Emrediyorum!

46 6 1
                                    

Şuan Yukio'nun dersindeydik ve o da bize bir kamptan bahsediyordu.

''Egzorsist yardımcısı olabilmek için bir sınava gireceksiniz. Bu kampsa sizi o sınava hazırlamak için. Velinizin onaylayıp imzalaması gerekiyor.'' Tabii ki katılıyordum. Ama bir sorun var. Veli.

Şuan üçümüzde Mephisto'nun karşısında dikiliyorduk.

''Pekala, Okumura-kun sizinkini imzalayabilirim. Ancak Kanzaki-san sizin belgenizi bir yakınınız imzalamalı.''

''İyi de hiç akrabam yok ki.''

''Emin misiniz? Soyadınız aynı olsa yeter.'' Seni pislik köpek.

''Telefon görüşmesi ile oluyor mu? Bence bir istisna yapabilirsiniz.'' Biz bunları konuşurken Rin ve Yukio bize anlamaz gözlerle bakıyordu.

''Eh, o kadar yolu boşa gelmesinler bari.'' Amacını çok iyi biliyordum ben senin. Daha çok bekçiyi yanında istiyordun değil mi?

Yanlarından uzaklaşıp Shun'u aradım. İkinci çalışta açtı. Nefes nefeseydi.

''Shun-nii? İyi misin?''

''Ah, Miyuki iyiyim elbette. Haruka'nın beni yormasına imkan yok.''

''Yalan söyleme nii-san!'' Arkadan gelen Haruka'nın sesi ile gülümsedim.

''Shun, senden bir şey istemeliyim.''

''Mi? Bir şey mi oldu?'' Sesi aniden çok ciddileşmişti. Bana hitap şekli ise omurgamdan aşağı bir ürpertiye sebep oldu.

''Ah hayır. Kötü bir şey yok. Sadece bir belge için onayına ihtiyacım var. Velimin onayı gerekiyormuş. O yüzden...''

''Anladım. Sorun yok. Kendini kasma güzelim. Telefonu yetkili birisine ver.'' Tebessüm ederek telefonu Mephisto'ya uzattım. İyi ki Shun ve Haruka vardı. Onlar olmasa ne yapardım bilmiyorum.

Birkaç dakika Shun Mephisto ile konuştuktan sonra benim onay işlemlerim de hallolmuştu.

Şuan bahçede Rin ile bir ağacın altına oturmuş. Rin ve Uckobach'ın birlikte yaptığı bentoları yiyorduk.

''Rin, gerçekten bu işte efsanesiniz!'' Rin hafiften kızardı ancak kendini hemen toparlayıp bana sorar gözlerle baktı.

''Miyuki, sen Mephisto'nun odasında kimi aradın? Shun-nii, dediğin kişi kimdi?''

''Ailem olarak gördüğüm son iki insandan biri. Haruka ile Shun. Shun Haruka'nın ağabeyi. On sekizinden büyük bir tek o vardı. Ayrıca aynı klandan olduğumuz için soy isimlerimiz de aynı. O yüzden onu aradım.'' Bana hafifçe kafasını salladı.

''Anlıyorum.''

Tüm dersler bitmişti ve şimdi de Rin ile yorgun argın yurda yürüyorduk. Önce markete de uğramıştık. Çünkü birileri yemek savaşı yaparken yurttaki her şeyi bitirdi.

Yurdun önüne geldiğimizde kapıda haorili birini fark ettim. Shiemi?

''Shiemi?''

''Ah kanzaki-san, Rin. Merhaba.'' Onu kafam ile selamladım. Ne yapıyordu acaba burada. Sorumu cevaplarcasına Yukio yurdun camlarından birinden çıkıp konuşmaya başladı.

''Shiemi-san?''

''Ah, Yuki-chan! İstediğin bakır tozu gelmişti de ben de siparişini hazırladım.''

''Teşekkür ederim Shiemi-san. İçeri gelsene. Çay içeriz.''

''Ah şey...'' Rin ile yürürken Shiemi'yi de ittirdim.

''Hadi, davet geri çevrilmez. Ayrıca aşçımıza bayılacaksın.'' Ardından hep birlikte yurda girdik. Kapıyı kapatmadan biri tarafından izleniyormuş gibi hissetsem de aldırış etmeden ilerlemeye devam ettim.

Yin and YangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin