Wang Yibo az önce aldığı tuhaf arama sonrasında kısa bir şok geçirmiş kapıdaki güvenlik görevlisinin seslenmesi üzerine kendine gelmişti. Hızlı adımlarla ilerleyip kapıları kapanmakta olan asansöre son anda yetişmişti. Çalışanlarının selamlarına karşılık vermeyi de unutmamıştı. Odasına giripte koltuğuna oturduğununda bir rahatlama nidası çekip kafasını arkaya doğru yaslamış ve bir süre sessizliğin tadını çıkarmıştı. Kardeşi Yuan gelip sessizliği gevezeliği ile bölene kadar tabi.
Yuan odaya söylenerek girmiş abisini görünce iyice sesini yükseltmiş, gevezeliği arasında masanın üstünde duran donatlardan yemeyi de unutmamıştı.
Yibo hem sinir bozucu hem de tatlı bulduğu manzara karşısında hafif tebessüm etmişti. Kardeşini çok seviyordu hatta ailesinde sevdiği tek insanın kardeşi olduğunu söyleyebilirdi. Yuan ona göre daha yumşak görünümlü,sevimli ve daha uysaldı. Ufak ufak yaramazlıklar yapsa bile.
Yuan da doğla olarak abisine çok düşkündü adeta bir kuyruk gibi onu takip ederdi. Evlendiğinde üzülmüştü çünkü eskisi kadar birlikte olamayacaklardı. Her ne kadar eniştesi gelip istediği kadar kalabileceğini söylese bile Yuan bunu uygunsuz bulmuştu yine de okula gitmediği günler şirkete gelir abisine yapışırdı." Babam buraya mı gelecek abi? O gelmeden tüymem lazım yoksa okuldan kaçtığım için yine azar iştirim"
" Sende okuldan kaçma o zaman? Ve evet aradım gelicek boşanma işini konuşmam gerek ."" Wow desene burda savaş çıkacak. Arada gazi ben olmadan gideyim abicim."
Yuan kahvesini ve kalan donatları alıp geri geri yürümüş tam kapıdan çıkarken de " Donatlar için teşekkür " diye bağırmıştı.
Yibo,Yuanın bu haline yine hafif gülümsemiş ve teşekküre karşılık el sallamıştı. Babası gelene kadar rahatlayıp olanları nasıl açıklaması gerektiğini düşünmeyi planladı. Gergindi ama bi yanda da artık bitirmeye kararlı olmasının verdiği rahatlık vardı. Babası ne derse desin kararından vazgeçmeyecekti.
Yibo odasına bir kahve istedi ve eski pozisyonuna geri döndü, babası gelene kadar böyle kalmayı düşünüyordu. Bugün bol kaoslu bir gündü iş ile ilgilenebilecek bir duruma sahip değildi.
Kahvesi geldikten çok kısa bir süre sonra dışardan gelen seslerle babasının geldiğini anlamıştı. Hemen toparlandı,kıravatını ve yakasını düzeltti ve karşılamak üzere ayağa kalktı. Sonunda babası ve sekretiri içeri girmişti. Yibo hiç vakit kaybetmeden sekretere dönüp " Bir aile meselesi konuşacağım ,lütfen babamı dışarıda bekler misiniz" diyerek sekreteri dışarı yönlendirmişti.
Yibonun babası oldukça otoriter bir adamdı. Onun sözünün üstüne söz tanınmasına imkan sunmazdı. O ne isterse o olur." E Yibo beni neden çağırdın? Konuşmak istediğin önemli konu ne? "
Yibo babasının sorusuyla beraber tuttuğunu bile farketmediği nefesini bıraktı. Son kez cesaretini topladı. Hiç uzatıp dolandırmadan söyleyecekti,yeterince kaçmıştı zaten .
" Uzatmayacağım baba, ben boşanma kararı aldım."
Yibo bunu söyledikten sonra ortamda gergin bir sessizlik oluştu. Babası sanki hiçbir şey duymamış gibiydi,tepkisiz.Sonra oldukça sakin bir sesle konuştu.
" Bu olmayacak,yapamayacağını biliyorsun."
Yibo babasının sözleri ile sinilenmişti.Ne sanıyordu onu çocuk mu?
" Sormadım baba ,verdiğim kararı açıklıyorum sadece.Bunca zaman sen ne söylediysen onu yaptım,sen nasıl yaşamamı istiyorsan öyle yaşadım. Kiminle bir hayat kuracağıma bile karar verdin ama artık bitti. Sana muhtaç değilim kararımda net."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
everythingoes
FanfictionKötü bir evliliğin içinde onunla beraber çöken çifti kapıya bırakılan örgü sepet kurtarabilir mi?