kâbus

2.6K 233 263
                                        

Merhaba , nasılsınız ?

İyi okumalar ♡





"Baba lütfen yapma"

"Baba yalvarırım yapma"

"BABA"

Jungkook uykusundan sıçrayarak uyandı, kâbus görmüştü. Derin nefesler alarak sakinleşmeyi bekledi. Nefesini düzene soktuktan sonra yataktan kalktı ve temiz hava alabilmek için terasa çıktı, ellerini korkuluklara koyup gökyüzüne baktı. Kâbusları geçmiyordu, gözlerinden yaşlar düşmeye başladı. Ellerini yüzüne kapattı ve hıçkırarak ağladı.

Biraz toparlandıktan sonra, terlediği için duşa girmeye karar verdi, üstünü çıkarttı ve soğuk suyu açtı. Soğuk su onu üşütmüyordu çünkü onun içi yanıyordu. Gözlerini sımsıkı yumdu, elini göğsünde'ki iz de yavaş yavaş gezdirdi.

"Sadece... sadece hayallerimi anlatmıştım sana"

Suyu kapattı, bornozunu giyip duştan çıktı. Odasına girip iç çamaşırını giydikten sonra altına şortunu geçirdi ve mutfağa adımladı. Kendine viski doldurup tekrar terasa çıktı. Sigarasını yakıp derin bir nefes çekti. Defterini açtı, şarkı sözlerini yazmaya başladı.

Gece boyu terasta oturmuş, şarkı sözleri yazmış ve bol bol gözyaşı dökmüştü. Sevilmek istiyordu, sevmek ve sevilmek birine güvenmek doya doya özgürce aşkını yaşamak istiyordu. Kime güvenecekti ? Onunla olmak isteyenler ya parası ya da ünü için kullanıyordu bu yüzden kimseye güvenmiyordu.


Güneş doğmaya başlayınca sandalyesinden kalktı ve spor salonuna indi. Eldivenlerini giyip boks torbasını yumruklamaya başladı. Hırsını ve öfkesini tamamen atana kadar yumruklamaya devam etti. Biraz kol, bacak ve sırt çalıştıktan sonra tekrar ter içinde kalmıştı.

Duşunu aldı, kahvaltısını yaptı ve evden çıktı, arabasına bindi, kemerini takıp  restaurant'a sürmeye başladı. Restaurant'ı düşünüyordu çok fazla emek vermişti, fransa'da eğitimini tamamladıktan bir süre sonra koreye dönüp hyunglarının yardımıyla açmıştı. Yaptıkları uluslararası yemekler, yenilikçi olmaları başarılarına başarı katmıştı ve bunu birlikte başarmışlardı, çok minnettardı.

Şefleri düşündü.

Seokjin şef, o olmazsa ne yapardı bilmiyordu, abisi gibi görüyordu. Yaptığı espriler kötüydü ama yemekleri güzeldi. Morali bozulduğu zaman anında yükseltiyor, her zaman destek oluyordu.

Yoongi şef, akıl hocası. Ne zaman işler yolundan çıksa ve ya ne zaman karmaşık hissetse ilk onun yanına gidiyordu. Çok fazla gülmez, çok fazla konuşmazdı, disiplinli ve mutfak'ta çok ciddi bir adamdı.

Hoseok şef, ismini söylediği gibi yüzünde bir gülüş beliriyordu. Güleryüzlü, dans etmeyi ve tatlı yapmayı seven, en kötü işlerde bile pozitif düşünen biriydi.

Ve birden aklına jimin düştü, neden düşmüştü ki ? Daha ne kadar tanıyordu onu ? Çok ilgi çekici biriydi evet ama tanımadan yanlış sularda yüzmek istemiyordu.

Bunları düşünürken çoktan restaurant'a varmıştı. Arabasını seri bir şekilde park edip indi ve restaurant'a adımladı.

"Günaydın, şef" dedi garsonlardan biri.

"Günaydın, diğer şefler geldimi?"

"Evet şef, sigara içme alanındalar"

"Teşekkürler, kolay gelsin"

"Teşekkür ederim, şef"

Jungkook hyunglarının yanına ıslık çalarak ilerledi.

"Günaydın şeflerim"

wasabi / jikook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin