Gözlerimi açtığımda tavana baktım. Yatakta doğruldum, dışarı baktığımda hala yağmur yağıyordu. Kafamı komidine çevirip saate baktım. Saatin 5 olduğunu görünce şaşırdım, Kai'nin gelmesine 2 saat vardı. Daha uyumayı planlarken şimşek çaktı ve yataktan koşarak çıkıp Kai'nin odasına girdim. Kapıyı kilitledim ve Kai'nin yatağına girip üstümü örttüm. Gözlerimi ve kulaklarımı kapadım ama hala yağmuru hissedebiliyordum. Yağmurun dinmesi için dua ettim. Kai'yi özlemiştim, ben korktuğumda hep ilgilenirdi.
''Kai.. lütfen hemen gel'' diye fısıldadım fakat şimşek tekrar gürledi, kafamı yorgandan çıkarınca her yerin karanlık olduğunu gördüm...
Kai'nin Ağzından
Dışarıda yağmur yağdığını ve şimşeklerin yüksek sesle çaktığını gördüm. Sınıfta otururken bir an önce çıkmayı istiyordum çünkü D.O evde yalnızdı ve eminim çok korkuyordu. Endişelenmeye başlamıştım. Acaba evde şuan ne yapıyordur diye düşünmekten derse odaklanamadım. Saate bakıp daha zamanın olduğunu gördüm, endişeyle bacaklarımı sallamaya başladım, ders boyu hep saate bakıp duruyordum
D.O'nun ağzından
Her yer karanlıktı ve bir şey göremiyordum. Yavaşça yataktan çıkmaya çalıştım fakat titriyordum. Bir şeyi göremediğim için duvarlara tutunarak kapıyı buldum, çok korkuyordum.. Oturma odasına gittim ve dışarıdan gelecek bir ışık aradım ama sokak bile karanlıktı. Etrafta ışık ararken aniden her yer aydınlandı fakat bu şimşekti, kısa süre sonra büyük bir gürültü kopunca ağlayarak tekrar Kai'nin odasına girip kendimi yatağa attım. Yağmurun sesini duyunca daha fazla ağlamaya başladım. Çok uzun sürmeden kapınn çalındığını duydum ve aşağı koştum, kapıyı açtığımda kimse yoktu.. Ne yapacağımı bilemeden yağmurda Kai'yi aradım. Gözlerim ağlamaktan şişmiş hala ağlamaya devam ederken annesini kaybetmiş bir çocuk gibi Kai'ye bakıyordum.
''Kai.. Kai?? N-neredesin K-kai?!!'' diye bağırdım sokakta etrafa bakınırken. Korkudan ayakkabı giymemiştim bu yüzden ayaklarım acıyordu ama umurumda değildi, Kai'yi istiyordum
Kai'nin Ağzından
Okul zilini duyduğumda şemsiyemi kapıp evime doğru koştum. Olabildiğimce hızlı gidiyordum ve yaklaşmıştım. Evi gördüğümde anahtarımı çıkardım fakat kapının zaten açık olduğunu görünce panikledim. Eve girdim ve D.O'ya seslendim, ama ses yoktu. Koşarak evden tekrar çıktım. Yağmurdan tamamen ıslanmış kıyafetlerimle koşuyordum elimdeki şemsiyeyi yere fırlattım çünkü işe yaramıyordu.
''D.O ah!!?? Neredesin?!!'' sokakta etrafıma bakınırken bağırdım. Koşmaya devam ettim ve evden uzaklaşınca tanıdık birini gördüm. Yağmurdan sırıl sıklam olmuş pijamalı bir çocuk. Bu oydu... Adını bağırarak ona koştum. Bana döndü, çocuk gibi ağladığını görebiliyodum. O da bana koştu ve buluştuğumuzda bana sıkıca sarıldı. Sesli bir şekilde ağlayınca kalbimde ağrı hissettim
''Çok üzgünüm.. Çok ama çok üzgünüm D.O..'' diye fısıldadım ve bu ara sırtını sıvazlıyordum. Onu kucağıma alıp eve götürdüm. Ayaklarının kanadığını görünce korktum. Banyoya gidip onu soydum ve yeni kıyafetler çıkarıp giydirdim. Ben bunları yaparken hiçbir şey söylemiyordu. Yatağıma götürdüm ve oturttum, ayaklarını temizleyecektim..
''D.O ayaklarına bak.. Neden kaçtın? Evde durmalıydın'' dedim kaş çatarak. Yavaşça ayağına pansuman yapmaya başladım
''Çünkü seni bulmalıydım'' diye mırıldandı, ona baktım
''Neden?'' dedim. Şişmiş gözleri ve dudaklarıyla bana baktı, gözleri tekrar dolmuştu
''Çünkü... çünkü seni seviyorum!! Ve.... Sana ihtiyacım vardı..'' dediğinde göz yaşları akmaya başladı
.
.
.
.
.
Geç olduğunu biliyorum fakat başka birinde kaldım ve orada internet yoktu üzgünümm
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Pet'im
FanfictionDünyada 2 tür insan vardır. Gerçek insanlar ve hibritler. Hibritler yarı insan ve hayvan genlerine sahip olarak doğarlar. 20 yaşlarına geldiklerinde yaşlanmaları durur ve pet mağazalarında gerçek insanlar için satışa sunulurlar. ''Merhaba Pet dükka...