Jimin, Jungkook'a 'ne yapıyorsun?' Bakışları atarken ben Taehyung'a odaklanmıştım. Kal gelmişti resmen. Dirseğimle onu hafifçe dürttüm. Boğazını temizledi. "Olmaz.." Tae'nin verdiği cevaba şaşırırmıştım. Hoşlandığı çocuğun bu teklifini reddedecek kadar mı sevmiyordu Jimini?
Jungkook, Taehyung'a yaklaştı ve elini omzuna koydu. Gözlerinin içine içine bakıyordu. Tae ise hipnotize olmuştu sanki Jungkook'un gözleri karşısında. "Lütfen, biraz düşün. Gelmeni isterim.. Saat sekizde, Blues kafede olacağız." Dedi ve gitti. ... "Chaeyoung.." "Evet?" Dedim, Taehyung'un sakin konuşması bu durumda hiç normal değildi. "Az önce ben yanlış mı duydum?" Kıkırdadım. "Hayır." Bana doğru döndü. "Yani Jungkook.. Bizi davet etti? Özellikle benim gelmemi istedi?" Aynı şaşkınlıkla devam etmesine karşın daha çok kıkırdadım. "Evet."
"AAAAAA!" Heyecanla bağırması üstüne kulağımı tıkadım. "Bağırmasana." "Hemen Nini ve Jisoo kadınını bulalım, hemen!" Kolumdan tuttu ve beni de peşinden hızla sınıfa sürükledi. ... Spor salonundaydım, voleybol topu almış duvardan sektiriyordum. "Berbatsın." Bu ses.. Suho? Döndüm, tam düşündüğüm gibiydi. Görmezden geldim ve yaptığım şeye devam ettim. "Gözlerime bu kötülüğü daha ne kadar yapmayı düşünüyorsun?" Derin bir nefes aldım. "Gelen sensin, defol ki sorun çözülsün." Omuz silkti. "Öylesi sıkıcı olur." Topu son bir kere sertçe duvara vurdum, kapıya doğru yürümeye başladım. "Nereye?" Sorduğu soruya cevap vermeyip salondan çıktım. Aynı ortamda durmaktan bile haz etmiyordum. ... "Şuna bakın!" Taehyung kopardığı mor bir çiçeği gözümüzün önünde gülümseyerek sallayıp duruyordu. Yüzümü ekşittim ve kolunu geriye ittim. "Sus artık, yolda gördüğün her canlıya bunu yapma. Mutluluğunun kurbanılar." "Jisoo ile fazla mı vakit geçirdin sen son zamanlarda Chae?" Dedi, ben göz devirirken o çiçeği kulağına taktı.
Jisoo araya girdi. "Sen bana sıkıcı mı diyorsun?" "Öyle demek istemedi Chu, bugün ölmek isteyeceğini sanmıyorum." Dedi, Jennie. "Doğru akşam davetliydik." Soru sorarcasına ikiside Tae'ye bakıyordu. "Gideceğiz." "Saçmalama Taehyung." Diyen Jisoo'ya da anlam veremedim. "Sonra konuşuruz bunu Jis." Devam etti.
"Ay Rosé, tam bir bebek değil mi? Böyle minicik bir şey!" "Yine başlıyoruz.." "Damatlık mı giysem? Niyetimi baştan belli etmiş olurum diye düşünüyorum." Başkası olsa güler geçerdi ama konu bu salak olunca ciddi söylediğini biliyordum. "Son görüşün olur o zaman. Ya da o an şanslıysan bir gay yakalarız sana." Dememle Jennie kıkırdadı. "Evet, o da olmazsa rezil olma diye senin yanında dururum Tete." "Geçin dalganızı, hele bir sevgilim olsun göreceğim sizin suratlarınızı." ... Pov: Jimin Koltukta yayılmış olan Jungkook bana doğru döndü. Yüzündeki sinsi sırıtış hiç hoşuma gitmemişti. "Grup gelmeden kafeye bence bir stalk yapmalıyız." "Geleceklerini nereden biliyorsun? Taehyung hayatta gelmez ve getirmez." "Gelecek, buna eminim." "Gay olması senden hoşlanacağı anlamına gelmiyor Jungoo." "Ama sen dedin, çocukluk arkadaşını az da olsa tanımışsındır." Yüzü düştü. "Beğenmek ayrı hoşlanmak ayrı şey." "Görürsün, benden hoşlanacak." Dedi, kalktı. Yanıma oturdu. "Şimdi stalk zamanı." Ne desem diyeyim şu an boştu. Fazlasıyla meraklı bir insandı. Genelde başı beladan bu yüzden kurtulmazdı.
Instagram
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
