bölüm 21

968 46 9
                                    

"Evet sonunda yeni bölüm geldi üzgünüm baya geciktirdim ama işte sınavdı falan filan derken yazamadım sonrada bilgisayarım bozuldu :( . Neyse işte yeni bölüm umarım beğenirsiniz. Yorum yapın,oy verin, takip edin lütfen. Teşekkürler ve iyi okumalar :)"

Saatimin alarmına benzeyen bir ses duyunca zorlada olsa gözlerimi açtım. Alarmı kapatıp tam gözlerimide kapatacakken belimde bir ağırlık hissettim.Belime sıkıca sarılan kolun sahibini görmek için arkamı dönüp baktığımda Harry’nin olduğunu gördüm, önce paniklesemde daha sonra akşam olanları hatırlayınca paniklemem geçmişti. Biraz ürkütücü ve tuhaf olsada onu uyurken seyretmeye başladım. Kıvırcık saçlarından bir tutamı alnına düşmüştü uyurken çok masum görünüyordu. Suratımda kendime engel olamadığım bir gülümseme oluştu. Yüzünü incelemeye devam ederken gözlerim dudaklarına kaydı. Pembe dudakları şuanda çok çekici görünüyordu ve onu öpmek istiyordum ama bunun onu uyandıracağını bildiğimden yapamıyordum. Daha sonra zaten okula gitmek için uyanmamız gerektiğini hatırlayınca kendimi daha fazla tutamayıp dudaklarına hafif bir öpücük kondurdum. Harry yerinde kıpırdansada uyanmamıştı. Bende tekrar öptüm doğrusunu söylemek gerekirse onu öpmekten hiç bıkacağımı sanmıyordum. Bu sefer öptüğümde Harry öpüşüme karşılık vermişti ki bu onun uyandığının belirtisi olmalıydı. Ben daha ne olduğunu anlamadan belimi kavrayıp beni yatağa sırtüstü çiviledi böylece ben altta ve Harry üstte olmuş oluyordu ki bu pozisyon yanaklarımın kızarmasına neden olmuştu. Harry baktığımda gözleri hala kapalıydı, üzerinde tişörtünün olmadığını farkedince  kızarmamın giderek arttığını ve sıcakladığımı farkettim. “Her sabah böyle uyanmaya itirazım olmazdı doğrusu” deyip gözlerini açtı. Gözlerine baktığımda göz bebeklerinin büyüdüğünü farkettim uyku mahmuru olduğundan sesi boğuk çıkmıştı ve bu oldukça seksiydi. Üzerinde tişört olmamasıda hiç yardımcı olmuyordu bu duruma daha fazla katlanamayıp bakışlarımı tavana çevirdim ve incelemeye başladım. Harry kahkaha atmaya başlayınca bana güldüğü çok belli oluyordu çünkü domates gibi kızarmıştım ve tek kelime etmemiştim. Bakışlarımı ona çevirip sinirli bir şekilde bakmaya çalıştım. “Bu kadar komik olan ne ?” hala üzerimde olduğundan bu durum oldukça tuhaf kaçıyordu. “Kızardığında çok tatlı oluyorsun” deyip yanağımdan öpünce hemen yelkenleri suya indirmiştim tabi ama bunu ona belli etmemeye çalışıyordum. Biraz eğlenmenin bi zararı olmazdı ne de olsa. “Seni güldürebildiğime sevindim şimdi rica etsem üzerimden kalkar mısın?” deyip onu üzerimden itmeye çalışmam tam bir başarısızlıkla sonuçlandı. Tanrım bu çocuk neyle besleniyordu. Ellerini başımın iki yanına destek olarak koymuştu. “Ben olduğum yerde oldukça mutluyum” deyip bana o muzip gülümsemelerinden birini yolladı. O gülümsemeyi dudaklarından öperek mi yoksa tokatlayarak mı atmak istediğime karar veremiyordum. Gözlerimi devirip “Harry kalk üstümden okula geç kalacağız” deyip ellerimi omuzlarına koyarak onu itmeye çalışıyordum ve kendi vücudumu biraz hareket ettirerek kendime hareket alanı oluşturmaya çalışıyordum. Harry’den inlemeye benzer bir ses geldiğinde olduğum yerde donakaldım. Harrye kocaman gözlerle bakınca ellerimi tutup başımın üzerinde birleştirip bana doğru eğilip aramızdaki azıcık mesafeyide kapatmış oldu. “Sabah sabah beni öldürmeye mi çalışıyorsun Kate?” deyip boynumdan öptü gözlerimi sıkıca kapatıp nefes alışımı kontrol etmeye çalışıyordum “Aynı yatakta olup sen böyle altımda çaresiz debelenirken bu bazılarımız için işkence gibi oluyor” deyip boynuma bir öpücük daha kondurdu.Kalbimin yerinden çıkacağından oldukça korkuyordu açıkçası. “Bana ne yaptığın hakkında en ufak bir fikrin yok değil mi?” kulağıma doğru konuşunca ürpermiştim ve tüylerim diken diken olmuştu. Söylediklerine nasıl cevap vereceğim hakkında en ufak bir fikrim yoktu. O anda adımı sorsa bile doğru düzgün cevap verebileceğimi  sanmıyordum. Gözlerimi açıp onun gözlerine baktım. Bana çok tutkulu ve beklentiyle bakıyordu ama neyi beklediğini anlamamıştım. Derin bir iç çekip ellerimi serbest bırakıp üzerimden kalktı. Üzerimden kalkmasıyla beraber sıcaklığıda gitmişti. İtiraf etmem gerekirse bundan hoşlanmamıştım. Sürekli yanımda olmasını ve sıcaklığını hissetmek istiyordum. Ama bu oldukça tuhaf olacağından banyoya gitmek için yataktan kalkıp yatağın ucunda durduğumda Harry kafasını tekrar yastığa koyup tavanı izliyordu. Ne düşündüğünü merak etmiştim ama sormamıştım. “Harry hadi kalk okula geç kalacağız” diye tekrar hatırlatma yaptım. Kafasını bana çevirip gülümsedi bir süre bir şey söylemeden beni inceledi daha sonra suratı birden düşüp oldukça sinirli bir hal aldı. Bir anda oluşan bu duygu değişimi karşısında şaşırmıştım. Yataktan hızla kalkıp yanıma gelince kendime engel olamayıp bir adım geri atmıştım. “Harry ne oldu?” aramızdaki mesafeyi kapatıp elimi tuttu. Oldukça sinirli görünüyordu onu neyin sinirlendirdiğini anlamamıştım. Gözlerime baktığında gözlerinin karardığını farkettim ve hızlı nefes alıp veriyordu. “Harry?” korkmaya başlamıştım ama Harry’nin bana zarar vereceğinden değil sadece onu bu kadar sinirlendiren şeyden korkmuştum. “Bunu o mu yaptı?” dediğinde ona anlamadığımı belirten bir ifadeyle baktım. Bakışları koluma  kaydığında bende baktım ve dün James’in tuttuğu yerlerde onun parmaklarının izini olduğunu farkettim dün akşam bu kadar belli değillerdi şimdi işe mor ve yeşil karışımı bir renk almıştı. Ne demem gerektiğini bilmiyordum bunu onun yaptığını Harry çok iyi biliyordu zaten. “O lanet olası pisliği öldürmem gerekirdi. Seni incittiğine inanamıyorum bunu ona ödeteceğim” bunları bana bakmadan söylemişti , benimle konuştuğunu bile sanmıyordum ya neyse. “Harry hiçbir şey yapmayacaksın. Önemli bir şey değil sen gösterene kadar farketmemiştim bile” deyip onu sakinleştirmeye çalışıyordum.  “Ama-“ diye söze başlayınca sözünü kesitim. “Aması falan yok dün akşamdan sonra bir süre kendine geleceğini sanmıyorum. Unut gitsin bunu daha fazla uzatmak istemiyorum lütfen” eğer şimdi onu bırakırsam yani gitmesine izin verirsem James’i gördüğü yerde öldürebilecekmiş gibi görünüyordu. İçimden bir ses onu bugün tek başına bırakmamam gerektiğini söylüyordu . Her ne kadar sakinleşmiş görünsede birden delirip James’i bulmak isteyebileceğinden korkuyordum. “Neden bugün evde kalıp beraber birşeyler yapmıyoruz ?” konuyu değiştirmeye çalışıp saçma bir öneride bulunmuştum çünkü bugün okul vardı ama Harry’e baktığımda yüz ifadesinin biraz daha yumuşadığını görünce teklifimi geri çekememiştim. Bir gün okula gitmesem bir şey olmazdı sanırım. “Yani sen şimdi bana okula gitmeyelim mi diyorsun?” derken keyfi yerine gelmiş gibi görünüyordu.  “Evet hem bugün kendimi yorgun hissediyorum bir gün okulu asmaktan bir şey olacağınıda sanmıyorum.” Deyip gergin olduğumda yaptığım şeyleri yapmaya başladım yani ellerimle oynayıp Harrynin hala tişörtsüz mükemmel karın kasları olan vücudu dışında her yere bakıp dudağımı ısırdım. “Okulu asmak ve sen ha? Sanırım seni kötü etkiliyorum” deyip  sahte bir iç çekti. “Bana bir şey yaptığın yok” deyip kollarımı göğsümde birleştirdim. Bunun koca bir yalan olduğunu ikimizde çok iyi biliyorduk. Çünkü bana yaptığı şeyler oldukça fazlaydı. “Öyle mi o halde neden bana bakmakta zorlanıyorsun?” lanet olasıca pislik, bana ne yaptığını çok iyi biliyordu. “Sinir bozucu suratını görmektense halının desenlerini incelemeyi daha ilgi çekici buluyorum” hah beni etkilediğini ona söyleyeceğimi sanıyorsa çok yanılıyordu. “Demek öyle” derken kaşlarını kaldırıp beni bir süre süzdü. Bende ona aynı şekilde baktım ,birbirimizle bakışma yarışı yapıyorduk sanki. Sonra Harry’nin suratında şeytanımsı bir gülümseme belirince benimkinde de dehşet ifadesi oluştu. “Uh oh” deyip kapıya doğru bir adım attım Harry yerinden kıpırdamıştı ve bana hala o gülümsemeyle bakıyordu. Kafasında ne planladığını bilmiyordum ama bana az önce söylediklerimi ödetecek bir şey olduğu çok belliydi ve ben oldukça korkak bir insan olduğumdan yavaş adımlarla ondan uzaklaşıp kapıya yöneliyordum Harry bana doğru bir adım atınca çığlık atıp koşmaya başladım. Kısa sürede bana yetişebileceğine hiç şüphe yoktu. Neden çığlık attığımıda bilmiyordum hiçbir şey söylemeden ve kıpırdamadan şeytani bir gülümsemeyle bana baktığında olacaklardan korkmuştum sanırım. Merdivenlerden aşağı inip annemin çalışma odasına giderken arkama baktığımda Harry’i görmemiştim. Odaya girip bir süre bekledikten sonra kimsenin gelmediğini farkedince dışarı çıktım Harry ortalıkta görünmüyordu. Birkaç kere seslensemde cevap yoktu. Sessizce yukarı çıkıp odama baktığımda kimse yoktu. Nereye gitmişti bu çocuk. Tişörtüde olduğu yerde değildi. Neyse en azından onunla karşılaşırsam tişörtsüz olmayacaktı. İyi ama neredeydi ki? Gitmiş olamazdı değil mi? Arkamı dönüp diğer odalara bakmak için çıkarken iki güçlü kol beni belimden tutup omuzuna attı. Olayın şokuyla küçük bir çığlık attım. “Harry indir beni yere “ dediğimde Harry beni duymamış gibi yapıyordu. Sırtına birkaç küçük yumruk atıp dikkatini çekmeye çalışsamda pek başarılı olamamıştım. Nereye gittiğimize bakmak için kafamı kaldırdığımda banyoda olduğumuzu gördüm. “Harry ne yapıyorsun?” dediğimde beni yere indirdi ben tam tekrar kaçmaya çalışırken beni tekrar yakalayıp ellerimi karnımın orada birleştirip arkam ona dönük olacak şekilde hapsetti.  “Sana çok tatlı olduğun için az önce söylediklerin dolayı özür dilemen için bir şans verebilirim eğer benim dünyada gördüğün en mükemmel erkek olduğumu ve seni affetmemi söylersen seni soğuk suyun altına sokmaktan vazgeçebilirim.” “Yani yalan söylememi istiyorsun” Tanrım ben ve aptal çenem Harry cevabım karşısında gülünce kurtulmak için debelenmeye başladım. Sabah sabah soğuk suyun altına girmeye hiç niyetim yoktu ama ona her ne kadar doğruda olsa gördüğüm en mükemmel erkek olduğunu söylemeyecektim. “Debelenmek konusunda anlaştığımızı sanıyordum” deyip beni kendine biraz daha baktırınca olduğum yerde hareketsiz bi şekilde durdum. “Aferin kızıma” deyip saçlarımdan öptü. “Şimdi tek yapman gereken sana söylediklerimi söylemen” ben sessiz bir şekilde durunca iç çekip beni bıraktı. Ben tamam herşey bitti diye düşünürken o beni tekrar omuzuna atıp duşa doğru ilerledi. Beni tüy gibiymişim gibi sürekli kaldırıp omuzuna atması sinir bozucuydu hadi ama o kadarda hafif değildim nasıl bu kadar kolay kaldırabiliyorduki. Kate kendine gel şuanda buz gibi suyun altına girmek üzeresin. Olayın farkına varınca debelenmeye başladım ve Harry’e durması için yalvarmaya başladım ama o beni yine duymamazlığa geliyordu. Duşu açıp buz gibi su üzerimize doğru akınca çığlık attım. Harry beni indirince duş başlığını alıp ona doğru tuttum. Bir süre duş başlığını almak için çabaladıktan sonra almayı başardı , ikimizde sırılsıklam olmuştuk ve halimize gülüyorduk. Ben soğuktan dolayı titremeye başlayınca Harry suyu kapatıp duşa kabinden çıktı. “Havlular nerede?” soğuktan titreyen elimle dolapları gösterdim. Havluyu çıkarıp üzerime geçirdikten sonra beni havluya iyce sardı. “Çok mu üşüyorsun?” derken kaşları çatılmıştı. Harry’nin bu beni umursayan ve değer veren hallerini çok seviyordum. Takırdayan dişlerimi durdurmaya çalışıp gülümsedim. “Üzgünüm bebeğim gidip hemen üstünü değiştirsen iyi olacak” kafamı sallayıp banyodan çıktım ve heryere su damlattım tabiki Harry öyle ıslak kıyafetlerle bekletmek istemiyordum bu yüzden hasta olabilirdi. Havluyu kendime iyice sardıktan sonra annemin odasına gidip bir zamanlar babamın eşyalarına ait olan dolabı açtım. Dolaptan içeri girince içim bi tuhaf olmuştu. Oradan Harry uygun kıyafetler seçip hemen çıktım. Banyoya girmeden önce kapıyı tıklattım gelmememi söyleyen bir işaret olmayınca içeri girip Harry’e kıyafetleri uzattım. “Babamın giyisileriydi sana biraz büyük olabilir ama en azından işini görür”Harry biraz tereddüt edip sonra kıyafetleri elimden aldı. Bana gülümseyip “Gidip üzerini değiştir üşüteceksin” dediğinde banyodan çıkıp dolabıma gittim. Üzerime rahat birşeyler geçirip ıslak olan pijamalarımı alıp Harry’nin kıyafetlerini vermesini bekledim . Banyodan babamın kıyafetleriyle çıkması biraz tuhaf olsada bunu ona belli etmemeye çalıştım . Onun ıslak kıyafetlerinide alıp bodruma inip kurutucuya attım. Yukarı çıktığımda Harry mutfağa girmişti. Beni görünce gülümsedi bende ona gülümsedim. “Üşümüyorsun değil mi?” kafamı hayır anlamında salladım. “tavanız nerede?” diye sorunca şaşırmıştım. “Solda en alt çekmece” söylediğim yere doğru gidip tavayı çıkardı. Buz dolabından da birşeyler çıkartıp tezgaha koydu. “Ne yapıyorsun?” bana ne yapıyor gibi görünüyorum der gibi baktı. “Kahvaltı hazırlıyorum” ona şaşkın gözlerle bakıp gülmeye başladım. “Ne?” ona güldüğüm için bozulmuşa benziyordu. “Üzgünüm seni hiç yemek yapan biri olarak düşünmemiştim” derken gülmemi bastırmaya çalışıyordum. Harry baktığımda kızarmaya başlamıştı vay canına Harry Styles da utanabiliyormuş demekki. “Küçükken annemler her zaman evde olmazdı ki bakıcım ve şuanda evin hizmetçisi olan Dora’ya yardım ederdim yemekte falan” aha taş kalpli ve duygusuz görüntüsünün altında iyi kalpli insanları umursayan birinin olduğunu biliyordum. Benden başka insanlarıda umursuyordu. Ona gülümseyip yanına gittim konuyu daha fazla uzatıp onu daha fazla utandırıp rahatsız etmek istemiyordum. “Yardım ister misin?” deyip domatesleri yıkamak için uzanında elimi tuttu “Hayır sen sadece oturup kahvaltının hazır olmasını bekleyeceksin” deyip beni mutfak masasının oraya götürüp sandalyeye oturttu. Bugün giderek güzel bir hal alıyordu Harry benim için kahvaltı hazırlayacaktı daha önce hiç biri için böyle şeyler yapıp yapmadığını merak etmiştim. O da tam zamanında merakımı gidermişti zaten. Domatesleri doğramaya başlarken “Gerçi daha önce bizimkiler dışında kimseye birşeyler hazırlamamıştım umarım beğenirsin” deyip kafasını çevirip bana göz kırptı. Bunu öğrendikten sonra bütün dişlerimi ortaya koyacak bir şekilde gülümsüyordum. Dışardan bakıldığında çok şapşal bir görüntüm olduğunu tahmin edebiliyordum. Mutfağımızda daha önce asla tahmin edemeyeceğim birisi vardı ve benim için kahvaltı hazırlıyordu ve benim onun kız arkadaşı olduğumu söylüyordu. Bu hayatım boyunca mutlu olduğum anlardan ilk 10’a giriyordu. Hayatımın şuanda olduğu şekliyle kalması için herşeyimi verebilirdim .

The betHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin