if we can agree to disagree then keep on reaching

3.8K 549 946
                                    

-------

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-------

O akşam odaya geri döndükten sonra direkt yatağa uzanıp uyumaya çalıştım. Saatin erken olması ve döndüğümüzden beri asık olan suratım yüzünden Felix elbette bir şeyler anlamış ve öğrenmeye çalışmıştı. Fakat hiçbir şekilde ne onunla ne de bir başkası ile konuşmaya yeltenmedim.

Bugün turnuvaların ilk günüydü. Hyunjin sabahın erken saatlerinde çıkmış olmalıydı ki odada Felix ile yalnızdım. Yataktan çıkmadım bir süre. Duvar tarafına dönüp gözlerim açık bir şekilde uzanmaya devam ettim. 

"Minho..." diye sessizce bana seslendi Felix. Birkaç saniye sonra ise yatağın hafifçe göçtüğünü hissedip Felix'in yanıma oturduğunu anladım. Felix nazik bir şekilde elini koluma koydu ve "Uyanık mısın?" diye sordu.

Cevap vermek için biraz beklesem de saniyeler sonra "Evet." diyerek yanıtladım. Felix bir şey söylemedi. Bacaklarını uzanıp arkama uzandıktan sonra kolunu üstümden geçirdi ve bana sarıldı.

"Dün çok üstüne gitmek istemedim ama bana hiçbir şey söylemeyecek misin gerçekten?" 

Gözlerimi kapatıp birkaç sefer titrek nefesler verdim, ardından Felix'in karnıma doğru sarkan elini tuttum. Konuşmak için daha cesur hissediyordum şu an kendimi. Yüzünü görmüyor oluşum, gözlerinin içine bakmıyor oluşum daha da rahatlattı beni. Çünkü ne zaman Felix'e baksam dün geliyordu aklıma. Kendimi bir kez daha suçluyor, sadece Felix'e değil Felix'e duyduğum aşka da ihanet etmiş gibi hissediyordum.

"Felix..." ben sessiz bir şekilde adını söyleyince biraz daha sokuldu bana. "Hm?"

"Seni seviyorum."

Birkaç saniye hiçbir şey söylemedi Felix. Onun konuşmaması beni iyice gergin bir hale sokarken uzandığım yerde biraz daha büzüldüm ve "Seni çok seviyorum." diye ekledim.

"Ben..." diye başladığı cümlesine devam etmesine fırsat vermeden olduğum yerde dönerek kolumu da Felix'in ensesine doğru uzattım. Başını koynuma iyice gömdü ve ben de böylelikle Felix'in bedenini kollarımın arasında iyice sardım.

"Biraz şaşırdım." dedi gülerek. Ben de gözlerimi kapatıp tebessüm ettim ve ardından alnına minik bir öpücük kondurup "Neden?" diye sordum.

Başını boynuma doğru iyice bastırdı, aynı zamanda belime biraz daha sıkı sarıldı. "Biz uzun süredir birlikteyiz ve ilk defa bana böyle bir şey söyledin." Cümlesi biter bitmez biraz çekinerek güldüm ve "Söylememe gerek yoktur diye düşündüm." dedim.

Hızlı bir şekilde başını kaldırıp bana baktı. Zaten deli gibi utanıyor olmamın yanında gözlerimiz buluştuğunda iyice sersemledim. Felix kaşlarını çatıp biraz dudak büzdü ve "Konuyu dağıtmak için mi söyledin?" diye sordu. Suçlu bir edayla gülerek gözlerimi kaçırdım hemen.

Aslında biraz bunu amaçlıyor olsam da tek sebebi bu değildi. Dünden beri içimde Felix'e seni seviyorum demek için yoğun bir istek duyuyordum. Sadece ona da değil kendime de hatırlatıyordum sürekli bunu. Onu seviyorum. Sadece onu seviyorum ve Hyunjin'e karşı hissettiğim şeylerin bununla uzaktan yakından alakası yok diye hatırlatıp duruyordum kendime.

you get me so high, danceracha Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin