşanmak istemesiydi. Zhan onu bırakmak istemiyordu.
Yibo bunları düşürken çalan telefonu onu kendine getirmişti. Arayan başının küçük başbelası Yuandı.
"Efendim Yuan,ne istiyorsun yine? "
" Yah abimi aramam için illa bir şey mi istemem lazım? "
Yibo hafiçe gülümsemişti bu isyankar yalana.
"Söyle Yuan"
" Abilerin bitanesi gelirken donat alsana ya birde americano"
" Tamam alırım"
"Şey..."" Ne Yuan?"
Yuan yanlış bir şey yapmaktan endişeliniyor gibiydi." Nasıl gitti... Konuşma?"
Yibo sonunda endişenin sebebini anlamıştı. Hafif bir iç çekti." Eh işte ikimizde sağlamız. Yeterli?"
" Hmm yeterli. Görüşürüz o zaman."
" Görüşürüz."
Yİbo şimdi babasının azarına hazırlanmalı ve küçük kardeşine donat almayı unutmamalıydı..Okuduğuz için teşekkürler.Umarım beğenirsiniz. Oy ve yorumlarını unutmayın 🥰
ŞİMDİ OKUDUĞUN
everythingoes
FanfictionKötü bir evliliğin içinde onunla beraber çöken çifti kapıya bırakılan örgü sepet kurtarabilir mi?