15

390 35 101
                                    

yılbaşı günü, merkezdeki şekerciye gitmiş orayı gezmiştik. akşam otelde hep beraber bir kutlama yaptıktan sonra baekhyun ile otelin terasındaki kapalı havuza gitmiş ve orada birlikteyken, bir olurken yeni yıla girmiştik.

yeni yılın ilk saatlerini, -hatta gün aydınlanıncaya dek-, baekhyun ile tenlerimiz birbirine karışırken geçirmiş, sabah odaya geçtiğimizde neredeyse akşama kadar baekhyun'un kollarında uyumuştum.

bir haftalık tatil boyunca, jongdae hyungun bebekleri ile de bolca oynama fırsatım olmuştu.

ve dönüş vakti geldiğinde, tıpkı otele geldiğimizde olduğu gibi, baekhyun'un arabası ile eve dönmüştüm.

evimin önüne geldiğimizde, baekhyun, benim gün ışığım, düşürdüğü omuzları ile üzgünce yüzüme bakmıştı,
"şimdi sensiz nasıl uyuyacağım ben"

aynı soru benim için de bir sorundu. baekhyun'a, onun huzurlu kollarına öyle alışmıştım ki, kendi evimde nasıl huzurlu uyuyabilecektim bilmiyordum.

güçlükle veda ettiğim sevgilim, evimin önünden ayrılmadan önce yoğun ısrarları ile girmiştim eve. gidişini, dışarıya bakan pencereden izlemiştim, mutsuzdum.

annem ve babam, saatlerce dinlemişlerdi baekhyun ile olan anılarımı. sevişmelerimiz hariçti tabii.
defalarca kere izletmiştim baekhyun'un karda kayarken düştüğü o kısmı. onlar gülerken benim ağlayasım geliyordu. nasıl böylesine yoğun bir bağ ile bağlanabilmiştim bir haftada.

sömestr bitinceye dek, görememiştim de baekhyun'u. yoğundu, bir arkadaşı için şarkı yazacaktı ve başka biri için beste yapacaktı. en sevdiği hocasının ısrarı ile bir öğrenciye de şan dersi tekniklerini öğretecekti sadece bir haftada.

bense sadece yatmıştım bu süreçte. odamda, stüdyomda, salonda... ama hep yatmıştım. müzik yapmaktan artakalan zamanlarda yani.

ve nihayet dönem başladığında, sabahın beşinde açmıştım gözlerimi. özenle hazırladığım giysilerimi dolaptan çıkarmış, güzel bir duştan sonra üzerime geçirmiştim. baekhyun için güzel bir sandviç hazırlayıp, evden çıktığımda hava hâlâ soğuktu.

montumun önünü sıkı sıkıya kapatmış, fermuarımı boğazıma kadar çekmiştim. baekhyun üşüdüğümü gördüğünde çok üzülüyordu, onu üzmek istememiştim.

kapısını tıklayıp odasına girdiğimde, kanepesinde uyuyor olduğunu görmek kalbimi sancıtmıştı. neden burada uyuyakalacak kadar işkolikti ki?

montumu çıkartarak, yanına adımlayıp üzerini örttüğüm esnada aralamıştı gözlerini.

"canım"

çok güzel canım diyordu.

"efendim sevgilim"

tıpkı onun gibi fısıldamıştım.
doğrulmak yerine kolumdan tutarak beni kendine çekmiş ve göğsüne uzanmamı sağlamıştı.
etrafıma sardığı kolları ve saçlarıma dayadığı burnu ile derince nefes almıştı.

"gerçekten haftalardır bana gün aymıyormuş. yeni anladım"

dolan gözlerime engel olamayarak öpücüklerimi sıralamıştım yüzünün her yerine. çok özlemiştim.

şubatı marta, martı nisana katmış sonunda meleğimin doğduğu kutsal haftaya girmiştik. hem çocuk bayramı hem baekhyun'un doğum günü peşpeşe olduğundan yine izin kullanmıştı. bizim dersimize de birkaç gün ara vermişti.

sunshine | baekyeolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin