Bacağımdaki bandaj çıkalı üç gün olmuştu. Eskisi gibi hareket edebiliyordum artık. Oscar'a hâlâ mama yemek istemediğimi belli eden bakışlar atıp, kendi yemeğinden vermesi için yalakalık yapsam bile çok inatçıydı. Bende boynu bükük şekilde mamamı yiyordum işte.
Bana aldığı rahatsız kedi koltuğunda oturuyordum. Çünkü yanıma oturamayacağı tek yer burasıydı. Tabii onun bakış açısından sevmiştim bu koltuğu. O oturmuş telefonunda biri ile mesajlaşırken, ya da sadece bir şeyler yazarken, bende açtığı televizyonu izliyordum. Son günlerde Brighton'da artan kayıp vakaları hakkında konuşuyordu. Bir an Oscar'a döndüm. Brighton da mıydık acaba? Her olayda onu sorumlu tutmamam için hiç bir sebep yoktu. Katildi sonuçta. Birini öldürürken görmedim tabii ama duyduklarım ve üstündeki kan başka ne anlama gelebilirdi? Spiker kadın uzun zamandır kayıp olan bir kadının ormanda ağaca bağlı şekilde bulunan ceset hakkında konuşmaya başlayınca Oscar gözünü ekrana dikti.
"Siktir! Oraya kimsenin gelmediğine emindim! Neden işimi şansa bıraktım ki?!"
O kendine kızarken bende yakalanırsa bana ne olur acaba? Diye düşündüm. Büyük ihtimalle barınağa verirlerdi. Barınak olmak istediğim son yerdi. Sanırım bunun için burda bir katil ile yaşayıp mama yemeye katlana bilirdim. Umarım uzun süre bu kedi bedeninde kalmam. İnsan olmak kedi olmaktan daha zor olabilir ama geride bıraktığım bir hayatım vardı. Zaten kedi olarak uyanmamın nasıl mümkün olabileceğine hâlâ anlam veremiyordum.
"Neyseki cesette herhangi bir izimi bırakmadım."
Dedi bana bakarak. Neden bana baktı? Kediyim ben anlar mıyım ki? Anlamış gibi mi yapmam normal olurdu? En iyisi gidip su içmekti. Ayağa kalktım ve su kabımın olduğu köşeye yürüdüm. Suyumu içerken huzurluydum. Su içmek beni neden bilmem rahatlatıyordu. İçeri geri döndüğümde Oscar orda değildi. Sanırsam üst kata çıkmıştı çünkü tuvalettede görememiştim. Onun olmamasından yaralanıp kedi koltuğundan daha rahat olan L koltuğa oturdum. Oturmayı bırak, yattım ve yaratanıma şükür ettim. Kıçım sonunda rahat etmişti! Tam gözlerimi kapatım uykuya dalacakken saldırırcasına seven Oscar'la gözlerimi açtım. Üstünü değişmişti. Belliki dışarı çıkacaktı ama neden takım elbise giymişti? Kulaklarımın arkasını ve çenemin altını sevmesi hoşuma gitsede dövercesine sevmesi hoşuma gitmiyordu. Anlıma bir öpücük kondurdu. Anladık seviyorsun be adam!
"Dikkatli olda ben evde değilken bir yerleri kırıp dökme. Özelliklede kendine dikkat et. Anladın mı? Babacık buluşmaya gidiyor."
Babacık? Senin menilerinden çıktığımı düşünmüyorum. Her neyse yemek veriyor işte. Ayrıca ne tür bir buluşma bu? Kiralık katilde iş buluşmasına mı gidiyor? Belkide sevgilisi vardı. Kıza gerçekten acıyordum. Belkide arkadaşları ile takılacaktı ama o zaman takım elbise giymezdi. Yani giymezdi değil mi?
O evden çıktığında koltuğa iyice yayıldım. Çok uykum vardı. Hep uyuyordum ama hepte yorgundum. Gözlerimi kapatıp kendimi uykunun kollarına bıraktım.
***
Bir kadının kahkahası ile uyandım. Sokaktan geliyordu. Kalkıp cama çıktım ve önünden oturdum. Kim beni 13. rüyamda uyandırmaya cüret etti! Küt sarı saçlı bir kadını gözüme çarptı. Yüksek sesle konuşmaya devam ediyordu. Yanında ise... Oscar vardı. Kadını öldürecek miydi? Hiç öldürecek gibi değildi. Katil olabilir ama sırf öldürmek için yaşamıyordur herhalde. Acaba sevgilisi miydi? Apartmanın bahçesine girdiklerinde kapıya koştum. Giriş katında yaşadığımız için dışardaki ve apartmandaki her şeyi net bir şekilde duyuyordum. Tamam belki pek net değildi ama duyuyordum. Anahtarın kapı deliğine sokmaya çalıştığını duyduğumda kapının yanındaki ayakkabılığa çıktım. Kapı açıldığında Oscar ile göz göze geldim. Beni tutup kucağına aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katilin Kedisi
FantasyBir sabah uyandığında kendini bir kedi olarak bulan bir insan. En son uyuduğu yerde bile değildi. Gerçi en son nerede uyumuştu? Gözlerini açtığında bir kedi bedeninde olduğunu fark etti. Bu hâle nasıl düştüğünü bilmiyordu. Sokakta nasıl hayatta kal...