22. Bölüm | Acıyı Kabullenmek

3.4K 280 50
                                    

Sehun'un Ağzından

Hepimiz otelden çıktığımızda Suho'nun arabasına bavullarımızı yerleştirdik. Tam arabaya binecekken Kai'nin sürücü koltuğunda olduğu arabanın geçtiğini gördüm. Araba ilerlerken yutkunarak gidişini izledim. Onu tekrar kaybediyordum

''Sehun neyi bekliyorsun?'' diye seslendi Suho, dudaklarımı ısırdım

''Siz binin ve gidin'' dedikten hemen sonra arabanın yakınından uzaklaştım ve karşıdan gelen taksiyi durdurup Kai'nin arabasını takip etmesini söyledim

Chanyeol'un Ağzından

''Nereye gidiyor?'' diye sorduğumda Suho omuz silkti. Gözlerimi devirip arabaya bindim. Dün gece uyuyamadığım için uzun araba yolculuğunda uyubileceğimi düşündüm

Sehun'un Ağzından

Ne yaptığımı bilmiyordum ve korkuyordum. Ama kalbime göre hareket ettiğimin farkındaydım. Kai'ye aradığı kişi olmadığını söyledikten sonra neden onu takip ediyordum ki? Ben Suho'yu seviyorum

Kai'nin Ağzından

Neredeyse yaklaşmıştık, en azından yolu yarılamıştım. Kafamı arka koltuktaki çocuklara çevirdiğimde ikisinin de mışıl mışıl uyuduğunu gördüm.

''Sanırım eve gittiğimizde bazı şeyleri D.O'ya açıklamam gerek'' diye mırıldandım. Ondan özür dilemek istiyordum

D.O'nun Ağzından

Uykumun ortasındayken rahatımı bulamadığım için uyanmıştım fakat gözlerimi açmadım. Kai'nin Sehun dediğini duydum, kendi kendine konuşuyordu. Demek hala onu unutamadı. Kai'ye kızmıyorum ama onunla eskisi gibi olmak için biraz zamana ihtiyacım var

Baekhyun'un Ağzından

''Baekhyun, D.O eve geldik uyanın'' Kai ikimizi dürtünce uyanmak zorunda kalmıştık. 

Gerinerek esnemeye başladım ve dışarı baktım. Evi gördüğümde nefes verdim. Kapıyı açıp kendimi arabadan zorla çıkardım, fakat Kai elime bavulları tutuşturunca oflayarak eve doğru yürüdüm. Kai anahtarla kapıyı açınca kendimi içeri attım. D.O ise arkamdan hızla gelip odasına çıktı. İkisi arasında bir soğukluk olduğunu düşünüyordum.. Sanki D.O Kai'den uzaklaşıyor gibiydi.

D.O'nun Ağzından

Odama koşarak çıkıp arkamdan kapıyı kilitledim. Kai'nin benimle konuşacağını anlamıştım bu yüzden kendimi odama atmakta buldum çareyi. Bana o anı hatırlatmasını istemiyordum. Konuşmak da istemiyordum. Çocuk gibi davrandığımı biliyorum fakat gerçeklerle yüzleşmekten korktuğum için. Düşüncelere dalmışken kapının çalmasıyla irkildim. Yutkunarak kapıya döndüm. Kai'nin dışarıda beni beklediğini bildiğim için kalbim hızla çarpıyordu. Derin bir nefes aldıktan sonra elim kapının kulpuna gidip çevirdi. Karşımda onun üzgün yüzünü görünce ağlamamak için zor durdum

''Kai.. Bir şey mi var?'' diye sordum. Saklamaya çalışıyordu fakat üzgün olduğu her halinden belliydi

''Konuşmamız lazım...'' dedi, hatta devamını getirecekti ama onun sözünü kestim

''Bak. Çok yorgunum biraz uyumak istiyorum..Sonra konuşalım'' diye mırıldanıp kapıyı suratına kapadım. Kendimi yatağa attım ve yastığa gömdüm. Duygusal olduğum için kendimden nefret ediyordum. Neden böyleyim ki? Alış buna D.O. Her şeyi unut ve olmamış gibi davran

Sehun'un Ağzından

Taksiye parasını ödedim ve arabadan çıktım. Kai'nin yaşadığı eve baktım.

 ''Demek burada yaşıyorsun. Peki ya ben ne yapıyorum burada?'' diye sordum kendime. Telefonumu cebimden çıkardım, ana ekrana baktığımda hiçbir aramanın olmadığını gördüm. Kendime geldikten sonra kafamı iki yana salladım. 

''Sehun sen aklını kaçırmışsın. Unut onu'' dedim çenemi sıkarak. Son bir kez daha bakıp eve geri dönmek için arkamı döndüm. 

D.O'nun Ağzından

Şekerlememin ortasında uyanıp saatime baktım. Akşam 8 olduğunu gördüm. Yataktan kalkıp üstüme ince bir hırka geçirip ayakkabılarımı giydim. Aşağı ana kapıya indim. Baekhyun ise hareketlendiğimi duyunca yanıma geldi

''Bir yere mi gidiyorsun?'' diye sorunca ona döndüm

''Temiz hava almak için...'' bir şeyler mırıldandım ''Gelmek ister misin?'' diye devam edince kafasını hayır anlamında salladı. Anlayışla karşılayıp anahtarı aldım ve kapıdan çıktım. Sokak lambasının aydınlattığı sokakta yürüdüm. Parka doğru gittim. Boş parktaki banklardan birine oturup gökyüzüne baktım. Yıldızların az oluşu ve olanların da parlaklığı dikkatimi çekmişti. Aklıma gelen fikirle saymaya başladım

''Bir iki üç dört beş'' diye sayarken önüme tanıdık bir yüz geçince durdum

''K-Kai'' 

''Altı yedi sekiz..'' yanıma oturup saymayı devam ettirdi. Ona baktım ''Gökyüzü bugün yalnız görünüyor. Yıldızlar fazla değil'' dedikten sonra bana baktı. Elinde sallanan iki şişeyi bana doğru tuttu. Bu otelde içtiğimiz şeylerdendi. Bira...

''İster misin?'' diye sorunca kahkaha attım. Elinden bir tanesini aldım. Yüzümü ekşiterek bir yudum içtim

''D.O konuşmamız gerektiğini biliyorsun değil mi?'' istemediğim o soruyu sordu

''Sehun'u seviyorsun'' dedim ona bakmadan. 

''Onu seviyorsun ve unutamıyorsun. Sana kızgın değilim bu yüzden Kai'' diye gülümsedim hala bakmamaya devam ederek

''Biliyorum bir hata yaptım. Ama seni gerçekten çok sevdiğimi bilmen gerek'' dedi. Sonunda yüzümü ona döndüm

''Biliyorum Kai. Ben de seni seviyorum ama belki Sehun senin için daha iyidir'' dedim. Yüzünü yere çevirip birasından büyük büyük yudumlar aldı. 

''Hadi gidelim'' dediğinde ayağı kalkıp önden yürümeye başladım. Çünkü ağlamamı görmesini istemiyordum. Hırkamı kendime daha çok sarıp elimle ağzımı kapadım, gözlerimden dolup taşan gözyaşlarına engel olamadım. Kendimi boğuyorcasına elimi ağzımda sıkmaya devam ettim. Başaramadan bir kaç ağlama sesi çıkarmak zorunda kaldım. 

Fakat sonra birden eliyle beni kendine çeken Kai'nin kollarında buldum kendimi. Göğsünde ağlamaya başladım, dayanamıyordum ve hüngür hünger ağlıyordum. 

''Kai!! Seni aptal!! Canımı yaktın!! Kalbim çok yandı!!'' göğsüne vururken hıçkırarak konuştum. Kalbimdeki bütün acıyı attığımı hissediyordum

''Biliyorum.. biliyorum'' sırtımı sıvazlayarak bana sarılmaya devam etti. Ona vurmama ve kollarında ağlamama izin veriyordu        

Benim Pet'imHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin