02.

320 33 21
                                    

marco.

sabah gözlerimi durmadan çalan telefonun can sıkıcı melodisiyle açmıştım, ne oluyordu da bu kadar arama geliyordu.

bakışlarım yan tarafımda duran saate döndü, saat onu gösteriyordu. o anda ayağa fırlamıştım, antrenmana geç kalmıştım çünkü.

mats ve marcel'den onlarca arama vardı fakat onlara yoldayken dönerim diyerek, telefonu yatağa fırlattım ve üzerime elime ilk gelen şeyleri geçirdim, dağılmış olan saçlarımı düzelttim.

daha sonrasında telefonumu alarak fırladım, arabamın anahtarını kaptığım gibi evden çıkmıştım, arabaya bindim.

otoparktan çıktıktan sonra, mats'ı aramıştım. bu kadar telefonları patlatacak kadar ne olmuş olabilirdi ki?

geç kaldığım için bu kadar aramazlardı.

"neredesin marco?"

"uyuyakalmışım, yoldayım. ne oldu?"

"çok fazla şey oldu, ama telefonda anlatamam. on dakika içerisinde tesislerde ol, ve sakın haberlere bakma!"

diyerek yüzüme kapatmıştı, neler oluyordu böyle? o anda gaza basarak daha hızlı sürmeye başlamıştım.

robert.

sinirle menajerimle telefonda konuşuyordum, imzanın ardından haberlere düşmeyecekti. en azından bir süre düşmeyeceğine söz vermişlerdi.

ama imzanın birkaç saat ardından, ben marco'ya ve takım arkadaşlarıma anlatmadan haberlere verilmişti, ve hepsi öyle öğrenmişti.

ve hepsi bana tüm nefretlerini kusuyordu, marco dışında. daha haberleri görmemiş miydi?

menajerimle olan konuşmamı sonlandırdığımda, marco'nun ismini buldum ve tıkladım. ama açılmıyordu.

sanırım öğrenmişti. ama öğrenseydi bana ağzına geleni söylerdi, marco susacak bir karakter değildi, yani ben öyle tahmin ediyordum.

bayern'e transfer olduğum için çok mutluydum fakat marco.. onu geride bırakmak benim için çok zordu, canım yanıyordu.

o sırada telefonumun titremesiyle elime aldım, marco sandığım için heveslensem de değildi. arayan thomas'dı, müller olan.

"hey dostum, münih'e hoşgeldin!"

"hoşbuldum. burada olmaktan gerçekten çok mutluyum."

"münih'e ne zaman uçuyorsun?"

"akşam 6 uçağıyla."

"o zaman, yarın sana münih'i gezdirme görevini üstleniyorum, itiraz yok."

"biraz dinlenseydim?" gülerek.

"önce burayı öğrenmelisin, tesislere gelirken kaybolmanı istemeyiz."

"tamam o zaman, yarın görüşürüz ve teşekkür ederim."

"önemli değil dostum, görüşürüz."

telefonu kapattım ve derin bir nefes verdim, bu iş çok zor olmaya başlamıştı.

__________

iki takımım da kazandı ve bu moralle bölümü yazmayı başardım! 🤠

we don't talk anymore, leweus.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin