KAOS. :)
🧚🧚🧚
Yeni görev açıklanmıştı ve Hyunjin ne yapacağını bilmiyordu. Hector ile bahçede oturmuş bulutların hareketlerini izlerken bir yandan da ne yapabileceğini düşünüyordu.
3 gündür Jisung'u görmemişti bu da neden yanına uğramadığını merak etmesine sebep oluyordu.
Bir yandan da görev vardı. Doğruluk kristalini alması gerekiyordu ama bunun hakkında da hiç bir fikri yoktu.
Gözlerini kapatmış Hector'un mırıltılarını dinlerken yüzüne düşen gölge ile heyecanla gözünü açmış beklediği kişiyi göremeyince yüzü düşmüştü.
"Bu ne ya?" Diyerek tepesinde uçuşan zarfı eline aldı.
Bu bir balo davetiydi. Perilerin ve cadıların son görevlerini bitirmeleri kutlamak için ortak görevden önce yapılacaktı.
Derin bir nefes vererek ayağa kalktı. Onun kalkması ile Hector da doğrulmuş Hyunjin'in peşine takılmıştı.
Hyunjin peşine takılan kedisine bakmış kafasını okşayarak Chris'in evine doğru yürümeye başlamıştı.
Kısa sürede Hector ile birlikte Chris'in evine vardıklarında kapıyı çaldı. Bir kaç saniye sonra kendiliğinden açılan kapı ile içeriye girmişlerdi.
Kahkalarla koşarak kendisine gelen minik kıza göz devirdi. Bu çocuğu ne zaman görse gülüyordu. Minik kız Hector'u görünce yavaşlamış ardından ona yönelmişti.
Hector kendisine yaklaşan kızla aynı sahibi gibi tıslayarak geri kaçmıştı. Hyunjin kedisini rahatsız etmemesi için Scarlet'i kucağına almış, omzunu duvara yaslamış bir şekilde onları seyreden Minho'ya selam vererek kahverengi koltuğa oturmuştu.
"Kazanın mı patladı niye bu kadar mutsuzsun?"
Hyunjin göğsüne yaslanmış kızın saçlarını okşamayı bırakarak kafasını kaldırmış Minho'ya bakmıştı.
"Mutsuz değilim sadece yapmam gereken görev hakkında hiç bir fikrim yok bu yüzden moralim bozuk."
"Hadi lan ordan." Dedi Minho "Basbayağı mutsuzsun işte yeme beni."
Hyunjin bir şey demedi. Zaten ne diyecekti ki? Han'ı görmediğim için endişeleniyorum mu?
"Geçen gün beraber geldiğiniz kadınla mı ilgili yoksa?"
Hyunjin Minho'ya baygın bir bakış attı. "O benim kız kardeşim."
"Pekii" dedi Minho Hyunjin'e yaklaşırken. "Kimi kafana taktın bu kadar?"
Hyunjin karşısındaki koltuğa oturan Minho'ya bakmış konu değiştirmek için "Doğruluk kristali ile ilgili ne biliyorsun?" Diye sormuştu.
“Doğruluk kristali mi?” bir süre düşündü Minho. “Hakkında pek bilgimiz yok. Kristali almak için dürüstlük küpünün içine girmen gerekiyor ama yalnız gidemezsin. Yanına birini daha alman gerek, kalbinin en derinindeki duyguları bile okuyabilir o küp yani asla yalan söyleyemezsin.”
Yalnız gitmemen gerekiyor dediğinde aklına ilk gelen isim yine Han Jisung’tu. Dalgınca Hector’un hareket eden kuyruğunu izlerken yanına yaklaşan Minho’yu kucağında uyuyakalan kızı aldığında fark etmişti.
“Bence sen sorunun kiminle ise onun yanına git. Yoksa aptal gibi davranıp duracaksın.” Minho merdivenlerden çıkarak gözden kaybolduğuda Hyunjin birkaç saniye kendisini toparlamayı beklemiş ardından evden çıkmıştı.
Rotası belliydi, yerini ezbere bildiği ama hiç içine girmediği Hanji’nin evi. Peşinden gelen kedisine dönmeden konuştu “Eve git Hector.”
Sonunda tanıdık eve vardığında önce iki katlı evin dışını inceledi. Bahçe çitleri zehirli sarmaşıklarla süslenmiş, eve giden kum yolun kenarında ise minik çalılar dikmişti. Tamamen kırmızı tuğladan yapılan evin merdivenleri uzun ve düzdü her hali ile Han Jisung'un evi olduğunu belli ediyordu.