arkadaşlar çok özür dileyerek bir şey söyleyeceğim şimdi. bunlar önceki bölümlerde okulun son günlerindeydi ama gitmiyorlardı tmm mı. ben de bayadır yazmadığım için bunu unutmuşum bu yüzden okula gittikleri bir bölüm yazdım:( tam da bölümün ortasında fark ettim ve değiştiremedim. siz şey düşünün o gün hepsinin gidesi tutmuş HDHBHDJBEHJWBD sizi çok seviyorum mazur görün lütfen. ayrıca önceki gibi en az 600 yorum gelirse çok sevinirim.
---------
Perşembe sabahı ilk zilin ardından koridordaki dolabımın önünde oyalandım. Bugün okula Felix ile gelmemiştim çünkü dün gece yaşanan olaydan sonra hala kafamı toparlayamamış, bir şekilde olayın gerçekliğine inandıramamıştım kendimi. Okula girmeden önce mesaj atıp dersten önce görüşebileceğimizi söylemiştim. Açık dolabımın arkasından gözetliyor, okulun dış kapısından gelen var mı bakıyordum.
Tam anlamıyla odaklanıp etrafı kolaçan ederken kulağıma doğru fısıldanmasıyla yerimden sıçrayıp hızlı bir şekilde arkama döndüm. Hyunjin, beni ürkütmüş olmanın verdiği zevk ile gülümseyerek beni izliyordu. Hemen derin bir nefes aldım ve onu çok da umursamayarak tekrar önüme döndüm.
İlgimi çekemeyince kendine yedirememiş olacak ki omzumdan yakaladığı gibi sertçe tekrar kendine doğru çevirdi. Ellerimi iki yana açıp, sen kazandın, dercesine kaşlarımı havaya kaldırdım. İlk birkaç saniye süzdü beni. Ardından gözlerini hafifçe kısarak "Bana hiçbir şey söylemeyip uyudun, şimdi de kaçacak mısın?" diye sordu.
Haklıydı aslında. Dün gece Felix ile konuşmaya gittiğim haricinde hiçbir şey bilmiyordu. Aramızda geçen hiçbir şeyi söylememiş, eve gider gitmez olayın şaşkınlığı ile sabaha kadar tavanı izlemiştim. Samimiyetsiz bir gülümseme yollayıp, "Kaçmıyordum." dedim ve tekrar okulun kapısını gözetlemeye başladım.
Birkaç saniye geçti veya geçmedi. Hyunjin omzumun üstünden uzanıp bir eliyle dolaba tutundu ve enseme iyice yaklaşıp "Anlatmak için beş dakikan var. Güzellikle konuşmazsan dudaklarına zor kullanmam gerekecek." dedi.
İstemeyerek de olsa pes ettim ve omuz silkip Hyunjin'e doğru döndüm. Hyunjin önce dudaklarıma, sonra da gözlerime bakıp beni beklemeye başladı. İlk olarak "Felix'e her şeyi anlattım." dedim. Hyunjin meraklı bir şekilde hafifçe kaşlarını çattı ve "Mutsuzluktan geberiyormuş gibi görünmüyorsun." dedi. Güldüm. "Mutluluktan gebermek üzere olabilirim." dedim.
Tam o sırada koridorun sonundan kapı açılma sesi geldi. Ben hızlı bir şekilde o tarafa dönünce Hyunjin de benimle birlikte baktı. Felix, yanındaki çocukla gülüşerek kapıdan içeri girdi. Birkaç saniye bizi fark etmeden yürüdü. Saniyeler sonrasında ise bizi dolabın başında görünce bir eliyle çantasının sapından tuttu ve gülümseyerek bize doğru adımlamaya başladı.
Felix gittikçe yaklaşırken ellerim titremeye, heyecandan tüm bedenim baştan aşağı yanmaya başladı. Kuruyan dudaklarımı hızlıca ıslatıp refleks olarak Hyunjin'in tişörtünün eteklerinden kavradım. Bana baktı ve "Sakin olur musun? Liseli genç bir kız gibi görünüyorsun şu an." dedi. Şu an heyecandan kusacak gibi hissetmesem ona bu söylediğinin hesabını sorardım fakat bayılacaktım neredeyse.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
you get me so high, danceracha
Fiksi Penggemarinsanlardan örülmüş duvarlar içindeyim |poliamori, threesome danceracha.