but at the time it was more than i could manage

3.6K 535 883
                                    

yorum: 500

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

yorum: 500

---------

Sabahın erken saatlerinde yataktan kalkmış kendime bir kupa kahve yaparken üvey annem elindeki çantasına acele ile bir şeyler koyuyordu. Mutfağa girip beni görünce "Günaydın." dedi ve çantasına eşyalarını yerleştirmeye devam etti. 

"İşe mi gidiyorsun?" 

Sorumu duyunca başını hafifçe kaldırıp bana baktı ve başını salladıktan sonra "Bir saat sonra yan komşu gelip Minju ile ilgilenecek. Evden çıkmadan önce uyandırıp mamasını içirirsen sevinirim." dedi. Başımı sallayarak onay verdiğimi görünce de "Akşam görüşürüz." diyerek mutfaktan çıktı. 

Kaynayan suyu bardağıma doldururken, diğer odadan duyduğum telefon sesiyle birlikte Minju'nun rahatsız olmaması için hemen kahveyi bıraktım ve hızlı adımlarla sesin geldiği odaya ilerledim. 

Koltukta uzanan babamın cebinden geliyordu ses. Hemen elimi cebine attım ve telefonun ekranına bakıp arayanın adı olmadığını görünce babamı hafifçe dürttüm. "Baba, seni biri arıyor." 

Birkaç defa dürttüm ama babamın hiç umurunda olmadı. Arada rahatsız oluyormuş gibi çıkardığı seslerden sonra daha fazla dayanamayarak meşgule attım ve telefonu tekrar cebine koymaya uğraşmadan koltuğun bir köşesine fırlattım. Tekrar mutfağa doğru adımladığımda babam arkamdan seslendi ve biraz uykulu bir şekilde "Kim aradı?" diye sordu. 

Kapının girişinde durup arkamı döndüm. "Numarası yazıyordu sadece." 

Başka bir şey söylemedik. Babam başını sallayıp kafasını tekrar koltuğa bastırırken ben de tekrar arkamı dönüp odadan tamamen çıktım. Tezgahın üstünde duran bardağımı alıp tezgaha arkamı dönerek kalçamı yasladım ve cebimden çıkardığım telefonumdan bildirimlerime baktım. 

Bana hala geri dönüş yapmamanın bir sebebi var mı?

Dün Hyunjin'in yanından ayrılıp sınıfa gelir gelmez uyumam yüzünden Felix bu sefer beni beklememişti. Ayrıca çıkışta onunla gelemeyeceğimi de söylemiştim. Bu dengesiz hareketlerimin Felix'e çok anlamsız geldiğini biliyordum, farkındaydım fakat elimde olmadan böyle davranıyordum işte. Felix'in hiçbir suçu olmasa da Hyunjin'in bana söyledikleri sinirimi bozmuştu. 

Fakat ben sinirlerim bozulduğunda veya modum düştüğünde bunu bir şekilde karşımdaki ile konuşup çözmek yerine kendi kabuğuna çekilen biriydim. Kimseyle konuşasım gelmezdi. Tek yaptığım ya uyumak ya da tüm gün boyunca kendi kendime düşünüp bunu bir şekilde içimde atlatmaya çalışmaktı. 

Felix ise bu özelliğimden nefret ederdi. Ona göre; o nasıl bana olan her şeyi, hissettiklerini anlatabiliyorsa ben de ona anlatmalıydım. Birbirimizle konuşup her şeyi birlikte çözmeye çalışmalıydık. Fakat benim çözülmesi gereken en büyük sorunum Felix'e olan duygularımken bunu nasıl onunla paylaşabilirim bilmiyordum.

you get me so high, danceracha Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin