Sabah saatin kaç olduğunu bile bilmeden uyandım. Çünkü haftasonuydu. Aşırı mutluydum çünkü alarmlardan nefret ederdim. Bugün ise kendi kendime uyanmıştım. Saate baktığımda öğlen on ikiye yaklaştığını gördüm. Kahvaltımı kendim hazırlamaya karar verdim. Genel olarak okulun yemekhanesinde yerdim ve okulun verdiği bursu kendime saklardım ama bugün kendime yemek hazırlayıp sadece Jack ile yemeğe karar vermiştim.
Markete girdiğimizde alışveriş sepeti aldım ve un reyonuna doğru ilerledim. Pankek yapacaktım. O sırada birine çarptım. Özür dilemek için eğildiğimde bu kişinin Katsuki olduğunu gördüm. "Manyak mısın lan sen niye evinin dibindeki markete girmek yerine buradan alışveriş yapıyorsun" Katsuki'ye söylendim. "Kocakarının istediği marka bir tek burada varmış ben ne yapayım" o da bana söylendi. Hiç kimseyle konuşacak durumda olmadığım için peki deyip geçip gittim. "Jack unları görüyor musun?" yanıma bakıp sordum. Jack ise işaret parmağıyla un reyonunu gösterdi. "Sen birtanesin" tam yanağından öpecektim ki bunun buradaki Jack'i görmeyen insanlar için ne kadar tuhaf olacağının düşünüp vazgeçtim. Aslında eskiden insan içinde asla Jack ile konuşmadım ama annemin ölümünden sonra eskiden umursadığım şeyleri umursamamaya başlamıştım. Bu yüzden de arkamda bana deliymişim gibi bakan Katsuki'yi fark etmemiştim. "Kiminle konuşuyorsun manyak mısın sen kızım? bana deliymişim gibi bakıyordu. Ona baktım. "Jack ile konuşuyorum işte" dedim Jack'i işaret ederek. "Jack kim be" sesini yükseltmişti. İnsanlar bize bakmaya başlıyordu. "Bugün gerginsin anlaşılan hatta pardon sürekli gerginsin" ben de sesimi yükseltmeye başlamıştım. İç çektim "Jack özgünlüğümden dolayı yanımda olan yaratıklardan biri şu an aktive etmediğim için sen göremiyorsun ama ben görüp hissedebiliyorum" bakışlarımı Katsuki'den Jack'e çevirdim "Hadi Jack unu alıp gidelim". Unu raftan alıp arkamı döndüm ki Katsuki yine dibimde bitmişti. "Ne var" sinirlenmiştim sürekli boş yere ortamı geriyordu. "Öyle yapmasam daha iyi olurdu" bakışlarını kaçırıyordu. "Yani özür diliyorsun" doğru düzgün özür dilerim bile diyemiyordu. "Eh yani". Özür dilemesi için ona bakıyordum ama dilemiyordu. "Özür dileyecek misin artık" bıkkınlıkla ona baktım. "Dilemeyeceksen gidicem". Bakışlarını bana çevirdi "Özür dilerim oldu mu?" oldu deyip kasaya gittim çünkü daha fazla muhabbete girmek istemiyordum.
Marketten çıktıktan sonra hızlıca okula doğru gitmeye başladım. Ancak bir his beni durdurdu. Takip ediliyormuş gibi hissediyordum. Muhtemelen Katsuki idi. Hızlıca arkamı döndüm ama kimseyi göremedim. Belki de yanılmıştım.
Tüm gün evde Jack ile birlikte dizi izlemiştik. Jack'in anlayıp anlamadığından emin değildim ama anlıyor gibi tepki veriyordu. Saat ona geliyordu. Dolaba doğru küçük bir umutla ilerledim ve hemen hayallerim yıkıldı. Dondurma kalmamıştı. Hemen ceketimi giydim. "Jack hadi dondurmacıya gidelim." Jack sorgulamadan yanıma geldi. Kulaklığımı aldım. Ayakkabımı da giydim ve çıktık.
Müzik dinleye dinleye yürüyorduk. Dondurmacının önüne geldiğimizde yine takip ediliyormuş gibi hissettim. Etrafımda yine de biraz insan olduğu için çok endişelenmedim ayrıca kimse benimle ilgileniyormuş gibi değildi.
Çilekli ve limonlu dondurmamı aldıktan sonra eve doğru tekrardan yürümeye başladık. Ne yazık ki gidiş yolu biraz ıssızdı. Takip edilme hissim yok olduğu bir için mutluydum.
Okulun önüne varmama çok az kalmıştı ki birinin çelmesine takıldım. Kafamı yere vuracaktım ki elimle kafamı korumaya çalıştım. Kafama zarar gelmemişti ama yerdeki bir cam parçası kolumu kesmişti. "Çok çok özür dilerim isteyerek olmadı iyi misiniz?" bir erkek beni kaldırmaya çalıştı. Sesi bir yerden tanıdıktı ama çıkaramıyordum. Yüzüne baktığımda ise annemin iş arkadaşlarından biri olduğunu fark ettim. "Aslında yalan söylememeliyim seni görmek için gelmiştim" sesi epey ciddileşmişti. Her ne kadar onu tanıyor da olsam onu tehdit olarak görüyordum. Yerden kalktığımda gibi özgünlüğümü aktive ettim ve etrafımda yaratıklar belirdi. Adam ilk başta geriye sendeledi. "Annen etkileyeci bir özgünlüğün olduğunu söylerken haklıymış." etkilenmiş gibiydi. Sesini nereden tanıdığımı şimdi anlamıştım. Beni arayan kişi buydu. "Geçen gün beni arayan kişi sendin değil mi?" tehditkar bir şekilde sordum. Adamın yüz ifadesi değişti. Sanki hayal kırıklığına uğramış gibiydi. "Gerçekten mi yaa. Ben de ses tonumu değiştirebildiğimi düşünüp kendimle övünüyordum." Cidden morali bozulmuş gibiydi. "Annemin günlüğünden kastın neydi peki" merakla ona baktım ama hala dövüşmeye hazırdım. "Yani annenin günlüğü işte. Annenle iş hayatında yakın arkadaşlardık. Birbirimizin çoğu şeyini bilirdik. Sadece sana günlüğünden hiç bahsetmemesine şaşırdım." Eğer annemin günlüğü cidden varsa bir ihtimal ölümüyle ilgili de bir şeyler yazmış olabilirdi. Ölmeden önce tehdit edilmesi mesela. "Peki polislerin günlüğü bulduğunu ve sakladığını nereden bilebilirsin" adamın yüzünde acıma duygusu oluşmuştu. "Kız kardeşim polislik stajı yapıyor ve ne yazık ki bazı konuşmalara kulak misafiri olmuş. Bu konuşmalar ise annenin davası ile ilgili. Polislerden biri emniyet amirinin senin annenin dosyasıyla ilgili bazı delilleri sakladığını ve bunların içinde annenin günlüğünü de gördüğünü söylemiş" bana doğru bir adım attı. "Annene gerçekten çok değer verirdim ve kahramanların bu konuda benden daha çok şey yapabileceğini düşünüp seni aramaya karar verdim. Özür dilerim bunun seni ne kadar etkileyebileceğini düşünmedim." iyice bana doğru yaklaşmıştı. Ben ise geriye doğru gitmeye devam ediyordum. "Yaklaşma, ne yani öylece sana güveneceğimi mi düşündün? Annemin cenazesinde gördüğüm tanımadığım bir insandan başkası değilsin " ses tonum iyice sertleşmişti. Adam özür dileyip daha sonra tekrar konuşmamızın iyi olacağını söyleyip yanımdan uzaklaştı. Ne söyleyeceğimi ne yapacağımı bilmiyordum. Hala kolum kanamaya devam ediyordu ve ben de ıssız bir sokağın başında öylece duruyordum.
Okula girmeyi başardığımda direk odama koştum. Kolumun kanaması umurunda bile değildi. Odamda sargı bezi ile sardım ve direk kendimi uykunun kollarına bıraktım. Kendimi işlerden soyutlama tekniğim de buydu. Gece gündüz demeden uyumak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
you're like a dream[bakugou x reader]
Fanfictionkatsuki ve izuku ile çocukluk arkadaşı olan sakura özgünlüğü yüzünden zorluklar yaşıyordur ama zayıf biri ile arkadaş olmayı kabul etmeyen katsuki ona bu konuda yardım etmeye çalışır.