22

404 25 95
                                    

basın mensuplarının önünde olduğumuzu unutacak kadar birbirimize odaklandığımız günden sonra yazılan haberler ve gelen tepkiler neyse ki, beklediğimizin aksine olumluydu. hatta öyle ki, birçok televizyon ve radyo programı bizimle çekim yapmak için teklif sunmuştu. halihazırda anlaşmalı olduğum markaların herbiri çift çekimleri için ikna etme çabalarına girişmişti.
baekhyun ile kaydettiğimiz heaven şarkısı, sadece bir saatte milyonlarca kere dinlenme almıştı.
her şey, çok güzeldi. beklediğimizden güzeldi ve bu beni korkutuyordu. bunca yıl bu güzel zamana kavuşabilmek için ayrı kalmamıza rağmen, şimdi her şeyin böyle tıkırında ilerlemesi beni endişelendiriyordu.

"yine ne düşünüyorsun öyle"
baekhyun, kollarını boynuma sarıp yanağımdan öperek sorduğunda oturduğum sandalyeden arkaya doğru hafifçe döndüm.
"sadece her şeyin ne kadar güzel olduğunu düşünüyordum."

bakışlarını yüzümde gezdirdiğinde iç çekerek yanımdaki sandalyeye oturdu. ellerimi iki eliyle tutarken, dizleri dizlerimi sarmalamıştı. gözleri ise bir an olsun ayrılmadı gözlerimden,
"sevgilim, her şeyin güzel gitmesi, içinde endişe canavarlarına yer açmamalı. her şey çok güzel gidiyor çünkü ikimiz de birbirimizi çok seviyoruz, birbirimize karşı dürüstüz ve en önemlisi, bu güzel zamanları kazanabilmek için hayatımızdan ciddi bedeller ödedik. üç yıl kadar bir bedel.

evet çevreden çok güzel tepkiler alıyoruz çünkü biz çok güzeliz birtanem. sevgimiz, spot ışıklarının altında değil, en karanlık kuytuda dahi parlıyor. herkes bize, biz olduğumuz için destek oluyor, doğruca kendimizi açıkladığımız, şeffaf olduğumuz için. lütfen kendini kötü düşünceler ile boğma, bunun yerine benden bir şey iste ve ne istiyorsan hemen yerine getireyim."

burnunun ucunu öptüm,
"ne istesem mi"

güven verici gülümsemesiyle başını salladı,
"ne istesen yaparım"

"neden bu yıl öğrenci almak istemedin bunu merak ediyorum"

"bebeğim, bunu öğrenmek için dilek hakkını kullanmana gerek yoktu. neyse, sonuçta senin bende sonsuz dilek hakkın var nasılsa.
neden istemedim, çünkü kendimi yorgun hissediyordum. zaten ruhen sensiz ve kimsesizdim fakat fiziken de yorulduğumu hissetmeye başladım. on iki senedir eğitmenlik yapıyorum ve ben sadece otuz iki yaşındayım. bu kadar sene içine yüzlerce şarkı, beste, onlarca öğrenci ve sayısı belli olmayan aranjman sığdırdım. biraz dinlenmek istedim."

kollarımı sıkıca bedenine sarıp saçlarını öptüm,
"ömrün boyunca kollarımda dinlenebilirsin meleğim, ben ikimize de bakarım."

kıkırdadı kollarımın arasında,
"sen yanımda olduğun sürece, ben yazmaktan hiç geri durmam ki. ilham perimsin sen benim."

varlığıyla dahi huzur bulduğum sevgilim, her koşulda hissediyordu da iyi geliyordu sıkıntıma, derdime. varlığıyla anında dağılan sis bulutları da bunun kanıtıydı neticede.




şirkete, gelen reklam tekliflerini konuşmak için gidiyordum. baekhyun evde kalmak istediğinden bir an önce işlerimi halledip sevgilime kavuşmayı istiyordum.

"hyunsik hyung çok uzun sürmez değil mi görüşme"

"bilmiyorum chanyeol, bu kez direkt marka sorumlusu gelmiş görüşmeye. baekhyun arabayı mı park ediyor?"

"hayır baekhyun evde kalmak istedi"

"hay aksi. baekhyun ile de görüşmek istiyorlardı."

merakla toplantı odasına girdim, baekhyun ve benimle ne görüşeceklerdi ki?

sunshine | baekyeolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin