---------
Okulun son günlerini çalışmadığım günler için mesai olarak fırsat bildiğimden okula gitmiyor, bunun yerine sabahtan kafeye gidip akşam dokuza kadar çalışıyordum. Babam hastaneden çıkmış, evde dinlenmeye başlamıştı.
Tedavisi boyunca alkol almadığından vücudu alışmış fakat bunu bir fırsat olarak görmek yerine eve döner dönmez alkol diye sayıklamaya başlamıştı.
Gergindim, her zamankinden daha çok çalıştığım ve eve yorgun bir halde döndüğüm için kendimi inanılmaz sinirli hissediyordum. Birkaç gündür hiç kendime özel zaman ayıramamış, bırak kardeşimi, kafeye ziyarete gelen Felix'i bile doğru düzgün görememiştim.
Artık okula gitmeme gerek kalmadığından tam zamanlı olarak çalışmaya başlamıştım ve Sangwoo amca benimle birlikte Hyunjin ve Eunwoo'nun tatil günlerini cumartesi günleri olarak ayarlamıştı.
Hyunjin demişken...Tuvaletteki son konuşmamızdan sonra bana karşı koyduğu mesafe pek değişmemiş olsa da en azından günaydın veya iyi akşamlar demeyi ihmal etmiyordu.
Ara ara gerek bakışlarımla gerek hareketlerimle rahatsız edip ilgisini çekmeye çalışsam da yüz vermediği açık bir gerçekti. Bu değişimi canımı sıkıyordu ve nedenlerini az çok tahmin etsem de yine hak veremiyordum.
Söylediklerim veya yaptıklarım belki acımasızdı ama bir şekilde beni anlayabilmesini bekliyordum belki de. Hislerim konusunda, ne düşüneceğim veya ne yapacağım konusunda kafam inanılmaz karışıkken beni öperek her şeyi daha da zor bir hâle getirmişti.
Tamamen haksız olduğunu söylemiyorum fakat acele ederek durumu daha boktan bir hâle sokması en büyük hatalarından biriydi.
Kafedeyken birkaç kez konuşma girişiminde bulundum fakat bir şekilde beni geçiştirerek konuyu uzatmadan kapattı. Üstelik artık hiçbir şeyden de haberim yok gibi hissediyordum.
Felix eskisi gibi Hyunjin ile ilgili hiçbir şey anlatmıyordu. İki gün önce Felix kafeye geldiğinde Hyunjin ile neredeyse bir saat boyunca bir şeyler konuştular. Ne kadar anlamaya çalışsam da ne konuştukları hakkında hiçbir fikrim yoktu.
Endişeleniyordum. İster istemez yaşananlardan Felix'in haberi olacak diye korkuyordum. İkisi her bir araya geldiğinde çaresizce Felix'in ağzını arayıp herhangi bir şey öğrenmiş mi diye yokluyordum.
Artık bir şeyler için endişelenmek, bir şeylerin olacağı anı beklemek de yormaya başlamıştı beni. Sürekli diken üstündeydim, her an patlayacakmış gibi hissediyordum. Boğuluyor gibiydim, bir türlü rahat nefes alamıyordum.
"Bana dört şişe soju al oğlum, ben sana daha sonra ödeyeceğim."
Babam koltukta uzanmış, Minju'nun oynadığı kumandayı elinden alırken söylemişti. Babamın içeceği ağrı kesici için su getiren Minseo abla bana baktı ve elindeki su şişesini babamın yanındaki sehpaya koydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
you get me so high, danceracha
Fanfictioninsanlardan örülmüş duvarlar içindeyim |poliamori, threesome danceracha.