Merhabaa
Önce ki bölüm kaldığımız yerden devam ediyoruz.
İyi okumalar♡
Jimin gözlerini açtığında bulunduğu durumu 1-2 dakika kadar sorguladı. Boynun'da jungkook'un nefesini hissettiğinde gülümsedi. Jungkook bacaklarıyla kendi bacaklarını birbirine dolamış, belini sımsıkı sarmıştı. Kafası ise kendi boynuna gömülüydü. Yerinde biraz yükseldi, kafasını eline yasladıktan sonra jungkook'u izlemeye başladı. Diğer elini jungkook'un saçlarına götürdü. Yavaşça geriye taradı ve yüzü'nün açılmasını sağladı. Alnın'dan başlayıp yanaklarına kadar parmak uçlarını gezdirdi pürüzsüz ten'de. Burnunu ve ucunda ki beni okşadı. Bakışlarıyla yüzünü turladı. Gözlerine baktı. Çok güzeldi jungkook'un gözleri, galaksi'den farkı yoktu. Bazen kırgın bakıyordu o gözler ama ışıltısını hiç kaybetmemişti. Kirpiklerin'den şakak kemiklerine kadar okşadı. Dudaklarına baktı, öpmeye doyamadığı dudaklara... jungkook her ne kadar kendi nefesinde hayat buluyorsa jimin'de jungkook'un nefesinde hayat buluyordu. Kafasını hafifçe eğdi jungkook'un aralık ağzından çıkan nefesi içine çekti ve minik bir öpücük kondurdu. Dudağı'nın altında ki ben'e dokundu. Çok seviyordu. Tanrı tarafından özenli bir şekilde konulmuş gibiydi. Oraya da minik bir öpücük bıraktı. Hareketleri ve öpücükleri çok nazikti, jungkook'u uyandırmamaya çalışıyordu ama içinde ki sevme dürtüsüne de engel olamıyordu. Eli tekrar saçına gitti, yavaş yavaş hem okşadı hem sevdi. Jungkook kıpırdanmaya başlayınca elini çekmedi.
Jungkook gözlerini açtığında saçını okşayan el sayesinde kocaman gülümsedi. Hangi sabaha bu kadar güzel uyanmıştı? Hangi sabaha kâbus görmeden uyanmıştı? Jimin hariç hepsi karanlıktı. Nefes nefese uyanmamıştı. Terlememişti. Kâbus görmemişti. Çığlıklarını duymamıştı. Jimin'le uyuduğu uyku ve saçı'nın okşanması yıllardır hasret kaldığı uykuya doymasını sağlamıştı.
Jimin'in elini tuttu ve öpücük kondurdu. Kafasını iyice boynuna gömdü. Sulu sulu kocaman öpücükler kondurdu. Jimin kıkırdayarak jungkook'tan gelen öpücükleri memnuniyetle kâbul etti. Jungkook'un da gülümsediğini boynun da gerilen dudaklar sayesinde anlayabiliyordu.
"Jungkook, huylanıyorum" jungkook âni bir hareketle jimin'in üstüne çıktı. Kol atlarından ve belinden gıdıklamaya başladı. Jimin hem kahkaha atıyor, hem kaçmaya çalışıyordu.
"J-j-jungkook ya-yapma" kahkahaları'nın arasından zorlukla söyledi.
Jungkook gıdıklamayı bıraktı, jimin'in kahkaha atmasını izledi. Elini ağzına kapatıyor, kafasını arkaya atarak gülüyordu. Sarı saçları dağılmış, yanakları kızarmıştı. Çok güzeldi sevgilisi, harika bir sabaha uyanmıştı.
Jimin jungkook'un kendisini izlediğini fark ettiğinde utandı ve zar zor gülmesini bastırdı.
Jungkook jimin'in yüzüne eğildi, elini saçına götürdü. Dağılmış sarı saçları kulağı'nın arkasına taradı. Yumuşacıktı saçları. Jimin ise jungkook'la olan yakınlığı yüzünden heyecanlanmıştı, dudakları aralıktı ve solukları hızlıydı. Jungkook jimin'in alnına bir öpücük bıraktı, jimin'in gözleri refleksle kapanmıştı. Dudaklarını çekmeden burnuna kadar indi, burnuna'da öpücük kondurdu. Biraz daha aşağıya indi, dudaklarını jimin'in dolgun dudaklarına sürttü. Yavaşça alt dudağını kavradı 1-2 saniye kadar emdi ve geri çekildi. Jimin jungkook'un ensesinden tuttu ve kendine çekerek dudaklarına asıldı. Kendisine göre ince olan alt dudağı dudakları arasına alarak emdi. Diğer eliyle sırtını okşamaya başladı. Dudaklar birbirinin üzerinde kayarken, jungkook jimin'in yanağını okşadı ve öpüşmeye yön verdi. Bir süre daha öpüştükten sonra ikili geri çekildi. Jungkook kendini yana attı, jimin'i göğsüne çekti. Bacaklarını birbirine doladı ve kocaman sarıldı. Jimin kıkırdadı. O da kollarını jungkook'un ince beline sardı. Jungkook kollarını sıkılaştırdı.
![](https://img.wattpad.com/cover/319983215-288-k422198.jpg)