6

1K 102 209
                                    

"Oldum olası içimde biri, tüm gücüyle, hiç kimse olmamaya çalışıyor."

Jennie'den

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Jennie'den

'Yüzüğünü beğendin mi?' çok alışamamıştım bu parlak yüzüğe. Daha az önce takılmıştı parmaklarıma ama o kadar hoş duruyordu ki... Sanki koca bir dünyayı satıp bu yüzük alınmış gibiydi. Lacivert bir taşı vardı. Sanki sahibinin ben olması bu yüzük için hakaretti.

'Çok güzel Bayan Kim. Çok beğendim.' dedim içten bir gülümsemeyle. Annem sürekli parmağıma bakıp duruyordu. Mücevher severdi ve eminim bu yüzüğün onun parmağında olması için her şeyi verirdi.

Aile arasında olmasını istemiştik bu nişanın. Fakat Bay ve Bayan Kim bir hayli akraba çağırmıştı. Kuzen çocuklarına kadar herkesi. Bizim pek akrabamız yoktu. Sadece arkadaşım Rosé vardı. Ama onun oluşu bile bana büyük bir güç vermişti. Bizim nişanımızdı fakat Taehyung'u yüzük takıldıktan sonra pek görememiştim. Nerede olduğuna dair pek bir fikrim yoktu.

'Annen kaynanandan daha fena.' diyen Rosé'ye göz devirerek güldüm. Rosé'de yeni evlenmişti. Fakat kocası yani Jimin iş yüzünden gelememişti. Bu benim için pek sorun değildi.

Gözlerim sonunda Taehyung'u bulduğunda Rosé'den izin isteyip yanına gittim. Elinde şampanya bardağı vardı ve Jungkook ile sohbet ediyordu. Lisa ise yanlarında sıkılmış vaziyette onları dinliyordu. Jungkook'u görmek beni biraz sinirlendiriyordu.

'Ah müstakbel karın geldi Taehyung.' Lisa'nın sözlerine büyük bir gülümseme bıraktım. Hoşuma gitmişti. Artık böyleydi değil mi? O benim kocam olacaktı ve beraber gidecektik buradan.

'Görüşmeyeli bir hayli büyümüşsün Jennie.' Jungkook'a bir şey demedim. Çünkü gelmiyordu onunla konuşmak içimden. Garip bir sessizlik olacak olsa bile Jungkook ile konuşmak istemiyordum.

Taehyung kaşlarını çatmış bana bakıyordu fakat benim onun yüzüne bakacak cesaretim yoktu. Onun yanında ağlak bir bebek olmuştum hep. Güçlü Jennie vardı. Ama çıkarmak çok zordu şu sıralar. Taehyung elimdeki şampanyayı bırakıp elini belime attı ve müsaade isteyerek beni kenara bir yere çekti. Teması hala beni sarhoş etmeye yetiyordu.

'Bu ifade ne Jennie?' neyi kastediyordu anlamamıştım.

'Ne ifadesi?' alayla gülüp bir kaç adım geriledi. Nolmuştu birden?

'Biliyorsun Jungkook benim için çok değerli ve onunla iyi anlaşmak zorundasın.' sinirle gülüp insanların aramızdaki garip gerilimi anlamaması için tanrıya dua ettim. Beni bırakan Jungkook onun yüzünden azar yiyen bendim.

'Isınamıyorum o çocuğa ben. Hem neden iyi anlaşmak zorundaymışım?' gözlerini etrafta gezdirdi belli etmeden. Sıkkınlıkla nefes verdim. Elbisem zaten beni yeterince rahatsız ediyordu bir de burada çocuk gibi azarlanıyordum. Taehyung aniden elini belime sarıp, sarılınca şaşırdım. Kulağımda hissettiğim nefesle kalbim çarptı. Nefesim titrek çıkmıştı. Alışamayacaktım ben bu duruma.

All TimeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin