Kapı açılma sesi ile uykum bölünmüştü. Gözlerimi açtığımda kapı kapanmıştı. Çok tatlı bir şarkı mırıltısı duyuyordum. Gelen Oscar'dı. Elinde poşetler vardı. Babası yanında değildi. Neşeli görünmesi beni şaşırttı. Üveyde olsa annesi ölmüştü. Yani.. benim annem olsa üzülürdüm.
"Uyandırdım mı, Dominic?"
Yoo... uyumuyordum zaten. TABİ Kİ UYANDIRDIN!
"Müvv!"
Kıkırdadı ve poşetleri bırakıp kafamı okşadı. Oralı olmadım. Bakalım yaş mama almış mıydı? Yattığım yerden kalkıp poşetlerini yanına gidip kurcaladım. Yaş mama almıştı! Zar zor poşetten çıkardığım yaş mamayı sürükleyip Oscar'ın ayağının ucuna kadar sürükledim. Mamayı eline aldığında bir an umutlandım. Ancak sonra alıp mutfakta ulaşamayacağım bir yere koydu.
"Bunu yarın hak edersen yiyeceksin."
Hak edersem mi? Ne demek istiyorsun ulan katil! Kessin anneni bilerek öldürdün. Gözlerin timsah göz yaşlarından kızarmış!
"MEAARRRR!"
Mutfaktan çıktığında arkasından söylenerek ilerledim. Poşetten bir şey çıkarıyordu. Bekle elindeki çiçekleri ıslatman için kullanılan fısfıslardandı. Çiçekler için almıştı herhalde. Mutfağa dönüp içini suyla doldurdu. Oralı olmadım. Kalbim kırıktı. Bu günde yaş mama yiyemeyecektim. Gerçi saat kaçtı? Hava kararmış gibiydi. Gerçekten o kadar uzun süredir uyuyor muydum? Gerçi bu Oscar'ın geç döndüğünü gösterirdi. Ulan baban nerde çocuk? Onu da mı öldürdün?! Sevmiştim ben o adamı...
Oscar'ın dikkatini çekmek için kumandayı yere fırlattım. İşe yaramıştı. Kumandayı yerden alıp televizyonu açtı ve üst kata çıktı. Sabahtan beri boynumda olan papyonu dişleyerek çıkarttım ve televizyonun çaprazındaki kedi yatağına yattım. Bu gün katil ile televizyon izleyesim yoktu. Onla biraz mesafeli oturacaktım. Belki katil olduğunu anladığımı falan sanardı.
Televizyonda rastgele bir kanal açıktı. Hani bir kanalın numarasını bilmeden ararken 'kim izliyor bunları?' diye düşündüğümüz kanallar var ya. Onlardan biriydi işte. İzleme zevkimi bozuyordu. Oscar üst kattan indi. Üstünü değiştirmişti. Beni koltukta göremeyince etrafına bakındı. Kedi yatağında olduğumu görünce şaşırdı. Gerçi bayadır onunla dip dibeydim şimdi koltuk yerine burda yatınca şaşırması normaldi. Bana yaklaşıp kucağına aldığında kucağından bir hışım ile geri atladım. Kimi öldürdüğün beni alakadar etmez kediyim ben ama yaş mama vermemen üzdü yani. Bizimde bir gururumuz var yaş mama vermeyenle yatmayız. Her şey karşılıklı.
"Ne bu hal Dominic? Hep yanımda yatıyordun kaç aydır. Şimdi birden bu yatağa geçtin. Jennie mi korkuttu seni?"
Jen değil miyidi o kadının adı? Herhalde kısaltmaydı. İbrahime İbo demek gibi bir şeydir. Neyse de neden ismiyle hitap etti ki? Daha dün anne diyordu. İki yüzlü müsün? Kafam karıştı. Her neyse! Namus meselesi diyelim katil bey.
"Tss"
Tıss mı? Yılana mı dönüşüyorum Allahım!
"İsmini duyunca bile Tssladığına göre bu evet demekti. Korkma artık sana pis ithamlarda bulunamaz. İcabına baktım. Senin için."
Ne?! Cidden o mu öldürmüştü? Ben dalga geçiyordum. Hemde benim için mi? Bu bana farklı bir değer biçmiş. Korkmalı mıyım? Bana zarar vermiyor bu iyi ama benim için başkalarını öldürmesi çok hastalıklı. Gerçi benden öncede böyleydi değil mi? Çocukluğundan beri cinayet işleyen birini yakalamak zor olsa gerek. Seri katil terimi resmen Oscar için oluşturulmuştu. Kim bilir bu güne kadar kaç kişi öldürmüştü. Kedi hâlimle ne yapabilirdim ki. Az önce oturduğum kedi koltuğuna bir daha oturdum. O oturmamıştı dik dik bana bakıyordu. İlla onla mı oturmak zorundayım? Ben bu ev içinde özgür bir kediyim!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katilin Kedisi
FantasyBir sabah uyandığında kendini bir kedi olarak bulan bir insan. En son uyuduğu yerde bile değildi. Gerçi en son nerede uyumuştu? Gözlerini açtığında bir kedi bedeninde olduğunu fark etti. Bu hâle nasıl düştüğünü bilmiyordu. Sokakta nasıl hayatta kal...