Ben tam kapıyı açmaya yeltendim ki Ufuk'tan cılız bir ses duydum:
-Ne yapıyorsun ?
-Kapıyı açıyorum
-Kızım sen mal mısın ? Durumumuzu nasıl açıklamayı planlıyorsun acaba ?
-Başka ne çaremiz var beyefendi
Dedidiğim anda Ufuk cama doğru baktı.
-Yo yo yo yo hayır . hadi ama benden bunu yapmamı bekliyemessin.
-Görende sekizinci kattayız sanacak ufaklık.
Ooof tamam birinci katta olabilirdik ama o yaralıydı ve benim bunu yapmaya cesaretim yoktu. Polis iyice kapıya dayanmıştı , o anda yine o güçlü kollar vücudumu sardı. Gözlerimi sımsıkı yumup kendimi Ufuk'un kollarına bıraktım , Ufuk'un cama doğru yöneldiğini hissedebiliyordum. Gözlerimi kapatmakla beraber nefesimide tutmaya başladığımı farkettim. Adrenalin seviyem en üst durumdaydı ve bir anda rüzgarın saçlarımı savurup , yüzümü okşadığını hissettim. Atlamıştık. Korktuğum kadar canım acımamıştı , ama bu ufuk için geçerli değildi çünkü o aynı durumda gözükmüyordu. Polis kapıyı kırıp içeri girmişti bile en azından seslerden öyle anlaşılıyordu , ama biz hala camın altında duruyorduk çünkü nereye gideceğimiz ve ne yapacağımız hakkında en ufak bir fikrimiz bile yoktu. Ufuk artık nefes almakta bile zorluk çekiyordu ve aşırı kan kaybetmişti , onun için gerçekten endişeleniyordum. Acı çektiği her halinden belli oluyordu ayakta bile güçlükle duruyordu.
-Bana gidelim mi ?
Dedi. O an ne demek istediğini anlamamıştım.
-Şu durumdayken neler geçiyor aklından pis sapık , bana gidelim mi ne demek. Ya
-Ay Allah'ım ya. Çok mu aradım kızım ben seni deliricem şimdi. Bak ufaklık aklından ne geçiyor bilmiyorum ama ben kendimi hiç iyi hissetmeyorum tamam mı ?
Dediği anda öne doğru sendeledi ve düşmesin diye onu tutma gereği duydum. O an da bir polis memuru camdan aşağı baktı.
-Aşağıdalar
Düşünmeye hiç vaktimiz yoktu , direk Ufuk'un koluna girdim ve hızlı hızlı ilerlemeye başladık. Başımıza bir bela yetmiyordu sanki birde polislerle uğraşacaktık. Balatın ara sokaklarında heyecanlı bir kovalamacanın baş rolü olmak istemiyordum. Hayatım dün bu saatlerde gayet sıradandı ve ben dün bu saatlerde ki hayatıma geri dönmek istiyordum , kapkalın tıp kitaplarımı okumaya bile razıydım şuan. Boş bir taksi gördüm
-Taksiyi durdur Balın
Balın mı ? Ufuk bana Balın mı demişti ? Durum bu kadar ciddiydi o zaman. Taksiye elimi kaldırdım ve taksi durdu. Kapıyı açıp Ufuk'u bindirecektim ki taksici Ufuk'un yaralı olduğunu farketti ve bize dikiz aynasından ters bir bakış attı. Dikkat edin döşemelere kan bulaşmasın gibi saçma salak bir şeyler mırıldandı , elimde olsa orada yapışırdım boğazına ama sırası değildi. Nereye gideceğimizi sordu fakat benim bir fikrim yoktu. Ufuk'a döndüm
-Sa-sarı-sarıyer
Dedi kekeliyerek.
-Balın
-Efendim
-Pantalonumun arkasında cüzdan var al onu.
Cüzdanı alıp Ufuk'a baktım daha ne kadar dayanabilirdi bilmiyordum.
-Ufuk kan grubunu biliyor musun ?
Dedim heyecanla.
-0 rh + ( pozitif )
Bir şeyler yapmalıydım ve o an en mantıklı fikir Meli'si aramaktı.
-Aç şunu. He . Alo Melis.
-Efendim Balın.
-Beni iyi dinlemeni istiyorum.
-Sen iyi misin ?
-Beni dinle lütfen , şimdi senden gazlı bez , oksijenli su , dikiş ipliği falan bulup gelmeni istiyorum yapar mısın ?
-Yaparım da.
-He iyi Melis bak sana adresi mesaj atıcam lütfen çabuk ol bi de serum falan bul , şırınga , iğne , ağrı kesici tamam mı ?
-Tamam ama
-Çabuk ol lütfen
Dedim ve telefonu kapattım. Sarıyere gelmiştik , adama parayı uzatıp aşağı indim ve Ufuk'a çıkması için yardım ettim. Adresi öğrenip Melis'e mesaj atmam gerekiyordu , Ufuk'u kapıya dayadım ve adresi sorup Melis'e mesaj attım.
-Melis kim ?
Dedi Ufuk baygın gözlerle.
-okul arkadaşım , merak etme iyi olacaksın.
-Ondan şüphem yok ufaklık
Dedi. Ufuk'tan anahtarları alıp kapıyı açtım içerisi beklediğimden daha temiz ve daha toplu gözüküyordu , benim evim bile bu kadar temiz değildi açıkçası evli olabilme ihtimalini düşündüm. Ufuk'u koltuğa oturttum. Ve evde havlu , bez ne varsa topladım. Onu yavaş yavaş koltuğa yatırdım ve yarasına bastırması için verdiğim gömleği alıp kurşunun girdiği delikten tişortunu yırttım.
-Aman Allah'ım bu-bu yara kötü ıyk
-Ne biçim doktorsun sen
-Ben daha. Yeni başladım okula bi kere. Bak şimdi yavaşça kalkmalısın sırtına bakmam lazım.
Sırtına bakıp tekrar yatırdım onu gidip sıcak su aldım ve o anda kapı çaldı. Ne olur ne olmaz diye delikten baktım ve gelenin Melis olduğunu gördüm. Melis'i gördüğüme hiç bu kadar sevinmemiştim doğrusu. Melis içeri girdiğinde beni kan içinde görünce şaşırdı.
-Dediklerimi bulabildin mi ?
-Buldum buldum.
-Melis kurşun girmiş ama çıkış deliği yok yani kurşun hala içeride , çokta kan kaybetti.
Melis gözlerini kocaman açmış olan biteni anlamaya çalışırcasına bana bakıyordu. Ben de kolundan çekip içeri götürdüm onu. Ufuk'u gördüğünde daha fazla soru sormadan bir şeyler yapması gerektiğini farketti.
-Nabzı çok düşük Balın , çok kan kaybetmiş , kurşunu çıkarmamız lazım.
Allah'ım bunları ben de biliyordum bir an önce yapmalıydık şu işi. Melis getirdiği malzemeleri çantasından çıkardı ve Ufuk'a bir ağrı kesici iğne vurdu. Bu onun ağrısını ne kadar hafifletirdi bilmiyordum.
-Bir sorunumuz var.
Dedi Melis. Ben ona meraklı gözlerle bakarken.
-Morfin yok Balın.
Ufuk sözünü kesti.
-Çıkarın şu kurşunu artık daha fazla dayanamiycam ben .
-Hayır! Morfinsiz olmaz Melis.
Dedim korku dolu gözlerle ve Ufuk'un canının ne kadar acıyacağını tahmin ederek sanki başka bir çaremiz varmış gibi. Melis beni takmayarak bir havlu uzattı Ufuk'a
-Al ısır şunu.
Dedi. Allahım hayır şu sahneye tanıklık etmek istemiyordum ben. Elime bir yastık alıp suradıma bastırmayı tercih ederdim ama Melis'e yardım etmeliydim. Melis yarayı temizleyip kurşunu çıkarmak için hamle yaptı.
-Aaaa aa aaa a
. Ufuk kolumu tutup öyle bir sıktı ki , biraz daha sıksa kangren olacaktım. Elime bir bez alıp terini sildim Ufuk'un hala nasıl uyanık kalabilmişti inanamıyordum. İşin zor kısmını atlatmıştık. Hayatım boyunca yaşamadığım korkuyu , gerilimi iki günde yaşamıştım. Melis dikiş atıp , yarayı iyice temizledi.
-Balın bandaj yap ben de ellerimi yıkayayım.
Dediğini yapıp bandaj yaparken Ufuk kolumu tuttu , ne yapacağımı şaşırdım. Elim ayağım birbirine dolandı heyecandan.
-Teşekkür ederim ufaklık.
Dedi bitkin bir ses tonuyla sırılsıklam olmuştu terden. Teşekkür etmesine gerek yoktu , o benim hayatımı kurtarmıştı. Terini silerken bu düşüncelerle doldu kafam. Bir müddet boş boş baktık birbirimizin yüzüne , kitaptan , filmden fırlamış gibi bi hali vardı bu kadar yakışıklı biri anca hayal ürünü olabilirdi.
-Artık pes ediyorum ufaklık tek değilsin evde
Dedi Ufuk ve yavaş yavaş gözlerini kapattı...