O an, gerektiği gibi bir tepki gösteremediğim, üzerinde durduğum halde çözüme kavuşturamadığım, dolayısıyla bilincimin, dışına ittiği yaşantıydı, benim yaşadığım.
Birkaç dakika kendime gelemememin ardından, bir anda göz yaşlarımın özgürlüğünü ilan etmesiyle, içinde bulunduğum durumu işte o zaman tam olarak kavrayabilmiştim. Bir anda, kalbimin derinliklerinden gelen sesle fazla yüksek bir çığlık attım. Bütün vücudumun, karşımdaki görüntü nedeniyle, titrediğini hissedebiliyordum. Her ne kadar, dışarıdan gelen sesleri tam olarak algılayamamış olsam da, hizmetçilerin telaşlı ve boğuk bir şekilde duyduğum seslerinden buraya doğru geldiklerini anlayabiliyordum.
"Beste Hanım ?? İyi misi-!"
2 tane hizmetli, annemin cesedinin karşısında tıpkı benim yaptığım gibi donup kalmışlardı. O an için tek hatırladığım şey; gözlerimin kararmasıyla birlikte yere düşmemdi...*******************
Gözlerimi açtığımda, hastanede olduğumu anlayabilmem biraz uzun sürmüştü. Birden, sol kolumdaki acıyı hissetmemle inledim. Yan tarafıma baktığımda ise bana serum bağladıklarını farketmiştim. İnleme sesimin biraz yüksek çıkması nedeniyle, duymuş olacaktı ki, 1 tane hemşire içeriye girdi.
"Ah, demek uyandınız. Size 2 saat önce serum bağlamıştık, tahminen bitmesine 10 dakika kalmış olmalı. Kendinizi nasıl hissediyorsunuz ?"
Biran, en son gördüğüm görüntüler aklıma geldi. Fakat, hiçbiri net değildi, yerine oturan hiçbir şey yoktu. Balık hafızam, bayılmamın etkisiyle daha da bulanıklaşmış olmalıydı. Yatakta biraz doğrulduktan sonra, kendimi toparladım.
"İyi hissetmek mi ?.. Kendimi bile hissetmiyorum..." Gözlerimi, odanın cam kenarındaki orta sehpaya sabitledim. Tam sehpayla uzun bir bakışma sürecine girip, dalacakken biraz daha uzun bir cevap verme gereği duydum.
"Daha doğrusu, hissedemiyorum.."
"Anlıyorum.. Ben doktorunuza uyandığınızı söylemeye gidiyorum. Bir şeye ihtiyacınız olduğunda söyleyin."
Hemşirenin de odadan çıkmasıyla, tekrar yalnız kalmıştım.
Gözümü kapatıp dinlenmeye ve hafızamı zorlamaya çalışsam da, herşeyi daha da zorlaştırdığımı anlayıp pes etmiştim. Ben hafızam ve beynimle kavga ederken, bu kavgayı bölen; içeriye giren bir doktor olmuştu.
"Kendinize geldiniz mi ?"
Kendim mi ? Gelmek mi ? Daha önce kendimi bile hissetmediğimi söylemiştim ya !..
"Bana ne olduğunu söyleyecek misiniz ? Hafızam allak bullak oldu ve bundan daha kötü bir durum olamaz, inanın bana.."
" Bayılmışsınız , evinizdeki hizmetlilerin ambulansı aramasıyla buraya getirildiniz, biz de serumla birlikte sakinleştirici verdik."
Hizmetliler, ambulans, ev... Benim için, git gide daha çok şeyi ifade etmeye başlıyorlardı.
En son annemin odasına doğru çıkıyordum..
Sonra... Sonra?.. Sonra ne oldu ?
Neden bayılmıştım?..
Ne ?
Elektrik akımı gibi vücudumun titremesine sebep olan bu şey de neydi?
İşte o an, hafızamın tamamiyle geldiğinden emindim. Anneme olanlar tek tek hafızama geri geliyordu..
"Beste Hanım?"
Gördüklerim gerçek miydi ? Annem.. Annem nereye gitmişti ?
"Beste Hanım ?! İyi misiniz ?!"
Cevap yok. Titremem gitgide artıyordu, artık sınıra doğru yaklaşıyordum.
"Ben hemen geliyorum !"
Doktorun odadan çıkmasıyla, tam olarak patladım diyebilirim.
Yüksek sesle bağırarak, söylediklerim anlaşılmasa da, kendimce " Nereye gittin anne? Bensiz nereye gittin?! Neden beni de götürmedin?! Benimle birlikte geçirebileceğin daha çok anıların olabilirdi, bunu hem kendine hem de bana neden yaptın anne ?!! " demeye çalışıyordum.
Annem neden gitmişti ? Onunla gitmemi, kendine layık görmemiş miydi?
Daha fazlasına katlanamayacak duruma gelmiştim. Kafamı yaslayabileceğim bir omuz, düştüğüm zaman beni yerden kaldıracak bir annem yoktu artık.
Hiçbir şeyi sağlıklı düşünemeyecek halde olduğumu biliyordum. Önemsediğim de yoktu aslında, annem gittikten sonra...
Gözyaşlarım sonsuzluğa doğru, birer birer akıyordu. Üzerimdeki hastane kıyafetlerinin ıslanmasını umursamadan, içimden geldiğince ağlıyordum.
Ne zaman bu denli ağlasam, annem :" Ağlama kızım, ileride bu gözyaşların sana çok lazım olacak."derdi. Bilmeden de olsa geleceği, bugünü görmüş gibiydi annem. İlk defa gözyaşlarıma bu kadar ihtiyaç duyuyordum. Aktıkları zaman, kamufle olmuş gibi hissediyordum çünkü...
Annemin yanımda olmadığını bildiğim için istediğim de buydu aslında; bu dünyadan soyutlanmak, sonsuz huzura kavuşabilmek...
Tüm bu düşünceler, benimle iç savaşa girmişken, odaya 2 doktor ve 1 hemşire girdi. Neresiydi burası? Hastane odası mı? Öyle olmadığına artık emindim.. Giren çıkan belli bile değildi...
Doktorlara ve hemşireye söylemek istediğim sözlerse, onların asla beni anlayamayacağı türdendi:
" Karışmayın artık bana, bırakın ki yaşayayım acımın her bir saniyesini...
Susturmayın, haykırmak, yıllarca o içimde biriken şeyleri dışarı çıkarmak istiyorum.
Bu kadarını bile mi haketmedim? Acımı son kez yaşamayı, son kez haykırmayı...
İçimde yaşadıkça daha bir eritiyor, bitiriyordu beni bu acı.
Yutkunuyordum, ben yutkundukça göğsüme birikiyordu yutkunamadıklarım..
Acıma boğulmak, içimdeki bu acı yangınını dökmek geliyordu içimden.
Ama konuşamıyordum işte, dilimin ucuna gelenler boğuyordu beni.
Düşünmek korkutur olmuştu artık, her bir düşüncede boğazıma düğümleniyordu korkularım.
Beni bu hale getirenler, beni bu hayata mı layık gördünüz? Öyleyse, ölümü bana layık görmenizi beklemek boşuna olurdu sanırım..."
Tüm bu sözleri söyleme arzusuyla yanıp tutuşurken, doktorların bana sakinleştirici iğnesi yapmalarını izlemekten başka bir şey gelmiyordu elimden.
Hayata tutunacak tek bir dalım bile kalmamıştı.
Hayatımı sürdürebilmem için bir neden gerekliydi...
Bir mucize, bir mucize gerekirdi bunun için..
Yolun sonuna gelmiştim artık, bunu hissedebiliyordum.. Beni peşimden kovalayan acılarımla, çıkmaz sokakta sıkışıp kalmıştım. Gidecek bir yerim kalmamıştı artık... Gitgide, enerjim tükeniyordu... Pes etmiştim artık.
Tek bildiğim şey: Kalbim, hayallerim ve gerçekler arasındaki mesafeyle başa çıkamamıştı... Beklenti içinde bulunduğum ve hayallerimdeki mutlu hayatı asla elde edemeyecektim... En azından annemle birlikte hayal ettiğim mutlu hayatı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~AŞK TOZU~
Novela JuvenilHayatının tepetaklak olduğunu bildiği halde, mutlu rolü yapmayı kendine görev edinmiş bir kız, hayat sevincini tekrar yeşertebilir miydi?.. O bu konuda, her şeyi yapacak kadar istekli, hiçbir şey yapamayacak kadar yorgundu... Onu, geçmişi ve gelece...