what makes a grown man wanna cry

4.5K 535 665
                                    

--------

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

--------

Sersemdim. Olan bitenin farkında değilmiş gibi, yaşananlar birer rüyadan ibaretmiş gibi iki gündür sersem bir halde dolanıyordum. Hyunjin'in evinde uyandığım gün işe geç gitmiştik ve üzerimdeki ağırlık sebebiyle doğru düzgün ayak işlerine koşamamıştım.

Yalnız anlayamadığım şey fiziksel olarak düştüğüm bitkinlik miydi beni bu hale getiren, yoksa sonunda huzurlu hissedebilirim dediğim an yüreğime konan ağırlık mıydı?

Sanmıştım ki artık bir şeyleri aşabilirim. Felix ile konuşabilirim; ona karşı, kendime karşı, Hyunjin'e karşı samimi ve dürüst olabilirim sanmıştım.

Fakat tüm bunları yapabilmek Hyunjin'e karşı olan hislerimi kabul etmekten bile daha zor. Yapamıyorum. Bir türlü durumun normal olduğuna inandıramıyorum kendimi.

Kendimi inandırsam Felix'i inandırabileceğime dair tüm umutlarımı kaybediyorum. Kim olsa kabul etmez bunu. Kim olsa böyle bir ihaneti kabul etmez. En yakın arkadaşımın sevdiği adama çaresizce duyduğum tüm bu hisler kabul edilemez.

Ne yapacağımı bilmiyorum. Felix'e tüm bunları açıklayacak kelimeleri bulamıyorum bir türlü. Onu kaybetmek istemiyorum. Hyunjin'i kaybetmek istemiyorum.

Lavabo mermerine tutunup aynadan kendime bakarken arkamdan belime dolanan kollar sayesinde hafifçe irkildim ve arkamı dönerek kalçamı mermere yasladım. Hyunjin gülümsedi, "Ne yapıyorsun burada?" diye sordu.

Bileklerinden tutup kollarını belimden uzaklaştırmaya çalışırken "Bunalıyorum, yapma şunu." dedim ve tekrar aynaya doğru döndüm.

Hafif bozulur gibi olsa da fazla belli etmeden ellerini iki tarafımdan mermere koyup enseme doğru hafifçe eğildi.

"Başa mı sarıyoruz?" diye sordu. Muhtemelen birkaç zamandır takındığım tavır yüzünden bu şekilde düşünüyordu. Fakat başa sarmak veya onunla arama bir bariyer koymak değildi amacım. Böyle bir şeyi istemiyordum.

Hareketlerim ve hislerim tamamen duygusaldı. Her ne kadar Hyunjin'i sürekli sarıp sarmalamak istesem de içimde buna engel olan bir parça vardı.

"Bir şey demiyorum, gerginim biraz sadece."

Ben öyle söyleyince iki eliyle de belimi kavrayıp beni kendine çevirdi, kalçamı mermere iyice yasladı.

Ani hareketi yüzünden irkilmiş, gözlerinin içine bakıyordum. Hyunjin ise kelimelerini üstüne basa basa söylerken aynı zamanda gözlerini gözlerime dikmişti.

"Farkındayım ve bu beni deli ediyor."

Cümlesi biter bitmez vereceğim cevabı bekleyip gözlerime bakmayı sürdürdü. Bakışlarımı gözlerinden dudaklarına, ordan da yere indirip hafif rahatsız bir tavırla dudaklarımı yaladım.

"Sen hiç..." Cümleme devam etmeden hafif bir nefes aldım ilk önce. "Düşünmüyor musun?"

Kafasını yana eğip sorgular gibi baktı bir süre. "Neyi?" dedi fakat bakışları sanki neyden bahsettiğimi biliyormuş da benim açıkça bahsini açmamı istiyormuş gibiydi.

you get me so high, danceracha Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin