Selaam!Bölüm geciktiği için öok özür dilerim. Hesaba katmadığım şeyler oldu ve bu yıl çok yoğunum. Şunu söylemeliyim ki ojunma sayısına göre yorum ve oy çok az o yüzden yeni bölüm için bu bölüme
20 oy +50 yorum istiyorum.
Çok zor değil okunma sayım minimum 40 bunu için 20 oy gayet iyi.
Evet bölüme geçebilirsiniz yazım yanlışım varsa affola.🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺
Yatağıma yatmış olanları düşünüyordum. Sabah olmak üzereydi, daha fazla dayanamadım. Yorganı üstümden atıp dışarıya baktım. Yağmur sesi doldurdu kulaklarımı. Tarih :17 Kasım;delirme günüm.
"Sorun ne Marinette? Biraz dalgın görünüyorsun." küçük kwamim elinde makaronla yatağıma geldi. Aldığı büyük ısırık sonucu yabakları şişkindi.
"Tıkkı hiç iyi değilim. Düşünmekten kafayı yiyeceğim. Gerçi zaten yedim... Belkide bir psikoloğa görünmeliyim."
"Hayır Marinette, sadece... Sadece biraz yorgundun ve hayal gördün o kadar."
"Hayal görmedim tıkkı oradaydı! Bir işler dönüyor!"
Odamda bulunan komedini devirmemle küçük kwamim benden korkup bir yerlere saklandı. Bana inanmadığını anlıyordum, o kadar da ağtal değilim. Sürekli bana orda hiç bir şey olmadığını ve hayal gördüğümü söylüyordu. Ne ya? Daha 19 yaşımda şizofren mi oldum?
Düşünsenize haberlerde yazıyo "Ünlü süper kahraman uğur böceğinin şizofren olduğu açıklandı!"Belki de mucizeler bile kafamdadır tüm bu olanlar, süper kötüler , kahramanlık, kara kedi.... HAYIR! Ben deli değilim ne gördüğümü biliyorum ve bu işin peşini ölene kadar bırakmayacağım.
Masamın başına geçtim ve aklıma gelen fikirle çalışmalara başladım.
~~~~~~~~
Saat öğleden sonra bire geliyordu ve benim miğdeme tek lokma girmemişti. Mutfağa geçtim kendime alele acele bir tost yaptım, yanında da sallama çay. Yukarı geei döndüm. Üzerinde çalıştığım şeyden sıkıldığım için onu kenera aldım. Bay Gabriel'a sunmam gereken tasarımlar hakkında çalışmaya karar verdim.
Ne yapabilirdim? Bir elbise? Veya bir ayakkabı? Bakışlarımı duvara kalfırmamla beraber kediciğimin fotoğrafını gördüm. "İşte bu!"
Kalemi ustalıkla elşmde çevirdim ve çizmeye başladım. 1,2,3...4...5,6 kafamdakini bir türlü oturtamadım. Sayfalarca çizdim. Saat dört olmuştu. Kendimi akşamın verdiği yorgunlukla yatağa attım.
Kafamda tonlarce şey vardı, başım çatlıyordu resmen. Yastığı kendime çektim ve sarıldım kendimi uykunun kollarına bıraktım.
Uyandığımda saat akşam on bire geliyordu. Birazdan buluşmamız gerektiğini hatırladım. "Hii hemen hazırlanmalıyım!" yataktan fırladığım gibi odamın içinde bulunan ebeveyin banyosuna gittim. Ama girer girmez paspasa takılıp yerle buluştum. "Ağğğğ Hadi ama! Sen ciddi misin!?"
"İyi misin Marinette?" Tıkkı yanıma geldi, belliki o da uyuyordu gözleri şişti benim sesinle uyanmış olmalıydı. "Evet evet iyiyim, her zamanki sakarlığım."
Elimi yüzümü yıkadım kendime geldim. Saçlarımı tarayıp dzelttim, dişlerimi fırçaladıktan sonra biraz kapatıcı ve çok az pembe tonlu bir makyaj yaptım. Tam bir pargüm hastasıyım, koleksiyonumdan bir koku seçtim ve iki tane çenemin hizadına, saçlarıma, köprücük kemiklerime ve son olarak da bileklerime sıkıp ovuşturdum.
Banyodan çıktıktan sonra tıkkıye bakınfım, yatağımda uyumaya devam ettiğini gördüm. İşaret parmağımla onu dürterek uyandırdım. "Tıkkı hadi kalk, dönüşmem lazım." yavaşça gözlerini araladı "Ha ne? Evet evet, dönüş." bu haline küçük bir tebessüm ettikten sonra kırmızıya büründüm.
Çatıdan çatıya atlayarak eiffel kulesine ulaştım. Kediciğim orda oturıyordu. Onu korkutmak istedim. Çünkü neden olmasın ehehe. Elleri önümde zombi gibi tuttum ve yüzümdeki pis sırıtışla ona ile ilerledim. "Hoşgeldin şeker kız" bir anda sırt üstü uzanarak bana baktı. Korkan taraf ben olmuştum. "Aaaa!" kıkırdadı.
"Beni korkutmaya mı çalılıyordunuz hanımefendi?"
"Kim? Ben? Yok canım."
Bana inanmadığını bellieden bakışlar yolladı ve bana elini uzattı. Elini tutup yanına çöktüm. Elim saçlarına gitti. Onları karıştırdım. Yattığı yerden kalktı ve dizime yattı elimi alıp saçlarına yerleştirdi. Beni sev der gibi... Küçük bir çocuk gibi...
Saçlarıyla oynadım bazen saçlarını örüp bozdum bazen ona saçlarından kulaklar yapıp kendi kendime eğlendim. Yüzündeki ufak tebessüme bakılırsa halinden gayet memnundu.
En son sırt üstü yattı, yeşillerini bana dikti. "Ne kadar şanssızım," kaşlarım havalandı, gülümsemem bir anlığına yok oldu. "Ben senin gibi bir melek değilim." gözkerimi kırpıştırdım ve kahkaha attım. O da bana gülümseyerek bakıyordu.
"Leydim,"
"Hm."
"Bu hafta sonu düzenlenen kahramanlar kampı varmış."
"Eee."
"Özel bir şirket paris merkezine uzak bir dağlık alanda kamp yapacakmış. Bizde gitsek mi?"
"Hmm bilemiyorum."
"Hadi ya eğleniriz."
"Ama biliyorsun ki diğer kahramanlara da söylemeliyiz . Ayıp olur."
"Niye ayıp olsun ki insan sevgilisiyle baş başa zaman geçiremez mi?"
"Geçirebilir ama onların bundan haberi yok."
" Viperion gelmese."
"Aa neden?"
"Onu sevmiyorum."
"Çok eğelenceli biri tanısan seversin."
"Eğelenceliymiş, çok vakit geçirdiniz herhalde."
"Yani sivilken görüşürüz ama onun bundan haberi yok."
"Zaten kimlikler konusunda sinirim bi de sen bana ne diyosun. Aşk olsun ya."
"Tamam tamam demedim bir şey."
O somurturken ben gülerken uzaklara bakıyordum ve yine onu gördüm; kara kedi. Gözgözeydik bu sefer. Ama daha önceden fark etmediğim bir şey vardı. Sanki şu anki halinden daha büyüktü. Beni süzdü kucağımda yatan kediye baktı ve sonra kayboldu. Amacı neydi? Bir süper kötü gibi görünmüyordu. Delirmediğime de emindim. Acaba gelecekten miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECELERİN AŞKI [Ladynoir]
Teen FictionKahraman olmalarından bu zamana kadar 1 yılı geride bırakmış olan Kara Kedi ve Uğur Böceği'nin aşk ve kendi özel hayatlarında olan karmaşıklıklar onları nasıl etkileyecek acaba.