"Her zaman güvensizlik göstermek,her zaman güvenmek kadar büyük bir yanlıştır"-Goethe
Bir hafta geçmişti.Bir hafta hiç bu kadar üzücü ve uzun olmamıştı bu ülke için.Ana haberler her akşam kaza yerine gidiyor,açık oturumlarda sürekli kavgalar ve partiler suçu birbirine atıyor.Şehit aileleri acı içinde evlatlarını toprağa veriyordu.Hastahane ise durumu iyi olan iki hastanın şehit olmaması için dualar ediyordu.Her ne kadar durumları iyi olsa da .En acı olan ise onların bu durumda sadece üst rütbeliler gelip ziyaret etmesiydi.Ne aileden gelen vardı ne de arkadaşları.Hiç biri iki hasta için gelmemişti.Ölüm pahasına bile yanlızlardı.
Askerlerden birine ise Ayşin bakıyordu.Kenan Gündoğdu.Rutin kontrollerin birinde yine odasına elindeki tıbbi malzemelerle odaya doğru yürüyordu.Şehit olan askerin söylediğini kimseye söylememiş,bu onu mental olarak çökmesine sebep olmuştu.Televizyonda gördüğü cenazesini izlerken daha beter bi hale gelmişti.Su içerken,yürürken,işe giderken vicdan azabından her gün ölüyordu.Kendine kendine 'bu senin suçun değildi'dese de onun sırrı sakladığı için bu hale geldğinin kendisi de farkındaydı.
Askerin odası koridorun ucundaydı, iki asker de kapıda nöbet tutuyordu.Kapının önüne geldiğinde zaten Ayşin'i tanıdıkları izin vermişlerdi.Kapıyı yavaşça açarak içeriye girdi ve günlerdir uyuyan askere baktı.Havasız olan odayı havalandırmak için pencereyi açtı.Sabah ki serumu daha bitmediğini gördü.Belden aşağısı örtülü bir şekilde hareketsiz yatan hastaya bakarak üşümemesi için örtüyü biraz yukarıya daha çekti.
Gözü ister istemez vücudunda ki yaralara kaymıştı.Bazı yerlerinde ikinci dereceden yanıklar vardı.Fakat çoğu iyileşebilir yaralardı.'Hayati durumu toparlanırsa çok daha hızlı iyileşir'diye içinden geçirdi Ayşin.Hastanın hemen yanında komodi'nin üstündeki hazır etmiş olduğu iğneyi alarak bitmemiş seruma ilave etti.Güneş yavaş yavaş yükselirken odayı daha parlak bi hale getirmişti.İğne ile işi biter bitmez çöpleri tepsinin içine attı.Gözü tekrar adama kaydı.Güneşin saçtığı ışıklar koyu kumral saçlarını daha parlak hale getirmişti.Bembeyaz tenindeki -maalesef-kalıcı olan yaralarda da kendini çok belli ediyordu.İçi sızladı yaralı askere bakarken.Daha fazla durmak istemeyerek açtığı pencereyi de kapatarak elinde tepsiyle odadan hızla ayrıldı.
***
"Birkaç gün önce olan helikopter kazasında artık sonuçların çıkmasını isteyen halk ve halkın yanında duran Beyaz Parti kameralara konuştu."
Öğlen yemeğini arkadaşı Ekim'le yiyen Ayşin gözünü televizyondan ayıramıyordu.Kazanın görüntülerini,helikopterin kullanılamaz hale gelen parçaları,olay anında hemen gelen jandarmayı ve en sonunda şehit askerin söyledikleri.Zorda olsa derin derin nefesler alarak önündeki tabağa odaklanmaya başladı.Ekim'in gözü henüz açılmamış olacak ki arkadaşının sıkıntısından çok tavuğun kemiklerini ayırmakla meşguldü.
"Bugün neredeyse boş geçireceğim sandım bi doktor başka ne ister ki."dedi son parçası kalan tavuğu yiyerek.Ekim'in son anda arkadaşının yemeğe eziyet ettiğini görünce bir şeylerin ters gittiği anladı.Kemiği tabağa bırakarak arakdaşına döndü.
"Dökül,ne oldu?"dediği ağzını silerken.Başını kaldırmadan omuz silkti Ayşin.
"Sen yaşça büyüğüne omuz silkmeye utanmıyor musun?"dedi gülerek.Durumun ciddiyetini Ayşin'in gülmemesinden anlayarak sandalyesini daha da masaya yaklaştırdı.
"Kızım ne oldu? Bak endişelenmeye başlıyorum."
"Yok bir şey.Dünkü olayladan etkilendim."
"Ekim de gerizekalı yedi bunu zaten"dedi gözlerini kısarak Ekim."Hadi söyle derdini birlikte çözüm yolu bulalım.Böyle küçük Emrah gibi köşeye çekilerek olmaz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNDOĞDU | Bıçak ve Kemik
Fiksi Remaja(WATTPADDEKİ BU İSİMLE ÇIKMIŞ OLAN İLK ROMANDIR)