Kurgusal Gerçekler

1

Dizilerinin ilk bölümlerini çekmek için sete gelen 6 oyuncumuzun yenilik heyecanları yüzünden okunuyordu... Stres tamamen yerini meraka bırakmış gibiydi ama yine de sahne öncesi birbirlerini biraz daha rahatlatmak için konuşmaya karar verdiklerinde her şey onlar için çok daha güzel bir hâl almıştı. Bir süre sonra bu konuşmaları sona erdi çünkü sahne zamanı gelip çatmıştı bile!

Caner: Ben bir daha buraya gelmem ya.

Gece: Bence o kadar da fena değildi...

Caner: Tabii sen öyle dersin. Başı yanan benim!

Dora: Başı yanan mı? *güler* Duyan da bir şey oldu zanneder...

Tuna: Evet bunu boşverirsek, dondurmaya ne dersiniz?

Ela: İşte böyle! Harika fikir.

Tuna: Tamam ben hemen alıp geliyorum, siz oturun.

Ege: Hepsini taşıyamazsın ya bizde gelelim.

Tuna: Taşırım ya, oturun.

*5 dakika gibi bir süre sonra*

Tuna: Ben geldim, dondurmalarla...

Gece: Hoş geldin! Hiç bu kadar hoş gelmemiştin...

Tuna: Aşk olsun ama.

Gece: İyi bir şeydi...

Dora: *güler* Teşekkürler dondurma için!

Tuna: Ne demek canım ne olacak.

Caner: O elindeki ne?

Tuna: Şey ya, bilmiyorum.

Ela: Nereden buldun?

Tuna: Cebimden çıktı, önemsiz bir şeydir. Hatta durun atıp geleyim.

Caner: Bakmadan atma bence. Önemli bir şey olabilir, sonra her yerde onu ararsın.

Tuna: Haklısın... *kağıdı açar* Bu ne ya şimdi?

Ege: Ne oldu?

Tuna: Şuna baksanıza.

Gece: Bu ne şimdi?

Dora: Bunlar kim?

Tuna: Bilmiyorum ki, tanımıyorum. Ben yazmadım bu isimleri.

Ela: O zaman senin cebinde ne arıyor?

Tuna: Bilmiyorum anlamadım. Birilerinin aptalca şakaları herhalde.

Caner: Hiç hoş bir şakaya benzemiyor... Araştıralım istersen.

Tuna: Yok önemli değil. Atacağım ya.

Ege: Sen bilirsin.

Yönetmen: Kestik! Tamamdır. Oldu bu, iyi iş çıkarttınız.

Gece: Teşekkürler, bu kadar mı?

Yönetmen: Şimdilik evet.

Ege: Pişt, işiniz falan yoksa bir yerlere mi gitsek?

Tuna: Olur gidelim.

Herkes hazırlanıp, ortak bir yerde buluşunca biraz daha birbirlerini tanıyıp kaynaşmış oldular. Günlük hayatlarından ve diğer bir sürü kişisel şeylerden bahsedip olabildiği kadar samimi bir ortam oluşturmuş durumdalardı.