törtiin

262 13 23
                                    

But I crumble completely when you cry
It seems like once again you've had to
greet me with goodbye
I'm always just about to go and
spoil a surprise
Take my hands off of your eyes too soon

Çıkmaya başlamalarının üzerinden iki hafta geçmişti. Pek bir şey değişmemiş gibiydi ama aynı zamanda çok şey değişmişti. Yine aynı gibiydiler. Ama artık birbirlerine daha yakın davranabiliyor, istedikleri daha rahat bir şekilde söyleyebiliyor ve duygularını daha açıkça ifade edebiliyorlardı.

Kenma'nın evinde üçü birlikte birkaç saat oyun oynadıktan sonra y/n ve Kuroo evlerine gitmek için çıkmışlardı. Ama sonra Kuroo evde durmak istemeyip şimdi biraz dolaşmaya gidip gidemeyeceklerini sordu. Y/n kabul etti ve el ele sokaklarda yürümeye başladılar.

Park gibi bir yerin yanından geçerken birkaç köpeğin orada havlayıp koştuğunu gördüler. Y/n tuttuğu eli titreyerek biraz daha sıktı ve diğer eliyle de Kuroo'nun kolunu kavradı. "Kuroo-san, bu taraftan gitmesek?"

Kuroo onunla dalga geçermiş gibi bir şekilde "Sana daha kaç kere bana Kuroo-san demene gerek olmadığını söyleyeceğim y/n?" dedi ve ona baktı.

Y/n köpeklerden gözünü ayırmıyordu ve hafif bir titremesi vardı "Tetsurou... lütfen. Başka taraftan gidelim." Neredeyse ağlayacaktı.

Kuroo endişeyle y/n'ye döndü "Y/n sen iyi misin? Bir sorun mu var?" diyerek ellerini ayırdı ve bir elini y/n'nin omzuna, diğer elini ise yanağına koydu ve onun kafasını hafifçe kaldırarak kendisine bakmasını sağladı.

Y/n ona bakmıyordu. Bir köpek havlaması daha duyunca y/n, Kuroo'nun hırkasını tutup çekiştirdi güçsüzce. Gözlerinden birkaç yaş akmaya başlamıştı bile. "Tetsurou, bir an önce gidelim lütfen. Daha fazla burada kalmak istemiyorum." dedi titrekçe.

Kuroo hâlâ ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Ne olduğunu anlayamıyordu. Endişeyle ona bakıp anlamaya çalışıyordu. Ama y/n'nin gözünden ilk yaş damlasını düştüğü an Kuroo'nun gözleri kocaman açıldı. Hemen ona sarıldı ve hızlıca onu kendi evine götürdü.

Kuroo anahtarını çıkarıp kapıyı açtı. Babasının evde olmadığını bildiğinden, yalnız kalıp onunla rahatça konuşabilmek için kendi evine getirmişti. İçeri girdiklerinde hâlâ y/n'yi omzundan tutup kendine yaslarken onunla birlikte odasına gitti.

Onu yavaşça yatağa oturttu ve yanına oturdu. Y/n her ne kadar az öncekine göre daha sakin olsa da hâlâ elleri titriyordu ve nefes alış-verişleri düzensizdi. Kuroo onun sırtını sıvazlamaya başladı. "Sorun yok. Artık iyisin. Ben yanındayım..." diye yatıştırıcı bir şekilde konuşmaya devam etti. Sonra y/n'yi omzundan tutup kendine çekti ve omzundan dirseğine doğru yavaşça kolunu okşadı. Y/n'nin kafasını kendine yasladı ve saçlarının üstüne uzun bir öpücük kondurdu. Y/n'nin titremesi azalmış ellerinden birini tuttu ve parmağıyla onun avucuna daireler çizmeye başladı. Bir yandan da hâlâ olanları düşünüyordu. Y/n'yi ilk defa ağlarken görmüştü ve bu onu paramparça etmişti.

Uzun bir sessizlikten sonra y/n burnunu çekip konuştu "Özür dilerim. Her şeyi mahvettim."

Kuroo sakince "Hayır, hiçbir şeyi mahvetmedin. Şimdi neden böyle olduğunu anlatacak mısın?" dedi.

Y/n kafasını sallayınca kolunu ondan çekti ve karşı karşıya oturmalarını sağladı. Bir yandan hâlâ y/n'nin elleriyle oynuyordu. Ona baktı ve anlatması için güven dolu bir şekilde gülümsedi.

Y/n ellerini tutan Kuroo'nun ellerine bakarak konuşmaya başladı "Köpeklerden korkuyorum..." devam etmek için başını kaldırmıştı ki Kuroo'nun ona gülümsediğini görünce komik bulduğunu sandı. "Dalga geçme, komik değil. Duyan herkes gülüyor ama bu hiç de eğlenceli değil."

Kuroo Tetsurou x reader (yarı texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin