4

180 11 1
                                    

Soğuk su dolu kaseyi götürüp masaya koydu. Bu sırada Komutan'ın gözleri neredeyse kıpkırmızı olmuştu. En sonunda Jennie dayanamayıp Komutan'ı koltuktan kaldırdı. "Napıyorsun?" Dedi kadın. Jennie cevap vermeden banyoya adımladı. "Ne kadar ağırsınız..." dedi kısık bir sesle. Arkadan kadının gelmesiyle banyonun kapısını suratına kapatması bir oldu. Komutan sırıtıp Jennie'ye baktı. "O kadın...dedi Rose...ikizim"dedi.

İkizim demesiyle Jennie olduğu yerde çakılı kaldı. Suyu açıp Komutan'ı suyun altına oturttu. "Aaa çok soğuk." Diyerek kalkmaya çalıştı. Hemşire onu ittirdi. 'Lütfen...iyiliğiniz için Komutan.' dedi. Birkaç dakika sonra Komutanı suyun altından kaldırıp üstüne havlu sardı. Komutan vücuduna sarılan havlu ile irkildi. Jennie'nin elini tuttu. 'Bu beni iyileştiricek mi?' dedi.

Elleri buz gibiydi. "Tabiki Komutanım." Dedi gülümseyerek. Cebinde tuttuğu sıcak su torbasını uzattı. "Elleriniz çok soğuk iyi gelir." Dedi.

Gözlerini bir süre ayırmadı ikiside. Uzun uzun baktılar gözlerinin derinliklerine.

Alnına düşen perçemlere dokundu. "Teşekkür ederim hemşire." Dedi.

Yüzü kıpkırmızı olmuştu. Banyodan çıktıklarında Rose yani ikizi. Koltuğa oturmuş film izliyordu.

"Ah benim küçük bebeğim iyi misin?" Dedi ayağa kalkarak. "Gel şöyle otur." Dedi Jennie. Battaniyeyi eline aldı. Koltuğun kenarına bıraktı. "Kusura bakmayın kapıyı öyle çarptığım için." Dedi. "Ah hiç sorun değil. Sadece işini yapıyordun ve sanırım...bende burnumu sokmuş oldum." Dedi sırıtarak.

Kısa bir sessizlik sonrası Komutan ellerini çırptı. "Rose az çok anlamışsındır. Jennie hemşire." Dedi. "Orasını anladım canım." Dedi yanına oturup. "Sen iyisin öyle değil mi?"

"İyiyim merak etme." Dedi havluya daha çok sarılarak. "Kıyafet getirmemi ister misiniz?" Dedi Jennie heyecanla. "Ben getiririm. Sonuçta iyileşene kadar burdayım." Dedi salondan çıkıp.

İyileşene kadar mı? E ben nolucam? Dedi içinden.

Komutanla kısa süreli bir bakışma kurdu. "İkiziniz burada kalıcaksa gitmemi ister misiniz?" Dedi Jennie.

"Ah hayır o pek bir şey bilmiyor. Lütfen kal. Ayrıca ben iyileşene kadar burada kalmaz. Emin ol" dedi gülümseyerek.

"Bebeğim tişörtlerini bulamadım. Hangi odada?" Dedi geri geldiğinde.

"Ben almaya giderim. Çorba yapar mısın?" Dedi Jennie bakıp.

"Bende çorba yapıcaktım. Ama tencere bulamadım Komutanım." Dedi utanarak.

Komutan kısık sesle gülüp mutfağa girdi. "Evimde tencere yok zaten hemşire." Dedi.

Jennie mutfak kapısında durmuş onu izliyordu.

"Her zaman tek kişilik küçük demir kaseler alırım. Bunlarla yapabilirsin." Dedi kaseyi tezgaha koyup.

"Bilmiyordum." Dedi kapıya yaslanarak.

"Sorun değil hata bende güzel-" dedi durdu. Jennie son dediğini anlayamayıp suratina kısa süreli baktı.

"Efendim?" Dedi.

"Hangi çorbayı yapıcaksın?" Dedi kızaran suratını saklayarak.

"Tavuklu çorba." Dedi tatlı bir şekilde.

Komutan o an yanına gidip yanaklarını sıkası gelmişti. Kendini zor tutup mutfaktan çıktı.

"Kolay gelsin." Dedi

1 saat sonra

Jennie çorbayı yapmış Komutan'ın içmesini bekliyordu. Rose markete gitmek için evden çıkmıştı.

"Hemşire... çorbayı içemem." Dedi sessizce

"Neden? Kokusu kötü olabilir ama gerçekten çok faydalı Komutanım." Dedi ciddi bir şekilde.

Tae yüzünü buruşturup bir çorbaya bir Jennie'ye baktı. "Kötü duruyor." Dedi

"Komutanım kötü bir çorba değil. Tadi gerçekten güzel. Lütfen bir tadın." Dedi gülümseyerek.

"Yemiyicem." Dedi koltuğa yaslanıp.

Jennie sabır istermişcesine çorba kaşığını eline aldı. "Hadi ama kötü değil." Dedi

"Emin misin?" Dedi Tae.

"Komutanım çocuk gibi davranmayı kesip içicek misiniz?" Dedi sert bir şekilde.

"Sen bana az önce sesini mi yükselttin?" Dedi Tae.

Jennie uzun bir süre ses çıkarmadı. "Özür dilerim Komutanım... Ama-"

"Özürün için teşekkürler bir daha sesini yükseltme." Dedi Tae ciddi bir şekilde.

Kapının çalınması ile salondan çıktı.
"Kim o?" Dedi kapı deliğine bakarak. Tam da bakamıyordu aslında. Bakmak için parmak ucuna kalkmıştı.

Arkasında hareketlilik olmasıyla irkildi. "Benim korkma" dedi Tae.

Ellerini beline sarıp kapının arkasından çekti. Kapıyı açarken Jennie göz kırptı.

"Oo kimleri görüyorum." Dedi gülerek.

"Komutanım duydum geldim."

"İyi yapmışsın." Dedi Tae.

Gözleri Jennie gittiğinde ensesine vurdu. "Yaralı olduğum için Jimin. Bana bakıcak hemşire." Dedi

Jimin sırıtarak baktı. "A öyle mi? Anladım. Bende sandım ki -" derken sözü kesildi.

"Sen bir şey sanma Jimin. O dilini çeker kopartırım." Dedi elini ensesinden çekerken.

"Memnun oldum. Sizde mi askeriyedensiniz?" Dedi Jennie.

"Evet. Yüzbaşıyım." Dedi göğsünü şişirerek.

Bu duruma küçük bir kahkaha attı. "O zamam size de Komutanım diyebilirim?" Dedi

"Yoo ne alaka?" Dedi Tae

"O zaman yüzbaşım diyim?" Dedi Tae'ye bakarak.

"Olabilir." Dedi Jimin gülümseyerek.

İkisi gülüşürken Tae durgunca ikisini izledi.

"Hadi içeri o zaman yüzbaşım. Üşütüceksiniz." Dedi Jennie.

"Üşütürsem bakarsınız hemşire hanım." Dedi Jimin gülerek.

Tae Jimini enseden kavrayıp içeri soktu.
"Çok konuşma gir içeri." Dedi

Kapıyı kapatırken geri açıldı.

"Market fena soğuktu." Dedi Rose kapıyı açıp.

Tae'nin arkasında kalan Jimin uzun bir süre Rose'ye baktı. Elinde ki poşetleri alıp önünden çekildi Tae.

Rose ayakkabılarını çıkarttıktan sonra Jimini gördü. "Ah merhaba" dedi elini uzatıp.

"Merhaba matmazel..."

..........

Bölüm sonu

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum 🦄😇💜

Komutanım / TaennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin