bölüm 11

1.3K 39 24
                                    

   "Biraz kısa oldu sanki ama umarım beğenirsiniz . İyi okumalar :) "

   

       Öğle yemeği saatinde canım kafeteryaya gitmek istemediğinden kütüphaneye gitmiştim. Hala ilk dersin teneffüsünde olanları düşünüyordum ve kendime sayısız yumruk atmak istiyordum. Bu yüzden kütüphaneye gidip kafamı biraz da olsa dağıtmak istiyordum. Bütün iştahımda kapanmıştı zaten. Bana hitap eden kitaplardan birini alarak masalardan birine oturdum. Kitabı okumaya başladığımda telefonumdan mesaj geldiğini belirten sesi duydum. Mesaj Sam’dendi nerede olduğumu merak etmişti ona haber vermediğim için üzgün olduğumu ve kütüphanede olduğumu söyledim. Tekrar cevap gelmeyince bende kitabıma geri döndüm. “Öğle yemeği saatinde burda ne yaptığını öğrenebilir miyim?” Sam’in sesini duyunca kafamı kaldırıp ona baktım elinde sandviçle yanıma oturdu. Sandviçi bana uzattu.”Ye” diye emretti . Canım bir şey yemek istemediğinden yüzümü buruşturdum. “Bir sonraki ders beden eğitimi olduğundan buna ihtiyacın olacak” dediğinde kafamı masaya vurmak istedim. Beden eğitimi Harry’le olan derslerimizdendi yani onu görmek zorunda olacaktım. “Neyin var senin?” deyip sandviçi elime tutuşturdu. Bir ısırık alıp çiğnemeye başladım ona söyleyip söylememekte kararsızdım. Saklamak istemem sadece utancımdan kaynaklanıyordu. Lokmamı yuttuktan sonra Sam’e baktım cevabımı bekliyordu. “Geçen teneffüste Harry’le karşılaştım. Bana şuan ki değişimi neye borçlu olduğumu falan sordu” duraksadım Sam devam etmem için sessizliğini sürdürdü. “Ona sadece alış veriş yaptığımı söyledim ve alış verişe seninle gittiğimi söylediğimde ek mutlu görünmedi hatta sinirlendi” devamını söyleyemeden Sam birden ayağa kalktı. “ Sana bir şey yapmadı değil mi? Eğer yaptıysa yemin ederim bunu ona ödetirim.” Vay canına Sam’i hiç sinirli görmemiştim, oldukça korku verici görünüyordu. “Hayır tabiki de bir şey yapmadı. Harry’nin kızları fiziksel bir şekilde incittiğini sanmıyorum . Sam Tanrı aşkına oturur musun?” kolundan tutup onu sandalyesine çektim. “Sonra ne oldu peki?” “Hiç bir şey” deyip sustum umarım daha fazla soru sormazdı. “Tamam hadi sandviçini bitir. Derse geç kalacağız yoksa” sesimi çıkarmadan yemeğe devam ettim.

     Spor salonuna gittiğimizde bizden başka sadece birkaç öğrenci vardı. Eşofmanlarımı giydiğim için oldukça rahatlamıştım. Sam’le salonda yere oturduk. “Sam bence Harry’i kızdırma işi bugünlük yetmez mi?” tereddütle sormuştum . Tenefüste olanların bir daha olmasını istemiyordum. “Hemen pes mi ediyorsun yani?” derken Sam hayal kırıklığını gizleyememişti. “ Hayır pes etmiyorum sadece bugün Harry’i oldukça kızdırdık ve inan bana senden bahsettiğimde gerçekten sinirli görünüyordu. Bana bir şey yapmayacağını biliyorum ama senin için o kadar emin değilim . Sana zarar vermesini  istemiyorum. Onun sinirliyken neler yapabileceğini biliyorum.” Beni kurtardığı gece adamın elini kırmasını unutamıyordum kolay unutulacak bir hatıra değildi. Sam için endişelenmeye başlamıştım. “Benim için endişelenme ufaklık başımın çaresine bakabilecek kapasiteye sahibim” beni anlamıyordu tanrım bu erkeklerdeki ego meselesi ne kadarda sinir bozucuydu. ”Ama-“ sözümü yarıda kesti. “Aması falan yok Kate ayrıca daha yeni başladık. O pisliğin cezasını bulmasını istiyorum. Sende istiyorsun değil mi?” tamam pes ediyordum. “Evet istiyorum” derken yenilgim sesime de yansımıştı. “Tamam o zaman benim için endişelenme , ben oldukça eğleniyorum açıkçası” deyip bana sırıttı. Tam bir çocuktu ama bende gülümsemekten kendimi alıkoyamadım. Koçun düdüğüyle kalktık . Harry’i olabildiğince görmezden geliyordum. Sam’de olabildiğince bana yakın durmaya çalışıyordu. “Merhaba sınıf bugün pek bir şey yapmayacağız bu hafta diğer okullardan Priston lisesiyle maçımız var bu yüzden takımı çalıştırmak zorundayım.” Dediğinde okul takımının diğer oyuncuları spor salonuna girdi. “Kimseye bulaşmadığınız ve uslu durduğunuz müddetçe istediğinizi yapabilirsiniz” deyip takımın olduğu yere yani futbol sahasının olduğu okul bahçesine çıktı. Sam’de elimden tutup beni tribünlerin olduğu yere sürükledi. “Neden burada oturuyoruz ki?” derken Sam beni önlerde bir yere oturtup kendisine yanıma oturdu. “Çünkü Harry’i sinir etmeyi seviyorum ve bunu görmek içinde yakında olmamız gerek” derken şapşal bir gülümsemeyle bana bakıyordu. Başımı onaylamadığımı belirtmek için iki yana salladım. “Hadi ama eğlenmediğini söyleme bana” ne yalan söyleyeyim hoşuma gidiyordu ama içimden bir ses bu olay kötü bir şekilde sonuçlanacak diyordu. Sesimi çıkarmadan koçun takım oyuncularına ısınma hareketleri yapmasını izledim . Gözüm Harry’e takıldığında onu uzaktan izlemenin keyfini çıkardım. Bir yanım ondan nefret ederken bir yanım onu istiyordu. Tanrım onu kim istemezdiki. Bir yunan tanrısından farkı yoktu. “Kate dünyaya geri dön”Sam’in parmaklarını yüzümün önünde şıklatmasıyla gerçek hayata dönmüş oldum. Yani Harry’nin beni bir iddia için kullandığı, en yakın arkadaşımı öptüğü gerçekliğine.

The betHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin