Selamlar biraz geç atıyorum kusuruma bakmayın özledim sizleri nasılsınız?💗
Cem Kısmet/pilli bebek- kızım
Her insanın bir sabrı vardı ve benimki tam da burada sona eriyordu. İster mantıklı olsun ister olmasın. Kafaya koymuştum ve yapacaktım.
Selen uğraşılmak mı istiyordu. Uğraşacaktım sonuna kadar.
Sınav haftası başlamıştı bu yüzden harıl harıl ders çalışmaya başlamıştım. Notlarımı yüksek tutmalıydım bu sene önemliydi.
Kalkıp üzerime bir şeyler geçirdim. Biraz makyaj yaptıktan sonra evden çıktım.
Okula erken gidip kütüphanede ders çalışacaktım, bugün fizik sınavımız vardı. Test kitaplarından ağırlaşan çantamla başa çıkmaya çalışırken gelen otobüsler kartımı çıkarttım.
İneceğim durağa geldiğimi fark edince, oturduğum yerden kalktım ve düğmeye bastım. Bugün çok sıkıcı olacak gibi bir his vardı içimde, çok bunaltıcıydı.
İner inmez hızlı adımlarla kütüphaneye girdim. Uzun bir çalışma arasından sonra gözlerimin yorgunluğunu yok sayamadan sınıfın yolunu tuttum. Zeren uyuyordu onun yanına geçip bende kafamı sıraya koydum. Ders kimyaydı, kimya hocasını pek sevmediğim söylenemezdi biraz kestirmekte bir sakınca görmüyordum.
Akıllanmaz bir kızdım umarım evde çalışarak tamamlardım bu konuları yoksa yanmıştım.
Biraz dönüp durduktan sonra en rahat pozisyonunu bulmamla uykuya dalmam bir olmuştu.
Sıranın sallanmasıyla gözlerimi açtığımda karşımda Cemre'yi gördüm sarı saçlarını savurup yüzüme yaklaştı. "Uyan uykucu hadi teneffüsteyiz." Gözlerimi kaşırken yüzüne baktım, etraf bulanık gözüküyordu. "Uykumu niye bölüyorsun hain arkadaş!" Gülüp elimden çekiştirmeye başladı. Cemre den kurtulmak zordu bu devirde... "kızım senin sevgilin yok mu rahat bıraksana beni?" Bir yandan yürürken bir yandan konuşuyordum. "Yok gelmedi bugün..." Dudaklarını büzerek söylediklerine güldüm. "Bana kaldın yine kızım" oh olsun der gibi elimi göğsüme sürtüp dil çıkardım. Bu hareketime gülüp göz devirdi.
Dışarıda boş bir bank bulup oturmamızla cebimden telefonumu çıkardım. Okulda olduğum için titreşim moduna almıştım.
Annem'in aradığını görünce şaşırdım normalde beni okulda aramazdı. Kafam karışık bir şekilde aramayı yanıtlayıp kulağıma götürdüm. "Anne? Ne oldu?" Dedim rahat bir sesle. Karşıdan gelen yankılı seslerle şaşırdım annem neredeydi? "Parya, kızım hastanedeyiz gelmen gerek." Direkt konuya girince şaşkınlıkla bir nefes verdim. Tedirgin olmuştum hastane ne alakaydı? Tedirginliğimi fark eden Cemre de bana dikkat kesildi. "Anne neden hastanedesin bir şey mi oldu birisine?" Diyebildim. Karşıdan derin bir iç çekiş geldi ardından ağlamaklı bir ses. "Gelince konuşuruz tamam mı güzel kızım?" Cevap vermeme müsade dâhi etmeden yüzüme kapattı. Öylece kalkalmıştım.
Meraklı gözlerle bana bakan Cemreye döndüm. "Hastaneye gel konuşmalıyız dedi." Diye mırıldandım kısık sesle. Cemre'nin gözleri fal taşı gibi açılmıştı fakat sakinliğini koruyarak beni de yatıştırmaya çalıştı. "Ufak bir şeydir belki hemen korkma güzelim hadi gidelim ben eşyalarını getiririm sende idareden izin al." Dedi. Onu onaylayıp sakin adımlarla idareye gidip Adem hocanın kapısını çaldım. Beynim şuan otomatik çalışıyor gibiydi, yalnızca Cemre'nin dediklerini yapıyordum.
İçerden gelen "girebilirsin" sesiyle yavaşça kapıyı açtım. Durumu kısaca açıkladıktan sonra annemin arayıp bizzat kendisinin izin aldığını öğrendim. Neler oluyordu?
Odadan kendimi dışarı atmamla karşımda Cemre'yi gördüm elinde çantam vardı. Elini omzuma atıp beni yönlendirdi ve birlikte okulun çıkış kapısına adımladık.
Elimdeki izin kağıdını görevlilere uzatıp çantamı Cemre'den aldım ve ona kısaca veda edip hızlı adımlarla durağa yürüdüm. Az önce gelmiştim okula ve şimdi geri dönüyordum. Neler olduğunu bilmeden yürüyordum.
Hastanenin büyük kapısı önünde beklerken içeri girip girmemek arasında kaldım. İçeride ne duyacağımı bilmiyordum bu yüzden gergindim. Kaçmanın hiç bir faydası olmayacağını kendime hatırlatıp telefonumu çıkarttım ve annemin numarasını bulup aradım.
"Anne geldim ben kapının önündeyim" dedim sadece. O ise daha da kötü bir ses tonuyla "Bekle bebeğim gelip alacağım seni" dedi.
Biraz sonra karşımda annemi gördüm, gözleri kıpkırmızıydı saçları dağınıktı, üstünde hala pijamaları duruyordu. Acil bir durum vardı kesinlikle. Onu görür görmez sımsıkı sarıldım. Korkuyordum. "Annem nasılsın?" Dehşetle anneme baktım. "Bana nasılsın diyor ya anne bu halin ne? Ne oldu? Anlat artık lütfen!" Diye isyan ettim.
Hiç bir şey demedi sadece hastaneden içeri soktu beni. Birlikte üst kata çıktık. 122 adım attım. 1. Kata ulaştık dümdüz ilerledik 63 adım. Camı bulunan bir odanın önünde geldik 4 adım. Kafamı çevirdim ve cama yaklaştım. Karşımda kabloları bağlı saçlarına yer yer beyazları ağırmış babam'ı gördüm. Yatıyordu yaşamsal tek fonksiyonu kalp ritmini gösteren cihazdı.
Şok içerisinde kalakalırken ne yapacağımı şaşırdım. İçerde benim babam yatıyordu. Canım babam, tek sırdaşım, babam. Ne yapmalıydım? Güçlü mü durmalıydım her şeye rağmen yoksa şurada ağlamalı mıydım? İlk tercihi uygulamak isterdim fakat olmadı beceremedim.
"Anne, babam neden içerde, sapa sağlam benim babam neden içeri yatırdınız onu?" Gözlerimden yaşlar süzülüyordu, hissediyordum. "Çıkarın onu bir şeyi yok onun turp gibidir o." Dedim çaresizlikle. Annem'in arkadan gelen hıçkırık seslerini duyuyordum. "Anne nesi var babamın? Neden orada?" Annem Cevap verecek gücü bulamamış gibi kendinş koltuk'a bırakıp yüzünü yere eğdi derin derim nefesler alıp veriyor kelimelerini toparlamaya çalışıyordu. "Kızım." Dedi. Konuşmasını bekledim usulca bir yandan da babamın etrafını ve babamı inceliyordum bir ipucu bir şey arıyordum neyi olduğunu anlamak içindi tüm çabam. "Kalp krizi geçirmiş, çok riskli bir durumdaymış Parya." Başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü adete nasıl olabilirdi böyle bir şey? "Riskli mi?" Kekeleyerek söylediğimin ardından annem'in yansımasından kafasını salladığını gördüm. Bir eliyle ağzını kapatıyor bir yandan göz yaşlarını akıtıyordu pijamasının üstüne. Sabahtan beri ne kadar ağlamıştı acaba? Çok bitkin duruyordu. Aynı babam gibi. Babam'ın yüzü, elleri, boynu sapsarıydı.
Benim babam sağlıklıydı ama... Benim babamdı o bir şeyi olmazdı, öyle derdi bana. "Ayrılmam senden sapasağlamım kızım ben senden daha gencim" derdi. Neden şimdi içerdeydi? Kötü bir şeyi yoktur belki naz yapıyordur bana? Olamaz mı? Kızı onla ilgilensin istemiştir yine. Kesin öyleydi çok boşlamıştım şu sıralar onu. Evet evet öyleydi. Ben ilgileneyim diye hasta gibi yapıyordu. Şimdi kalkıp "hoşgeldin güzel kızım" diyecekti bana. "Hiç gelmeyeceksin sandım" diyecekti. Emindim. "Özledim seni, kokunu minik cennetim" diyecekti. Lütfen. Lütfen desin.
Selamlar!! Ben geldim çok çok uzun bir aradan sonra... bazı olaylar gelişmeler sonucu yazı yazamamıştım fakat sizi bırakmak istemedim geri dönmeye çalışıyorum az kaldı. Seviyorum sizleri yorumlarınızı esirgemeyin benden. Öptüm bol vol sağlıkla, mutlulukla kalın
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her Şey Biraz Hala Sen |Texting|
ChickLitanonim: Güzel gözlü kız, mutluluğun mutluluğum ne olur mutlu ol. Bir anonim hikayesi.