I heard that you fell in love
or near enough
I gotta tell you the truth, yeah
I wanna grab both your shoulders and shake, baby
Snap out of itSon dersin de bitiş zili çaldığında y/n hemen eşyalarını toplamaya başladı. İlk defa böyle hissediyordu. Gergin mi yoksa heyecanlı mı yoksa başka bir şey mi kendisi de karar veremiyordu.
Toparlanmayı bitirince hemen sınıftan çıktı. Çıkmasıyla koridorda tam karşısında onu duvara yaslanarak bekleyen Kuroo'yu görmesi bir oldu. Y/n çıkınca Kuroo yaslandığı duvardan doğruldu. "B-beni bekleyeceğini düşünmemiştim." Neden kekelemişti ki şimdi?!
Kuroo sırıttı "Belki spor salonunu ararken kaybolursun diye sana eşlik edeyim dedim." Sonra dudağını büzüp devam etti "Kaybolsaydın kötü hissederdim." Ardından gidecekleri yöne doğru dönüp Y/n'ye baktı "Gidelim mi?"
Y/n "Tamam!" dedi ve birlikte spor salonuna doğru yürümeye başladılar.
Sonunda geldiklerinde Kuroo kapıyı açık tutup kenara çekildi ve gülümseyerek y/n'nin geçmesini bekledi. Y/n sessizce teşekkür ederek geçtiğinde o da onun arkasından yürüyüp kapıyı kapattı.
Kuroo y/n'yi Nekomata-san'ın yanına götürdü ve onu tanıttı. Y/n'nin onları izleyip, onlara yardım edip edemeyeceğini sordu. Nekomata-san kabul etti ve kendisinin yanında oturabileceğini söyledi. Y/n oturdu ve çantasını yere indirip kenara bıraktı. Nekomata-sensei ona doğru bakıp sordu "Bir kulübe yerleştin mi?"
Y/n kafasını olumsuz yönde salladı "Henüz değil, hâlâ düşünüyorum."
Nekomata-sensei hafifçe gülümseyerek konuştu "Menajerimiz olmak ister misin? Bence düşünmeye değer."
"Aynı soruyu Kuroo-san da sordu ama emin değilim. Yine düşüneceğim." gülümseyerek yanıtladı y/n. Nekomata-san kafasını tamam anlamında salladı.
Daha sonra Nekomata-sensei sahadaki çocuklara ısınmaya başlamalarını söylemek için ayağa kalktı. Y/n de onları izlemeye başladı.
Onların çalışmalarını izlerken y/n'nin aklına ilkokul zamanları gelmişti. İlkokuldayken voleybol takımındaydı ve... mutluydu? O zamanlara dönmeyi çok isterdi. Keşke voleybolu bırakmak zorunda kalmasaydım, diye düşündü.
Bir süre daha onları izlemeye devam etti. Mola zamanları gelince Nekomata-san y/n'ye, diğerlerine su ve havlu dağıtmasını söyledi. Y/n olabildiğince hızlı bir şekilde hepsine dağıtmaya başladı. Her biri ona teşekkür ettikten ve tamamen dağıtmayı bitirdikten sonra kenara çekilecekken Kuroo onun yanına geldi. "Nasıl gidiyor?" diye sordu nefesini düzene sokmaya çalışırken. Sonra elindeki havluyu boynuna attı ve suyunu içmeye başladı, bir yandan da y/n'nin cevabını bekliyordu.
"Nekomata-sensei de bana menajeriniz olmak isteyip istemediğimi sordu." dedi y/n kollarını bağlayıp.
Kuroo bunu duyunca bir anda su içmeyi bıraktı ve heyecanla sordu "Peki sen ne dedin?"
"Düşüneceğimi söyledim." dedi y/n aynı monoton sesiyle.
Kuroo sırıttı "Bir an önce bir kulübe girmen gerektiğini biliyorsun değil mi?"
"Evet..." derin bir iç çekti. Her zamanki gibi çok kararsızdı. Sabahları çorap giyerken ilk önce hangi ayağına giydireceğine bile saatlerce karar veremeyen birine böyle bir soru sormak aptallıktı. Ama yine de en sonunda bir cevap vermesi gerecekti.
Bir süre daha antrenman devam ettikten sonra gitme vakti gelmişti. Y/n, diğerlerine eşyaları toplamada yardım etti.
Çantasını alıp herkese "İyi akşamlar" dedikten sonra gitmek için kapıya yöneldi. Tam kapıyı açıp çıkacakken omzunda bir el hissetmesiyle ürperdi. Arkasına baktığında Kuroo olduğunu gördü.
Kuroo, elini biraz daha onun omzunda tutarsa rahatsız olabileceğini düşünüp çekti ve kendi ensesine götürdü "Hava kararmaya başladı. Sana eşlik etmemde bir sakınca yoktur umarım." dedi ve ona baktı. Y/n tek başına gidebileceğini söyledi ama Kuroo yine de ısrar edince kabul ettiğine dair bir şeyler mırıldandı. Kuroo "Tamam o zaman! Ama beni biraz beklemeni isteyeceğim çünkü üstümü değiştirmem gerek." dedi üstündeki formayı gösterek. Sonra ekledi "Merak etme çok kısa sürecek, hemen gidip geliyorum. Beni kapının önünde bekle." dediği gibi koşmaya başladı. Y/n de bunun üzerine dışarı çıkıp bir banka oturdu ve onu beklerken telefonda gezinmeye başladı.
Birkaç dakika sonra Kuroo koşarak onun yanına gelince y/n ayaklandı. "Koşmana gerek yoktu. İyi misin?" nefes nefese kalmış Kuroo'ya baktı.
Kuroo nefesini düzenlemeye çalışırken dizlerine koyduğu ellerinden birini havaya kaldırdı ve iyiyim anlamında baş parmağını havaya kaldırdı. Kalp ritmi normalde döndüğünde diğer elini de dizinden çekti ve kendini dikleştirdi "sadece seni daha fazla bekletmek istememiştim."
Y/n sessizce "Gerek yoktu." diye mırıldandı.
Kuroo yavaşça önden yürümeye başladı ve arkasındaki y/n'ye bakıp "Gidelim mi?" diye sordu.
Y/n durduğu yerden hızlıca ileriye birkaç adım attı ve Kuroo'ya yetişti. Tamam anlamında kafasını salladı ve birlikte yürümeye başladılar.
Hızlı trene bindiler ve yol boyunca biraz sohbet ettiler. Kendi duraklarına geldiklerinde indiler ve yürümeye başladılar. Bir süre daha sessizlik içinde ilerlediler. Y/n evinin olduğu sokağa girdiklerinde evini gösterip "Evim burası." dedi ve ardından Kuroo'nun önünde hafifçe eğilip "Bana buraya kadar eşlik ettiğiniz için teşekkürler Kuroo-san." dedi.
Kuroo onun koluna dokunup hafif kıkırdayarak "Eğilmene gerek yok." dedi. Sonra devam etti "Aynı sokakta oturduğumuzu bilmiyordum. Benim evim de şurada." diyerek y/n'nin evinin birkaç bina ötesindeki evi gösterdi.
Y/n o yöne bakıp gülümseyerek kafasını salladıktan sonra "İyi akşamlar" diyerek onun yanından ayrılıyordu ki Kuroo'nun ona seslenmesiyle durdu. "Bir şey mi oldu Kuroo-san?"
Kuroo elini ensesine götürdü ve yüzünde muzip bir gülümsemeyle konuştu "Şey... acaba okula birlikte gidip gelmek ister misin diye soracaktım."
Y/n yanaklarının kızardığını hissediyordu. Neredeyse batmakta olan güneşten mi yoksa ona yöneltilen bu sorudan dolayı mı olduğunu bilmiyordu. "E-evet, olur." dedi sesi sonlara doğru kısılırken. Lanet olsun, diye aklından geçirdi. Yine kekelemişti. Y/n o an sadece Kuroo'nun, onun suratının kızardığını görmemiş olmasını umdu.
Kuroo gelen cevapla ona doğru gülümseyip el sallarken "İyi akşamlar!" dedi son hecedeki a'yı uzatarak ve kendi evine doğru koşmaya başladı.
Y/n bir süre daha orada dikildikten sonra anahtarını çıkarıp kendi evine girdi. Ama içerde fazladan bir ayakkabı daha vardı...
-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.
898 kelime
bu öncekilere göre biraz daha uzun oldu
ve düz yazı yazmak nedense texting yazmaktan daha kolay gelmeye başladı
ve sanırım daha önce de dediğim gibi karakterleri tam olarak yansıtamıyorum ve bu çok sinirimi bozuyor
off neyse
ayrıca snap out of it 🛐🛐🛐
bugün bir sürü bölüm attım he
ama uzun zaman sonra kitap yazmak çok güzel 😌
neyseeee
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuroo Tetsurou x reader (yarı texting)
Fanfiction"Mesajlardaki sen ve buradaki sen 2 farklı kişi gibi" dedi Kuroo dalga geçermişçesine ona bakıp hafifçe sırıtarak. Böylece düşüncelerindeki ciddiliği gizleyip onu germemeye çalışıyordu. Y/n derin bir iç çekti "Açıkçası kim olduğumu ben bile bilmiyo...