Merhabaaa
Nasılsınızz?
İyi okumalar ♡
Jungkook uykusundan sıçrayarak uyanmıştı, yine kâbuslar peşini bırakmıyordu.
Eliyle alnını ovdu, gözlerini yumup derin bir nefes verdi.
Saate baktı sabah olmak üzereydi, esnedi ve yataktan kalktı.
Tuvalete girip işlerini hallettikten sonra mutfağa geçip kendine kahve demledi.
Kahvesini ve sigarasını alıp terasa geçip oturdu.
Psikolojik tedavi almayı düşünüyordu, daha önce almıştı fâkat bir işe yaramamıştı.
Namjoon'dan yardım alabilirdi.
Geçmişi, kâbusları, yaşadıkları onu fazlasıyla yormuştu.
Sigarasını yaktıktan sonra derin bir nefes çekti.
Telefonunu çıkarıp instagram'a girip jimin'in profilini açtı.
"Çok güzelsin jimin, sana çekilmekten kendimi alıkoyamıyorum"
En son attığı fotoğrafı okşadı.
"Gökyüzü bile senin yanında sönük kalıyor, güneş gibi parlıyorsun"
"Ben ise ay'ım karanlığım senin sayende aydınlanıyor"
Fotoğrafa biraz daha baktıktan sonra ekranı kapatıp telefonu masaya bıraktı.
Biten sigarasını söndürdükten sonra kahvesinden bir yudum aldı.
Jimin'den hoşlandığını kabullenmişti ve onu öpmüştü.
Sırıttı ve saçlarını karıştırdı.
Öpüşürken kapı açılmış içeriye jin hyungu girmişti.
Çığlık atmış ve ellerini çırparak yerinde tepinmişti.
Jimin hemen kucağından inip kaçmıştı oradan, staj defterini bile imzalatmamıştı.
Jin hyungu girmeseydi ondan hoşlandığını söyleyecekti, yine de başka birinin girmesinden daha iyidir dedi.
Daha erken miydi bilmiyordu, hislerinden emindi jimin'in de emin olmasını istiyordu.
Öpüşüne karşılık aldığı için onunda kendisine karşı boş olmadığı düşünüyordu.
Ah o öpüşü... muhteşemdi.
Dudaklarının verdiği hissiyatı tarif edemezdi, çok başka bir şeydi jimin'i öpmek.
Tekrar ve tekrar öpmek istiyordu.
Ne ara bu kadar çok hoşlanmaya başlamıştı bilmiyordu, bildiği tek şey onu istediğiydi.
Jimin'le konuşmak eğer o da isterse bir birliktelik kurup denemek istiyordu.
Aşık mıydı emin değildi, buna henüz karar veremiyordu.
"Ahh jimin, ne yaptın bana böyle?" Dedi ve boş bardağını ve sigara paketini alarak içeri girdi.
Günlük sporunu yaptı, duşunu da aldıktan sonra dolabından siyah kargo pantolon ve siyah tişört çıkarttı.
Üstünü giydi, saçlarını yaptıktan sonra mutfağa adımladı.
Avokadoyu görünce aklına jimin geldi ve güldü.
Wasabiyle avokadolu salsa verde'yi karıştırmıştı.
Bağırmak ve kızmak hiç istememişti ama orası yıldızlı bir restauranttı, hata yapma lüksleri yoktu.
Jimin'in yaşlı gözlerini ve kızarmış burnunu gördükten sonra içinden bir şeyler kopuyormuş gibi hissetmişti, pişman olmuştu.
