On

626 62 14
                                    

İyi okumalar.

""""

Yattığım yataktan kalktım ve odama gittim. Pijamalarımı giydim ve oturma odasına gittim. Televizyonu açtım ama izlediğimden hiçbir şey anlamadım. Hala anın etkisindeydim.

Hiç bir şey söylemeden inmiştim arabadan. Kerem bana böyle bir adım atmışken ona geri dön diyemezdim.
Ben bir adım atamamıştım ama Kerem çok büyük bir adım atmıştı. Adımı öyle büyüktü ki, karşılığında hiç bir şey yapamamıştım.

Kapı çaldığında ayağa kalktım ve kapıyı açtım. Annem gelmişti işten.

"Kızım n'oldu iyi misin? Betin benzin atmış."

"İyiyim ya bir şeyim yok. Biraz halsizim sadece."

"Tamam o zaman. Bugün mahallenin toplanma günü. Şu yufkalardan börek yapıver." Dedi elindeki poşetleri bana uzatırken. Poşetleri elinden aldım ve aklımdaki düşünceleri dağıtmak adına börek yapmaya başladım.

Kısa bir süre sonra böreği fırına verdim ve telefonda gezinmeye başladım. Üstten gelen bildirim kalbimi hoplattı.

Kerem: Bugünkü toplanma gününe gelecek misin?

Toplanma gününe gidecektim. Biraz bekledikten sonra cevap verdim.

Umay: Evet, neden sordun?

Kerem: Hiç, öylesine.

Mesajına görüldü atıp telefonu kapattım ve hazırlanmaya başladım. Siyah beli sıkmalı bir elbise ve siyah bir eşarb taktım. Böreği fırından çıkarıp annemi beklemeye başladım. Kapıda görününce ayağa kalktım.

"Umay Allah aşkına cenazeye mi gidiyoruz kızım?"

"Ben seviyorum böyle giyinmeyi. Hem geç kalacağız hadi hızlı ol."

Kapıya çıkıp ayakkabılarımızı giyindik ve toplanma yerine doğru yola çıktık.

Toplanma yerimiz eskiden kullanılan bir binaymış ama mahallenin gençleri kendi aralarında toplanıp bir şeyler yapma adına güzelleştirmişler binayı. Bu durum mahalledeki teyzelere de yaramış. Bazı teyzeler günlerini orada yapıyordu. Bazen amcalar gidip tavla atıyordu. Bir ev düşünün, ama kapıları ve duvarları yok. Öyle bir yer toplanma yerimiz.

Her toplanma gününde mahallenin gencinden yaşlısına herkes yardım ederdi binayı hazırlamak için. 2 ayda bir olduğu için kirleniyordu ister istemez.

Binadan içeri girdiğimizde birçok masa ve sandalye karşıladı bizi. Elimdeki tepsiyi yemeklerin olduğu masaya bıraktım.

Neredeyse bütün mahalle buradaydı.

O hariç.

Annem Züleyha teyzenin yanına geçerken ben de gençlerin olduğu masaya geçtim. Koyu bir muhabbet dönüyordu herhalde ki ,benim geldiğimi fark etmediler bile.

"Selam gençlik."

"Selam." Dedi Selim. Diğerleri de ondan sonra selam verdi. Sümeyye'nin kapıya bakarak söylediği şey dikkatimi çekmişti.

"Kerem abi ne kadar da karizmatik olmuş, değil mi?"

Baktığı yere baktığımda Kerem gerçekten de çok iyi olmuştu.

Bacaklarına bol gelen pantolonu, üstüne giydiği siyah tişört ve tişörtün üstüne giydiği kot ceketiyle muhteşem duruyordu. Dağınık saçları da ayrı bir hava katmıştı.

Bizim masaya gelene kadar göz gözeydik. Gözlerimi kaçırmak istiyordum ama yapamıyordum.

Yanımdaki sandelyeyi çekerek oturdu.

"Selamün aleyküm."

"Aleyküm selam." Nidaları yükselirken ben ona bakakalmıştım.

O da bana bakıyordu küçük bir tebessümle. Dikkat çekmemek için gözlerimi kaçırdım. Zaten Leyla ablanın bakışları sürekli üzerimdeydi. Bu Leyla ablada bir şeyler vardı ama hadi hayırlısı.

İkramları dağıtmak için ayaklandık. Koluma dolanan ellerle durdum. Kafamı çevirip ellerin sahibine baktığımda Kerem'i gördüm.

"Sen otur. Efe'ler halleder."

İşime gelirdi. Söylediğini yapıp sandalyeme geri oturdum. Masada sadece ikimiz vardık.

Biraz kulağıma yaklaşıp bir şeyler fısıldadı.

"Sorumun cevabını alamadım hala?"

Kasım kasım kasılıyordum. Herkesin içinde bu kadar yakınlaşması iyi değildi. Milleti geçtim benim kalbim dayanmayacaktı. Kafamı oynatmadan cevap verdim.

"Bilmiyorum Kerem abi."

"Hay abini..."

Gözlerimi büyüterek ona baktığımda susmuştu. Önüme geri dönerek ellerimle oynamaya başladım. Tekrar konuşmaya başladığımda pür dikkat beni dinliyordu.

"Ben cevabımı veremiyorum. Kelimeler birbirine giriyor. Konuşamıyorum. Kalbimde bir şeyler oluyor, evet ama bu çok garip. Konduramıyorum. Senin beni sevme ihtimalini kafamda kuramıyorum bile." Elimi kalbimi gösterdim.

"Kalp çare arar Kerem. Bazen her şey  istediğimiz gibi olmayabilir. Ben senle olursam annem, annen ne der hiç düşündün mü? Ya da ne bileyim mahalledekiler? Yıllardır kardeşçe büyüdüler, birbirlerine bu gözle nasıl yaklaştılar demezler mi?"

Bana doğru döndü ve konuşmaya başladı.

"Kimsenin ne dediği umrumda bile değil. Hem annemlerin çok şaşıracağını düşünmüyorum. Çünkü zaten annem bana seninle ilgili imalarda bulunuyordu zaten."

Şimdi anlamıştım annemin neden Kerem'le bu kadar ilgilenip ballandıra ballandıra anlattığını.

Hafif bir tebessüm ettim.

"Eve gidince net bir mesaj atarsın."

Başımı salladım ve annemin yanına gitmek üzere ayaklandım. Aramızda çok masa vardı. Sonunda yanına gittiğimde teyzelerle muhabbete dalmıştı.

"Anne tahmini ne zaman kalkarız?"

"Kız otur oturduğun yerde, daha yeni geldik."

Oflayarak eski yerime geçtim. Biraz daha oturduktan sonra önüme tepeleme bir tabak yemek kondu.

"Bunların hepsi bitecek."

"Ama-"

"Aması maması yok. Çok zayıfsın kızım ya biraz yemek ye."

"Ya Kerem ben gayet memnunum halimden."

"Bir daha söylesene."

"Ben halimden memnunum."

"Onu değil,öncekini."

"Uff Kerem. Hepsini midem almaz, kalanı sen yersin."

"Tamam tamam. Yiyebildiğin kadar ye."

Tabaktaki iki börek ve pastayı yanımdaki tabağa koydum ve geri kalnları Kerem'in önüne ittim.

"Bu kadar mı?"

Başımı sallayarak onayladım. Önümdekileri yedim ve eve gitmek için ayaklandım.

"Eve mi gidiyorsun?"

"Evet."

"Haber ver gidince, bir de cevabını net bir şekilde söyle."

"Tamam. İyi akşamlar."

Anneme eve gittiğime dair bir mesaj attım ve eve doğru yola çıktım.

""""

Uzun zaman sonra bir bölüm.

Öle işte. Okul nasıl gidiyor. Ya da gidiyor mu? 

Oy vermeyi unutmayalımm ♡

Her Anın AklımdaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin