6

143 7 1
                                    

"Babama benziyorsun Komutan." Dedi. Boynuna sarılıp ağlamaya başladı.

Komutan ne yapıcağını bilemedi. Sustu ve sarılmasına karşılık verdi. Hemşirenin her hıçkırmasında içi parçalanıyordu. Saçlarında ki eli o kadar narindi ki resmen mayışmıştı.

Yanağını boynuna sürttü. Her bir göz yaşı Komutan'ın vücuduna giriyordu. O kadar çok ağlamıştı ki uykusu gelmişti. Elleriyle gözlerini sildi. Kirpikleri ıslak ve gözleri şişmişti. Komutan bu haline bile aşık olmuştu.

"Hemşire..."
"Efendim?"

Gözleriyle hemşirenin her zerresine baktı. Yüzleri o kadar yakındı ki nefes alıp verişlerini hissedebiliyorlardı.

Hemşire Komutan'ın yüzünü ellerinin arasına aldı. Yeni yeni çıkan sakallarına dokundu. Burnuna, çenesine ve dudaklarına dokundu. Aslında Komutanı ilk gördüğünde fena vurulmuştu. Telsizde duyduğu kalın sesli adamın bu kadar yakışıklı olabileceğini düşünmemişti.

Komutan'ın artık gözleri kapanmaya başlamıştı. Hemşireye biraz daha yaklaştı. Anın büyüsüne kapılmıştı ikiside.

Dudaklarını uzattı. Tam öpüyordu ki bir ses işitti.

"Nerede kaldınız çocuklar! Sinema bitti bile."

Jimin'in sesiydi. "Senin ben ağ-" küfürünü tamamlıyordu ki hemşire kıkırdadı. Geri çekilip yatağa uzandı.

Tae kapıyı yavaşça kapattı. Jennie bu arada uykusuna daha fazla dayanamamış uyuya kalmıştı.

Tae üstünü bir battaniye ile örttü. "İyi uykular." Dedi ve saçını öptü.

Kapıyı kapatıp salona ilerledi. "Nerdeydin? Film bitti." Dedi Jimin.

Tae sırıtıyordu. "Hemşire de gelmedi. Nerede?" Dedi Jimin.

Tae ne cevap veriyor ne de hareket edebiliyordu. "İyi misi- Kolun kanıyor!" Dedi. Hızlı adımlarla yanına gitti.

Kolunun acısını bile hissetmiyordu şuan. Sadece gülümsüyordu.

Jimin onu yavaşça koltuğa oturttu. Hızlıca ilk yardım çantasını getirdi.
Kolunda ki sargı bezini çıkarttı. Askeriyeye ilk geldiğinde cephede yetersiz hemşire bulunduğunda Jimin askerlere pasuman yapıyordu. Bu yüzden Tae'nin koluna nasıl bir pasuman yapılacak biliyordu.

"Ne yaptında kanadı kolun?" Dedi koluna ilaç sürerken.

Tae cevap vermiyor ilacın yakıcılığına bile gülümsüyordu. "Alooo!" Dedi Jimin gür bir sesle.

Yüzünü ekşitip koluna baktı. Ses ile irkilmişti. "Acıyor..." dedi.

"Acır tabi" dedi bezi sararken.

Yarım saat sonra

Tae Jimin'e her şeyi anlatmıştı. Jimin anın heyecanına kapılıp bağırdı.

"SONUNDA!"

Tae koltuğun minderini fırlattı. "Bağırma uyuyor lan kız." Dedi.

Ağzını kapatıp garip sesler çıkardı. "Yıllar sonra Tae birine vuruldu demek?" Dedi ağzını geri kapattı.

Bu sırada Rose ani gelen telefonla geri Londraya dönmek zorunda kalmıştı. Bunun acısını yaşayan Jimin sürekli ikizini sıkıştırıyordu.

"Ha bu arada... Rose ne zamana gelir?" Dedi utanarak.

"O daha gelmez. Bi beş ay sonra anca..." dedi Tae uzanarak.

Beş ay. Kafasının içine bomba gibi düşmüştü.

"Beş ay?" Dedi Jimin.

"Evet beş ay. Tabi...numarasını istersen verebilirim." Dedi Tae.

"Verir misin.....yani ikizin sonuçta kardeşin." Dedi Jimin.

"Dönek!" Dedi ve gülmeye başladı Tae.

Jimin çoktan telefonunu çıkartmış Tae'ye bakıyordu.

"Rezillll" dedi Tae suratını ekşiterek.

"Gel veriyim." Dedi.

Jimin koşarak yanına gitti. Telefon numarasını aldıktan sonra hiç düşünmeden aradı.

"Lan manyak niye aradın?" Dedi Tae.

Jimin eliyle susmasını söylerek ayakkabılarını giyinip dışarı çıktı.

"Yavşak!" Dedi arkasından bağırarak Tae.

Jennie'nin uyuduğu aklına gelerek sustu. Fazla bağırmıştı. Uyanmış mıydı?

"Gidip baksam mı?" Dedi gülerek.

Az kalsın öpüyordun kızı. Asıl yavşak sensin. Dedi içinden.

"Öpüyordum dimi?" Dedi.

Aklına o an geldiğinde tekrar tekrar güldü.

"Öpsem mi ki?"

..............

Burada bitirdim çok kısa oldu kusura bakmayın <33

Okul başladığı için fazla aktif olamıyıcam.

Büyük bi ihtimalle diğer bölümü aylar sonra yayınlayabilirim.

Kendinize iyi bakın sizi seviyorum <333

Komutanım / TaennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin