Keyifli okumalar dilerim. Yazım hatam varsa kusura bakmayın. Bol bol yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayınn✨
🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺🌺
Bütün şirketin bir anda merdivenlere yığıldığını görünce anladım ne olduğunu. Tahmin edin ne?
Akuma.
Bazen o kadar zamansız beliriyor ki. Gerçekten şu hawkmoth denen adamın zaman kavramı yok. Yemek yemiyor mu? Ne bileyim hiç uyumuyor mu mesela? Bir keresinde sabaha karşı bir akuma salmıştı. Beni uykumdan uyandırdığı için onu öldürebilirdim.
Kafamı dağıtan düşünceleri bir kenara bıraktım ve dışarıyı kontrol ettikten sonra dönüştüm. Merdivenleri ikişer ikişer hızla çıkarken deprem gibi olan sallantıyı bir kez daha hissettim.
Çevreme bakındığımda hala masa altlarında mahsur kalmış insanlar gördüm. Öncelikle onları çıkarmalıydım ama bunu tüy torbası olmadan yapamazdım.
"Nerede bu tüy torbası?"Elime yoyomu aldım ve açtım. Onu aramak için ekrana baktığım sırada arkamdan gelen sesle irkildim. "Alınıyorum ama." Ne ara geldi bu?
"Ben sana şeker kız diyorum," yer ile çenesi arasında olan sopasının boyunu kısalttı ve beline yerleştirdi. Yanıma geldi ve yanımda durdu. Belimden tuttu ve kendine çekti. "Sen bana tüy torbası diyorsun. Aynı kwamin gibisin."
Anlamaz ifadeyle kollarından kurtuldum ve iki adım geri atıp kollarımı bağladım. "Kwamim ne alaka pardon?"
Sarsıntıyı tekrar hissettik "İsterseniz bunu daha sonra konuşalım hanımefendi." Sopasını belinden aldı ve savaş moduna geçti. "Baş başa." Bana göz kırptı ve akumalıya doğru koşup atakta bulundu.
Onun bu haline göz devirdim ve ben de savaş moduna geçtim. Karşımdaki akumalı Bay Gabriel'ı aradığına göre kim olabilir?
Susan.
Manyetik bir eldiven giyen kadın, insanlara bir tür ışın atıyor ve kendisinin hizmetine girmelerini sağlıyordu. Kediyi kenara çektim. "Masaların altında hala siviller var önce onları çıkartalım" onaylar anlamda bana bakış attığında bize gelen ışını son anda sopasını çevirerek uzaklaştırdı.
"Uğur böceği ,Kara kedi kabul edin artık. Beni gerçekten yenebilir misiniz?" Ben sivillerin biraz daha yakınında bir dolabın arkasındaydım. Kara kedi ise büyük bir saksının ardına saklanmış saldırıda bulunmak için an kolluyordu.
"Çok amatörsünüz!" Bir anda kara kediyi fark etmiş olacak ki onun olduğu tarafa dönüp ateşlerini savurdu. Partnerim ondan kıvrak hareketlerle kurtulduğunda ben de bu fırsattan yararlanıp sivillerin yanına ulaştım.
"Uğur böceği lütfen yardım et! Arkadaşımın panik atağı var!"
Yerde yatan ve nefes nefese kalmış kıza baktım. Bu Bay Gabriel'in asistanıydı.
Kadını biraz olsun rahatlatmk için masa üstündeki suyu aldım ve yüzüne çarptım. Daha sonra yerdeki evrakları bir yelpaze gibi sallayarak onu serinletmeye çalıştım."Bana yardım eder misin?" Kızın bir kolundan tuttum ,diğer koluna da yanındaki adam girdi.
Onları merdivenlerden dikkatlice indirmeye çalıştım. Kara kedi Susan'ı oyaladığı için sarsıntılar devam ediyordu. En son adamla kadını dışarı çıkardığımda hızlıca yukarıya geri döndüm.
Kata ulaştığımda kulaklarım öyle güçlü bir ses işitti ki yüzümü buruşturmama neden oldu. Kara kediyi duvara öyle sert fırlatmıştı ki duvar içe göçmüştü. Duvardan kayarak yere düştü. O acıyı hissettim... o baş dönmesini ve bütün kasları koparmışcasına çektiği acıyı... ben hissettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECELERİN AŞKI [Ladynoir]
Teen FictionKahraman olmalarından bu zamana kadar 1 yılı geride bırakmış olan Kara Kedi ve Uğur Böceği'nin aşk ve kendi özel hayatlarında olan karmaşıklıklar onları nasıl etkileyecek acaba.