Bölüm 4 - Beklenmeyen davet

106 13 2
                                    

Sustu, hayır devamını getirmeliydi. "Özlem mi? Ne demek istiyorsun?" Biraz duraksadı. "Hiçbir şey, az önce olanları unut."
"Ama-" Cümlemi tamamlayamamıştım çünkü Taehyung'un bağırması sesimin önüne geçmişti. Sinirle bize doğru geliyordu. "Sana ondan uzak dur demiştim!" Kolumdan tutup kaldırmaya çalışmasıyla  kaşlarımı çattım. "Ne yapıyorsun gerizekalı?!" Kolumu sertçe çektim ve birkaç adım geri gittim. Tekrar aynı şeyi yapmaya yeltenince bağırdım. "Taehyung! Kendine misin sen?!"
"Kendimdeyim Chaeyoung! Buradan çıkıyorsun."
"Bana emir vermeyi kes, ayrıca çıkması gereken sensin." Jimin araya girdi. "Gitmelisin Rosé.." Hafif titreyen sesi ve dolu gözleri, dediğini yapmamı zorlaştırıyordu. "Jimin.." Dedim, Elimi uzattığım sırada Taehyung hızla elime vurdu. "Hadi Chaeyoung!"

"Jimin!" Jungkook'un sesini duyduğumda şaşkınlıkla arkama döndüm. Taehyung'un da beklemediği açıktı.

"Burada neler oluyor?!" Sinirle kurduğu cümleyi nedense Tae'ye bakarak söylemişti. "Yapma.. Lütfen.." Dedi, Jimin. Jungkook, saçlarını karıştırdı ve derin bir nefes verdi. "Tamam ama Taehyung benimle biraz dışarı geliyor." Kolundan tuttu, süt dökmüş kediye dönmüştü zaten bir anda Taehyung. Sessizce Jungkook'la dışarı çıkmasını izledim. Ne döndüğü hakkında en ufak bir fikrim yoktu.
...
"Taehyung adına senden özür dilerim.." Az önce olanlar gerçekten saçmalıktı. "Dileme Rosé, gerek yok." Burukça gülümsedi. "Ama tam bir rezaletti Jimin." Omuz silkti. "Unutalım gitsin." Peki diğer olanları da unutmam gerekiyor muydu? Mesela özlem'le beklediğim kızsın demesini.. Sürekli kafamda soru işaretleriyle baş başa bırakılıyordum.

Çok değil birkaç dakika sonra Taehyung ve Jungkook tekrardan bahçeye gelmişti. "Gidelim mi Chaeyoung?" Az önce yanlış mı duymuştum yoksa Tae kibar mı konuşmuştu bu ortamda? Jimine baktığımda beni başıyla onayladı. "Gidelim."
...
"Jungkook'la ne konuştun?" Bahçeden çıktığımızdan beri dalgın görünüyordu, bir şey düşündüğü belliydi. "Hiçbir şey." Tek kaşımı kaldırdım. "O zaman neden seni dışarı çıkardı?" Cevap vermeden önce biraz bekledi. "Sadece.. Sakinleşmemi bekledi." Buna inanmamı beklemiyordu umarım. Yine de şu an konuşmayacağını anlamıştım.
...
Pov: Jimin
Jungkook bahçede bir ileri bir geri volta atıyordu. "Oturmayı düşünüyor musun?" Bana bakmadan yanıma oturdu. Bir bacağını sallamasından sinirli olduğunu anlamıştım.

"Tam zamanıydı, neden yapma dedin? Rosé'nin gerçekleri bilmeye ihtiyacı var."
"O hiçbir şey hatırlamıyor hala Jungkook, seni bile.." Birkaç saniye duraksasam da devam ettim. "Beni yalan söylemekle suçlarsa ne yaparım? Veya hatırlamazsa hiç?" Sesim titriyordu ama buna engel olmam zordu. Canım yanıyordu, nefes alırken bile göğsüm sıkışıyordu her seferinde.

"Kendini ona hatırlatmalısın, hatırlamıyor diye bir köşede öylece duracak mısın? Önünde sonunda seni hatırlayacak Jimin. Siz birbirinize aitsiniz."
"Ama.." Dedim, sustum. Umutsuz davranıyordum, korkuyordum. Aynı anda bir sürü duyguyu yaşamak yoruyordu. "Yoksa ondan vazgeçmeyi mi düşünüyorsun?"
"Asla, o olmadan ben eksiğim.." Ayağa kalktı. "O zaman aşkın için mücadele et."
...
Pov: Jungkook
Eve doğru yürüyordum. Bu olaya el atmam gerekiyordu. Jimin'in vicdan azabından dolayı tek başına hareket edemeyeceğini biliyordum. Ayrıca Rosé'nin arkadaşlarının onu Jiminden uzak tutmaya çalıştığı da ortadaydı.

Ama ben yardım edebilirdim. Onları sürekli aynı ortama sokarsam Rosé hatırlayabilirdi. Veya Jimin onu gördükçe kendini tutmakta zorlanabilirdi ve ona gerçekleri söyleyebilirdi. En büyük engellerden biri şu an Taehyung'tu ve ben onu nasıl yoldan çekeceğimi biliyordum.

Geri dönüşüm kutusu 🚮

Jisoo
Uyudunuz mu köleler?

Amnesia' JiroséHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin