"Beste'ciğim, gel otur karşıma." Söyleyeceklerini merakla beklerken, bir yandan da korkmuyor değildim.
"Bir sorun mu var hocam ?"
Ne diyeceğini bilmiyormuş gibi bir ses çıkarttı. "Sorun şu ki; baban senin kaydını çoktan bizim okulumuzdan aldırdı."
"Ne demek istiyorsunuz hocam ?"
"Demek istediğim, bundan sonra eğitimine, bizim okulumuzda devam edemeyeceksin. Umarım yeni okulunda mutlu olursun. "Kadın yarı utanmış, yarı üzgün bir şekilde gülümsedi. Hala olanların şoku içerisindeydim sanırım.
"Gel sana bi sarılayım."
Birbirimize sarılırken, göz yaşlarıma hakim olabilmeyi ne kadar çok istediğimi farketmiştim. Son zamanlarda, ne kadar çok ağladığımı biliyordum. Bu da daha çok canımı sıkıyordu.
Birbirimizden ayrıldıktan sonra, tenefüs zilini duymamla kapıya doğru ilerledim.
"İstersen arkadaşlarına veda edebilirsin, dersin başlamasına daha zaman var."
Tabiki, ağlamamayı başarabilirsem, sınıfa veda etmeye gidecektim.
"Teşekkürler hocam, görüşmek üzere." Yüzüme sahte bir gülümseme takınıp odadan çıktım. Bir yandan da içimden, "Sakın ağlama, sakın ağlama !" diye bağırmayı da ihmal etmiyordum. Babamın bu kadar ileri gidebileceği aklımın ucundan bile geçmemişti. Ayrıca gelelim günümüzün sorusuna : Neden beni başka bir okula kayıt ettirmişti ?!
İstemediği hiçbir şeyi yapmamıştım, öyleyse neden bütün bunları çekmek zorunda kalıyordum ?!
Sınıfa doğru yürürken biraz daha rahatlamıştım, bu yüzden onlara veda edebilirdim.Sınıfa girdiğimde, tahmin ettiğim gibi çoğu kişi, etrafımda toplanmış, müdürün beni neden çağırdığını sormuşlardı.
"Arkadaşlar, üzülerek söylüyorum ki, babamın beni başka bir okula kayıt ettirmesi nedeniyle artık aranızda olamayacağım. Bu yüzden size veda etmek istedim."
"Ne ?! Ciddi olamazsın ! "
"Biz sensiz ne yapacağız ?!"
"Yani artık, sınavlarda senden kopya çekemeyecek miyiz ?!"
Etrafımdakilerden sesler yükselirken Gizem boynuma atladı. Ağladığını hissettiğimde, artık ben de gözyaşlarımı tutamıyordum. Ardından Aylin, ardından Buse derken diğer kızlarla birlikte kocaman kucaklaştık. Ayrıldığımızda, gözlerimin kıpkırmızı olduğunu bildiğim için, biran önce gitmek istemiştim. Vedalaşmamız bittikten sonra okuldan çıktım. Son bir defa okula baktığımda, arkadaşlarımla yaşadığım anılar aklıma gelip, daha çok ağlamama neden oluyordu. Bana iyi gelebilecek tek şey, uykuydu. Bu yüzden eve gitme kararını aldım. Taksiye binip, kulaklıklarımı da taktıktan sonra açtığım şarkı: Homeless - Maria Mena idi.
Eve geldiğimde, yardımcıların şaşkın bakışları "Neden bu saatte buradasınız ?" dermiş gibiydi.
"Bi süre dinlenmeye ihtiyacım var, odamda uyuyacağım."
"Peki efendim."
"Annem evden çıktı mı ?"
"Anneniz hala odasında, geç yattı galiba hala uyuyor."
"Ne ? Hala mı odasında ?" Bu işte bir gariplik vardı, ama aklıma kötü düşünceleri getirmek istemiyordum.
"Evet efendim."
"Peki, teşekkürler."
Merdivenleri, direk annemin odasına gitmek amacıyla koşarak çıktım. Merak beni yiyip bitirirken, biran önce annemin nasıl olduğuna bakmak istiyordum. Kapıyı hafifçe tıklattım, ses gelmeyince içime iyice bir kurt düştü.
Kapıyı açtığımda, fiziksel ve psikolojik bütünlüğümü tehdit eden bir travma yaşadım. Yaşamıma, inanç sistemime, sevdiklerime yönelik hiçbir umudumun kalmadığını hissediyordum.
Hiç beklemediğim bir anda ve ne yaparsam yapayım asla hazırlıklı olamayacağım bir şekilde, bütünlük ve süreklilik gibi, varlığımı yasladığım temel hayat referanslarıma ani bir darbe inmişti. Beni geçmişim ve geleceğimden belli bir süre için koparacak olan bir zamansızlık haliydi benim yaşadığım. Verdiğim ve vereceğim tepkilerin, normal insanların, anormal durumlar karşısında verdiği tipik reaksiyonlar olmadığını çok iyi biliyordum. Bu benim hayatımın dönüm noktasıydı, fakat iyi bir şey değildi, intihar etmeme bile neden olabilecek kadar kötüydü. Annem...
Annemin, tavandan sarkıttığı, boynundaki ipin, benim boynumda olmuş olmasını dilerdim. Bu sefer havada duran şey, çocukkenki en yüksek raftaki ulaşamadığım kavanoz değildi, annemdi..
Babam tek kurşunla, iki hedefini de vurmuştu. Hem annemi, hem beni, kendi karanlığına sürüklemişti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~AŞK TOZU~
Teen FictionHayatının tepetaklak olduğunu bildiği halde, mutlu rolü yapmayı kendine görev edinmiş bir kız, hayat sevincini tekrar yeşertebilir miydi?.. O bu konuda, her şeyi yapacak kadar istekli, hiçbir şey yapamayacak kadar yorgundu... Onu, geçmişi ve gelece...