Kedi Olarak Uyanmak

507 33 17
                                    

Her yanım ağrıyordu. Aldığım nefes, vücuduma vuran rüzgar, etraftaki ses kirliliği..
Neden her şey bu kadar acıtıyordu? Gözlerimi açmak istemiyordum. Uyumaya ihtiyacım vardı. Belki uyursam uyandığımda her şey daha iyi olabilirdi. Bir dakika.. vücuduma vuran rüzgar? Evde değil miydim? Yada pencereyi mi acık unuttum? Öğrenmek içi gözlerimi araladığımda bir kaç saniye görüntüyü netlemeye çalıştım. Dışardaydım. Dünya çok büyük gözüküyor. Neden dışardayım? Dün gece fazla mı alkol içtim? Kendime sorular sormayı bırakmalıyım. Kalkıp evime gitsem iyi olur.
Ayağa kalkmak için bir çaba sarf ettim. Dengede duramayıp tekrar yattığım yere yığıldım. Dünya hiç bu kadar büyük gözükmemişti. Bir daha kalkmayı denemek için ağırlığımı bacaklarıma verdim. Yine düştüm ama neden dört ayağımın üzerine?
Kafamı ayaklarıma bakmak için eğdim. İki adet isyankar, pofuduk pati ile karşılaşınca algılamam bir kaç saniyemi aldı.

Bir kediye mi dönüştüm!?

Bekle, nasıl bir kediye dönüşmüş olabilirim ki? Bu mantık dışı. İçtiğim bir şeyden dolayı halüsinasyon mu görüyorum? Ne içtim ki? En iyisi etraftan yardım istemek.
"Mmrr khhh!"
Bekle bunu demek istemedim. Gerçekten bir kedi miyim? Tanrım, bunu hak edecek ne yaptım? Hey insan bana yardım et!
"Khhhh!!"
Konuşamıyorum. Sadece anlamsız kedi sesleri çıkartıyorum. Yanımdan geçen bir insanın çıkardığım sesle korkup hızlıca uzaklaştığına şahitlik ediyorum. Neden korkuyor? Ona saldırmadım bile!

Bir kaç adım attıktan sonra dört bacak üstünde yürümeye alıştım. Bekle, şimdiden bu duruma alışıyorum?! Tanrım, lütfen bana insan bedenimi geri ver!

Nereye gittiğimi bilmeyerek sadece yürüyorum. İnsanlara bakıyorum ve ne kadar uzun olduklarını düşünüyorum. Uzun değiller. Ben çok kısayım. Nerede olduğuma dair bir fikrim oldaydı keşke. Bu sokağı hiç bilmiyordum. Tanıdık gelmiyor. Gerçi evime gitsem bile nasıl girecektim ki? Bir sahil kenarında olduğum için dalga sesleri beni rahatlatıyordu. Nereye kadar yürüyeceğimi bilmediğim için güneşin batışını izlemek için denizin yakınındaki taşların birine oturdum. Havadaki bulutluluğa rağmen güneşin batışını görebiliyordum. Sanki denize girip ortadan kayıp oluyordu. Öyle olmadığını tabii ki biliyorum. Güneş tamamen battığında rüzgar hızını arttırmaya başladı. İnsanlar esen rüzgardan dolayı üşüyüp evlerine giderken benim gidecek bir yerim dahi yoktu. Yağmur bulutları etrafı sarsada yağmur yağmaması için Tanrıya dua ediyorum.

Tek tük insan hâlâ sahildeydi. Ancak onlarda düşen bir kaç yağmur damlası ile beraber evlerine veya etraftaki dükkanların içine girdiler. Dükkanlar kapılarını kapatırken yağmurdan kaçacak bir yer arıyorum. Islanan tüylerim ağırlık yapıyor ve bundan nefret ettim. Üşüyordum hava soğuktu. Bir o yana bir bu yana koşsamda üstü kapalı olan bir yer bulamadım. Dükkan benzeri yerlerde beni içeri almayınca öylece soğukta kala kaldım. Daha az ıslanma umudu ile çevredeki bir ağacın altına girdim. Yaprakları o kadar gür değildi, bu yüzden hâlâ ıslanıyordum. Zatürreden ölmeyi beklemekten başka çarem kalmamış gibi gözüküyordu.

Ben umutsuzca ağacın altında daha az ıslanmayı veya yağmurun durmasını dilerken derin düşüncelere daldım. Dün gece nerdeydim? Nasıl kediye dönüştüm? Nasıl mümkün olabilirdi ki? Bu bilime ve daha bir çok şeye aykırı değil mi?

Kendime bu kadar soru sorarken aklıma insan yaşamım geliyor. Arkadaşlarım, ailem ve işim. Ailemi en son ne zaman gördüğümü hatırlamaya çalışıyorum. Her hafta en az bir kere annem ile konuşsamda babamla hiç bir iletişimim yoktu. Farklı şehirde yaşıyorlardı. Aile evine her gittiğimde kafam ağrıdığı için yaklaşık dört yıldır onları ziyaret etmiyordum. Büyük ihtimale yokluğumu ilk fark eden kız kardeşim olacaktır. Onu okuldan almam için beni kaç kez aradığını düşünmeden edemiyorum. Tekrar babam geliyor aklıma. Onunla hiç düzgünce konuşmamıştım. Sessiz bir adamdı. Gerçi annemle kavga ederken sesi bayağı yüksek çıkıyordu. Üniversitesiyi kazandığımda şehir dışına çıkmak için can atıyordum. Üniversiteyi bitirsemde tekrar yaşadığım şehire taşınmadım. O şehirde bir iş buldum ve orda yaşamaya devam ettim. Şu an orda mıyım onu bile bilmiyorum. İnsana kısa süre içinde dönüşmezsem zaten işimden kovulacağım. En yakın arkadaşım ile son konuşmam geliyor aklıma. Bana birini ayarlamaya çalışıyordu. Çöpçatanlıkta bayağı iyiydi. Buna rağmen kendine bir sevgili bulamaması komikti. İsmi Berkcan olan birinin aynanda beş, altı kızla falan çıkması beklenirdi sonuçta. Çok kadın arkadaşı vardı ama hepsini arkadaşlarına ayarlayınca yalnız kaldı. Daha önce bu konular hakkında bu kadar uzun düşünmemiştim. Kedi olunca düşünmek için çok vaktin oluyor sanırım.

Bir anda önümde dikilen insanla derin düşüncelerimden ayrılıyorum. Adım seslerini duymamıştım. Büyük ihtimale sessizce yaklaştı. Çünkü duymamam imkansızdı. Elindeki şemsiyeyi hem kendini hemde beni ıslanmaktan koruyacak şekilde üstümüzde tuttu. İç güdülerim kaçmamı söylesede çok üşüyor ve ıslanmıştım. Sadece hipotermi geçirmemek için kaçmadım. Yinede kaçmaya hazır olmak için ayağa kalktım.
"Bu yağmurda burada ne işin var, küçük adam?"
Küçük adam? O kime küçük adam diyor! Bana küçük adam deme hakkını ona kim verdi!?

Yere çöktüğünde elindeki sandviç gözüme erişti. Ne kadar acıktığımı fark ettim. Yemek için biraz gösteri yapmalı mıyım? Bana yemek ver çocuk!
"Buna benden daha çok ihtiyacın var gibi gözüküyor küçük adam."
Ah, keşke tırnaklarımı nasıl şu patilerden çıkaracağımı bilsemde ona küçük adamı göstere bilsem.

Sandviçinden biraz bölüp yere atıyor. Bu attığı parçanın ıslanmasına sebep oluyor. Yani.. kedi isem yerden yemekten başka çarem yok gibi gözüküyor.
Yemeden önce attığı parçayı kokluyorum. Salam gibi kokuyor. Şüphe duysamda aç kalmaktan iyi olduğuna karar verip yerdeki ıslak sandviç parçasını yiyorum. Islak olmasaydı daha iyi bir besin olabilirdi. Eli ile kafamı okşadığında elini ısırmak için patilerimle kolunu yakaladım ve parmağını ısırdım. Beni sevme iznini ona kim vermişti?! Kıkırdadığını duymak beni dahada sinirlendirdi. Ona saldırıyorum! O neden gülüyor?!
"Oyun mu oynamak istiyorsun kedicik."
Bir küçük adam, iki kedicik. Canına mı susadı? Oyun oynamak istediğimi düşünüyor! Islak tüylerle ve bu soğuk havada nasıl oyun oynamak isteyebilirim?

"Seni burda bu şekilde bırakamam."
Beni kucağına aldığında boşta kalan arka patilerime lanet ediyorum. Elinden kurtulmaya çalışsamda beni bırakmıyor. En sonunda kaçmaya çalışmayı bırakıyorum. Az önceye göre sıcaktı. Bu beni mayıştırıyor olsada uyuyamazdım. Bu adama hâlâ tam olarak güvenmiyordum.

Y/N: Devam etmeye değer mi? Görüşlerinizi bekliyorum.

-Poet Goodman

Katilin KedisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin