ilevın

268 16 16
                                    

I've been trying to figure out
exactly what it is I need
Called up to listen to the voice of reason
And got his answering machine
I left my message
but did he fuck get back to me
And now I'm stuck still wondering
how it's meant to be

Sabah olduğunda hâlâ aynı şekilde birbirlerine sarılıyorlardı. Cumartesi günüydü, bu yüzden alarmları çalıp onları rahatsız etmemişti.

İlk önce y/n uyanmıştı. Kuroo'nun hâlâ uyuduğunu anlayınca onu uyandırmayacak şekilde saçını okşadı.

Bir süre sonra Kuroo da uyandı. Yerinde kıpırdandı. Sonra saçıyla oynayan eli hissetti. Y/n'nin de uyanık olduğunu anlayınca yavaşça kafasını kaldırdı. Uykulu sesi, henüz tam olarak uykudan çıkamamış yorgun gözleri ve her zamanki o tatlı gülümsemesiyle y/n için tam bir manzara tablosunu andırırken y/n'ye bakıp "Günaydın" dedi. (yzr: ben kalpten gidiyoru-..)

Y/n de ona gülümseyerek "Günaydın" dedi. Hafif dağılmış saçları, hâlâ tam açamadığı yarı kapalı gözleri ve diğer her şeyiyle berbat göründüğünü düşünürken, Kuroo onun aksine onun çok tatlı olduğunu düşünmüştü.

Bir süre birbirlerine öyle baktıktan sonra Kuroo gözlerini kapatıp tekrar başını onun boynuna gömdü. Sonra bir anda düşünmeden y/n'nin boynuna bir öpücük kondurdu. Yaptığı şeyin farkına varınca birden gözleri kocaman açıldı ve elinden destek alarak kendini hızlıca kaldırdı. Altındaki kendisi kadar şaşırmış olan y/n'ye baktı. İkisi de kızarmıştı. Onun üstünden tamamen çekildi ve y/n olduğu yerde doğrulurken kenara çekilip oturarak hızlıca özürler dilemeye başladı. "Özür dilerim y/n neden yaptım bilmiyorum farkında değildim gerçekten özür dilerim böyle şeyleri sevmediğini biliyorum ama birden oldu işte gerçekten çok çok özür dilerim çok aptalım..." diye sesi yavaşça kısılarak devam ediyordu. Bir yandan da elleriyle kızarmış yüzünü kapatıyordu.

Y/n onun bu haline gülüp elini onun yüzündeki ellerinden birine doğru uzattı ve ona bakabilmesi için elini tutup aşağı indirdi. "Tamam, sorun değil, gerçekten." dedi yatıştırıcı bir sesle. "Sen olduğun sürece sorun değil..." bunu oldukça sessiz bir şekilde söylemişti. Kuroo'nun bunu duyup duymadığını merak ediyordu. Neden bunu söylemişti ki?

Kuroo diğer elini de yüzünden çekip şaşkın bir şekilde ona bakınca cevabını almıştı y/n. Kafasını diğer tarafa çevirdi ve Kuroo'nun elini bıraktı.

Ama bu sefer Kuroo hemen onun elini tuttu. Karar vermişti. Ona söylecekti. Bir süredir doğru zamanı bekliyordu. Ama artık doğru zaman diye bir şeyin hiç olmadığını ya da varsa da uzun bir süre gelmeyeceğini düşünüyordu.

Y/n'nin elini kendi iki elinin arasına aldı ve öptü. Sonra konuşmak için derin bir nefes aldı. Y/n'nin onun ne diyeceğini merakla ve ilgiyle bekleyen gözlerine baktı. Aldığı nefesi verdikten sonra sonunda konuştu "Y/n, ben..." Korkuyordu. Ya onu reddederse? Y/n devam etmesi ona baktı.

Tam o sırada Kuroo'nun telefonu çaldı. Kuroo arayan kişinin bir kurtarıcı mı yoksa her şeyin içine eden kişi mi olduğuna karar veremedi ve kim olduğuna bakmak için iç çekerek y/n'nin elini bırakıp telefonunu aldı.

Arayan kişi babasıydı. Aramayı kabul etti ve konuşmaya başladı.

Telefon konuşması

Kuroo: Alo, baba?

Baba: Günaydın Kuroo. Bu sabah bir işim çıktığı için biraz erken çıkmak zorunda kaldım. Haber vereyim dedim.

Baba: Bir de salonda sehpanın üstüne biraz para bıraktım.

Kuroo: Tamam.

Baba: Kız arkadaşınla iyi vakit geçir. -bunu derken babasının sesi çapkınca göz kırpar gibiydi-

Kuroo: Baba... her neyse.

Kuroo: Görüşürüz.

Baba: Görüşürüz.

Arama sonlandırıldı

Y/n merakla sordu "Bir şey mi olmuş?"

Kuroo kafasını hayır anlamında salladı "Sadece sabah bir işi çıktığını falan söyledi."

Y/n anladığına dair başını salladı ve ona tekrar bir soru daha yöneltti "Sen az önce ne diyecektin."

Kuroo başını çevirdi "Boş versene. Ben de unuttum." dedi yalan söyleyerek. Sadece korkmuştu ve hevesi kaçmıştı.

Y/n daha fazla zorlamak istemeyerek "Tamam." dedi ve gülümsedi.

Sonra Kuroo yataktan kalktı, birkaç kıyafet aldı ve üzerini değiştirmeye gitti. Y/n de telefonunu açıp dün akşam annesine attığı mesaja baktı. Mesajı görmüştü ama hiçbir şey yazmamıştı. Y/n telefonu kapattı ve kendini geri yatağa bıraktı. Az önce Kuroo onun elini de öpmüştü...

Bunu düşünürken Kuroo odaya girdi. Bu sefer y/n banyoya giderek yüzünü yıkadı ve saçını düzeltti. Yanında fazladan kıyafeti yoktu o yüzden eve geri dönene kadar böyle idare edecekti.

Tam odaya geri gidecekken Kuroo'nun ona mutfaktan seslendiğini duydu. Mutfağın kapısına vardığında, Kuroo'nun çoktan bir şeyler hazırlamaya başladığını gördü. Hemen onun yanına geldi ve "Ne yapayım?" diye sordu. Kuroo ona da birkaç görev verdi ve birlikte yapmaya başladılar.

Hazırlamayı bitirip oturduklarında ikisi de ne kadar acıktıklarını fark etti ve en sonunda yemeye başladılar.

Bir süre sonra y/n "Kuroo-san," dedi ve kendisine bakmasını bekledi.

Kuroo ağzındaki yiyeceği yutup "Hmm?" diyerek ona baktı.

Y/n kendi yanağındaki bir yeri göstererek konuştu "Yanağında bir şey kalmış." Kuroo, sol yanağını silmeye çalışınca y/n gülerek "Hayır, diğer taraf." dedi. Kuroo bu sefer sağ yanağını silmek için elini sürdü ama y/n bu sefer de "Hayır, orası değil. Biraz daha aşağısı." dedi. Kuroo'nun denemesi yine başarısızlıkla sonuçlanınca y/n bir iç çekti. Sonra Kuroo'ya yaklaşıp "Tamam, ben hallederim." dedi ve elini onun yanağına götürüp, sabahtan beri anlatmaya çalıştığı yerdeki şeyi sildi.

Kuroo ona baktı ve sadece "Teşekkürler" deyip kafasını eğdi ve yemeğine devam etti.

Y/n onun bu haline hafifçe kıkırdadı ve o da yemeğine geri döndü.

-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.

785 kelime
önceki bölüm neredeyse 2000 olunca bu kısa geldi
ama bu sefer kesmek istedim
öyle işte

Kuroo Tetsurou x reader (yarı texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin