Diana olayının üstünden uzunca vakit geçmişti. Duvara fırlatılmak bende bir hasara sebep olmamıştı. Hatta tek bir yerim bile incinmemişti. Diana'ya ne olduğunu ise bilmiyordum. Her akşam izlediğimiz haberlerde bile bir cinayet veya kayıp vakası ortaya çıkmamıştı. Dilim yoktu ki "ne yaptın kadına?" diye soracaktım. Çokta merak etmiyordum. İnsanken anlamsız olsa bile şu an anlam kazanan bir söz vardı. Merak kediyi öldürür.
Başka bir sabah alışık olmadığım seslerle uyandım. Evde bir haraketlilik vardı. Aslında Oscar da bir haraketlilik vardı. Genelde yemek kokusuna uyanırdım ama bu sefer bu haraketlilik uyandırmıştı beni. Yattığım koltuktan kalktım. Genelde Oscar'la kanepede uyurduk. Kendi odası ve yatağı olmasına rağmen her zaman kanepede uyuyordu. Bende üst kata çıkmaya sıcak bakmadığım için onunla uyuyordum. Elimi yalayıp bir kaç kez yüzüme sürdüm. Kediyken yüzünü böyle yıkıyordun işte. Temizlik odası olduğunu bildiğim odanın kapısı açıktı. Oscar temiz olmayı seviyordu ama yinede her gün temizlik yapmazdı. Genelde Pazartesi ve Cuma günleri temizlik yapardı. Bu gün ise Cumartesiydi. Odanın içine baktım ve Oscar'ın bir kaç temizlik malzemesi çıkardığını gördüm. Evi mi temizleyecekti? Hemde sabah sabah. Kahvaltı yapmış mıydı ki? Elineki süpürgenin deposunu boşattıktan sonra beni fark etti ve gülümsedi.
"Günaydın, küçük adam. Bu gün çok yorulacağız. Gerçi sen sadece bön bön bakacaksın. Ben çok yorulacağım."
Birini mi öldürecekti gene? Gerçi birini öldürecek olsa bunu bu kadar enerjik söylemezdi ve biz demezdi. Kendi adına konuşurdu. Kahvaltımı yapmak için mama kabıma doğru yürüdüm. Tekrar insan olup olmayacağım belli değildi. Bende kabullenmiştim zaten mama yemeyi. Ben mamamı yerken Oscar'ın mutfak tezgahındaki telefonuna bildirim gelmişti. Bende merakla tezgaha zıplayıp gelen bildirime baktım. Takvim hatırlatıcısıydı. Noel arifesini hatırlatan bir bildirimdi. Evdeki enerji şimdi anlaşılmıştı. Yarın 25 Aralıktı. Birkaç gündür kar yağıyordu ve kısa süre içinde tutmuştu ama Aralık ayında olduğumuzu bilmiyordum. Salondan gelen seslerden anlaşılırki Oscar temizliğe başlamıştı. Kullandığı temizlik malzemeleri ciğerlerimi yaktığı için genelde temizlediği odada durmaz ve temizlemesi için başka bir odaya geçerdim. Bu sefer mutfakta tezgahın üstüne uzandım. Bir kediysen yapacak fazla bir şeyin yoktu. Seninle oynayan biri yoksa ya yemek yerdin ya da yatardın.
Arkadaş evin tozunu aldıktan sonra çamaşır suyu ile yıkamaya başladığında telefonu çalmıştı. Telefonunu ses bombasına bağladı ve aramayı yanıtladı. Allah'a şükürler olsun belki dedikodu falan dinlerdim.
"Alo, efendim anne."
"Alo, oğlum nasılsın?"
Annesi acaba bir katil büyüttüğünü biliyor muydu? Nerden bilecekti? Saçmalıyorum işte.
"İyiyim, temizlik yapıyorum. Yarın geliyorsunuz değil mi?"
"Evet, geliyoruz. Hiç kaçırır mıyız? Ağacı senin almana gerek yok bu arada tatlım. Baban az önce ağaç almak için çıktı."
"Zahmet etmeseydi anne. Ben temizlikten sonra zaten dışarı çıkacaktım alırdım ben. Şimdi o kadar yol taşıyacaksınız."
"Eh, iyi madem. Sen öyle diyorsan arıyayım babanıda almasın. Yinede parasını biz sana atarız. Her şeyi senin almana gerek yok."
"Onada gerek yoktu ama teşekkürler. Şey bu arada anne ben size söylemeyi unuttum. Ben kedi sahiplendim. Ne kadar zaman oldu hatırlamıyorum ama bir kaç ay olmuştur sanırım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katilin Kedisi
FantasiaBir sabah uyandığında kendini bir kedi olarak bulan bir insan. En son uyuduğu yerde bile değildi. Gerçi en son nerede uyumuştu? Gözlerini açtığında bir kedi bedeninde olduğunu fark etti. Bu hâle nasıl düştüğünü bilmiyordu. Sokakta nasıl hayatta kal...