Bölüm 10 - Ufak yüzleşmeler

65 7 2
                                    

"Okula gitmek istemiyorum." Taehyung'un sitemine karşı kaşlarımı çatsam da Jennie ona istediği desteği verdi. "Bende, gitmeyelim Tete'm." Tae onu başıyla onaylarken göz devirdim. "Akşam geldiğimde az da olsa toparlamış olun." Dememle Jennie ellerini beline koydu. "Ben iyiyim, kötü olacağım bir şey yok. Taehyung'u da iyi ederim zaten."
"Evet, evet." Tartışmak istemiyordum. Ama emindim, Jisoo aklından çıkmıyordu. "Uyumaya devam et Tete, o aptal yüzünden bölündü zaten uykun." Diyince aklıma sabah yaşadığımız sinir krizi geldi.

Flashback
Biri kapıya sertçe vuruyordu. "Açın, konuşayım!" Sesin Jungkook'a ait olduğunu anlamıştım. Saat sabahın altısıydı. Tae ve Jen'e baktığımda ikiside uyuyordu. Ben Jimin'in yanından döndüğümden beri zaten uyuyamamıştım.

Hızlı adımlarla kapıya ulaştım ve açtım. "Sessiz ol, onları uyandıracaksın." Dedim, kaşlarımı çattım. "Biraz konuşayım.." Sarhoştu. Ben gittikten sonra uyanmıştı o zaman. Aynı zamanda da içmişti. "Ayıldığın zaman gel."
"Ben ayığım! Sadece onunla konuşmak istiyorum.." Yere çöktü. Gözlerinden birkaç damla yaş aktığını gördüm. Kısa zamanda birbirlerine gerçekten bağlanmış olmalılardı. "Şimdi olmaz, Jimin'in yanına git."
"İstemiyorum.." Dedi, arkamda duyduğum ayak sesleri gözlerimi kapatmama sebep oldu. Umarım Taehyung değildir dedim ama maalesef.

"Neler oluyor Chae?" Dedi, Tae. Eliyle gözünü ovaladı ve sonra gözü yeri buldu. Kaşlarını çattı. "Bunun burada ne işi var?" Söylediği şeyle Jungkook ayaklandı ama sendeleyerek. "Taehyung! Gelmişsin.." Dedi, Tae arkasını döndü. Gideceği sırada Jungkook kolundan tuttu.

"Lütfen.. Konuşalım.." Taehyung kolunu sertçe çekti. "Seninle konuşacak bir şeyim yok, bana dokunma."
"Kendimi açıklamama izin ver, lütfen.." Ne yaptığını gerçekten merak ediyordum. "İstemiyorum dedim.."
"Taehyung.." Durum umutsuzdu. Tae bana döndü. Sanki ne yapması gerektiğini sorar gibiydi. "Onunla konuş Taehyung, bir şey olursa içerideyim." Dedim ve adımlarımı içeri yönlendirdim.

Şimdi
Sonrasını bilmiyordum. İkisini konuşması için yalnız bırakmıştım. Çantamı aldıktan sonra evden çıktım. Jisoo'yu bulmam gerekiyordu.

Pov: Taehyung
Hiçbir şey yapmak istemiyordum. Jungkook beni kandırmıştı. Lisa'nın dediği gibi bir oyuncaktım. Hem de beni kendi isteğiyle seçtiği bir oyuncak bile değildim. Yol üstünde engel olarak gördüğü ve kaldırmak istediği bir taş gibiydim.

Tamam normalde de taş gibi, harika bir insanım ama.. Kıkırdadım. İçimden konuştuğum şeyler delirdiğimin bir göstergesiydi sanırım.

Bilgisayarı alan Jennie yanıma oturdu. "Ne izliyoruz?"
"Fark etmez." Dedim, gözlerini kıstı. "O zaman love and prejudice olsun." Omuz silktim. Aklıma sabah yaşananlar geliyordu.

Flashback
"Vaktim değerli, ne söyleyeceksen söyle." Dedim, ifadesiz görünmeye çalışarak. "Özür dilerim.."
"Bittiyse gidiyorum?" Gözlerini yerden yüzüme çıkardı. Kızarmıştı, içimin acıması da kendime kızmamı sağlıyordu.

"Kabul ediyorum ilk başta o düşünceyle sana yaklaştım, sonra gerçekten senden hoşlanmaya başladım Taehyung.. Özür dilerim adi herifin tekiyim.. Beni affetmeyeceğini biliyorum ama sensiz neşem eksik olur.." Yutkundu. "Sinirini at, vur, bağır yeter ki sessiz kalma.."

Derin bir nefes verdim. "Ben sana kızgın değil kırgınım Jungkook.. Ayrıca söylediklerin yine de amacını değiştirmiyor. Siz arabadaydınız ve ben lastiğinizi patlatabilecek bir taştım. Beni alıp yoluna engel olmayayım diye yanına koydun. Kandırdın, kendi isteğinle seçtiğin o oyuncaklardan bile değersizdim.."
"Hayır öyle değil Taehyung, seni sev-" Sözünü kestim. "Görüşmemek üzere Jeon Jungkook." Kapıyı sertçe kapattım.

Amnesia' JiroséHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin