Sessiz dans

41 7 0
                                    

''Neyin nesisin sen Miyuki?'' Ne? Gergince gülümsedim.

''Neden bahsediyorsun Rin?''

''İnanılmaz güçlüsün ama bundan bahsetmiyorsun. Sana soru sormazsam hakkında hiçbir şey öğrenemiyorum. Nerden geldiğini söylemiyorsun. Nasıl bir eğitim gördüğünü söylemiyorsun. Bana hiçbir şey anlatmıyorsun. Tamamen kapalı bir kutusun.'' Bunu o mu söylüyordu?! İblis olduğunu bile benden gizliyordu.

''Bencillik ediyorsun. Kendin yapmadığın bir şeyi benden bekleme.'' Ne dediğimi fark edince bir iki adım geriledi.

''Miyuki...Ben bunu yapamam.'' Hadi ama iblis olduğunu söylemek bu kadar da zor olamazdı. Ayrıca zaten o kadar şeyden sonra onu yargılayacağımı mı düşünüyor?

''O zaman bende yapamam Rin.'' Aslında ona anlatmaktan çekineceğim bir şey yoktu ama bu işler karşılıklı yürüyor. Onu da anlamak istiyorum ama hep alttan alan tarafta ben olamam. Sürekli onun bana gelmesini bekleyemem ya.

Onu salonda bırakarak odama çıktım.

———————————————————————————

Kapımın tıklanması ile uyanıp kapıyı açtım. Karşımda bana bakmayan, gözlerini yere dikmiş bir Rin vardı. Niye lan?

Üzerimdekilere bakınca da anlamadım. Altımda bol bir şort üzerinde de bol bir sweatshirt vardı. Neyi vardı bunun? Tabi lan dün olanlar. Offff!

''Yukio seni aşağı çağırmamı istedi.''

''Tamam geliyorum.'' Hafta sonu da rahat yok.

Yukio çağırıyorsa okulla alakalıdır diye düşünüyorum. Üzerime sadece  okulun beyaz gömleğini ve kırmızı ekose desenli eteğini geçirip aşağı indim.

"Günaydın Miyuki-san."

"Günaydın Yukio. Beni neden çağırdın?"

"Bugün kampınız başlayacak. O yüzden erkenden kahvaltı yapmalısın. Sen de ağabey. Ve sonra da yurdu biraz temizlemek lazım."

"Niye ki gayet temiz. Biri mi gelecek?"

"Dedim ya kamp bugün başlıyor." Sonradan jeton düştü.

"Kamp bizim yurtta mı olacak?" Hayır lütfen.

"Evet öyle olacak." İçimden bir ses yine o küçük köpeğin fikri diyor ama hadi neyse.

"Peki madem öyle yaparız."

Kahvaltımızı yaptıktan sonra temizliğe koyulduk.

Bu kadar uzun süreceğini düşünmemiştim 3 saattir aralıksız temizlik yapıyorduk ve daha yeni bitirebilmiştik. Şimdi sıra eksikleri tamamlamadaydı.

"Miyuki-san, sen ve abim market alışverişini halledebilir misiniz?" Yeterli şey yok muydu zaten?

"Üzgünüm Yukio. Ama başka bir işim var. Özür dilerim." Yalan. Aslında bir işim yok sadece şuan Rin ile yalnız kalmak istemiyordum o kadar. Soğuk yaptığımdan değil. Ne diyeceğimi bilemiyorum o kadar. Belki de dün aşırı tepki vermişimdir.

Odama çıkıp kılıcımı aldım ve vakit kaybetmeden yurdun çatısına çıktım.

*Rin Okumura*

Miyuki'yi istemeden de olsa kırmıştım sanırım. Ayrıca bencillik ettiğim kısmı doğruydu. Sonuçta ona hiçbir şey anlatmadan, anlatsam bile tamamen doğru olmadan anlatmıştım. Ama ondan bana kendisini anlatmasını istiyordum.

İyi de ona şeytanın oğlu olduğumu nasıl söyleyebilirdim ki? Öğrendiği gibi korkup kaçacaktır.

Düşüncemle kafamı salladım.

Yin and YangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin