Hyunjin'in Jisung'u görmesinin üzerinden 1 hafta geçmişti. Küpün içinde Jisung'a aşık olduğunu fark ettikten sonra Yeji'nin yanına gelmiş bir süre ona sarılarak ağlamıştı.
Sonunda sakinleştiğinde 'ona aşık olduğumu bilmiyordum.' demişti Yeji'ye.
Jisung bir kaç kere kapısını çalmıştı fakat Hyunjin kapıyı açmamıştı. Sonunda Jisung da pes etmişti.
Şimdi ise Yeji'nin ısrarları ile hazırlanmış baloya gelmişlerdi. Yeji'nin üzerinde azur mavisi, beli korseli, göğüs kısmında fırfırları olan bir elbise vardı. Boynuna yıldızlı choker bir kolye takmış, saçlarını bir kurdele ile arkada toplamıştı.
Hyunjin ise siyah kumaş pantolon üzerine beyaz gömlek, siyah yelek giyinmiş üzerine kadife göğüs kısmında işlemesi olan yarım bir ceket vardı.
Balo kasabanın ortasındaki büyük opera binasındaydı. Hyunjin ve Yeji kol kola salona girdiklerinde tüm bakışlar onlara dönmüştü. Yeji etrafa kendini beğenmiş bir gülümseme ile bakarken Hyunjin soğuk bakışlarını yerden kaldırmıyordu.
Bir masaya geçerek etrafına göz gezdirmeye başladığında bakışları Jisung ile kesişti. Üzerinde siyah omuzları yırtmaçlı bir gömlek altında da deri bir pantolon giyinmişti. İnce belini taktığı kemerler ile ortaya çıkarmıştı. Her zamanki gibi ayağında çizmeleri vardı.
Hyunjin onu süzerken gözlerinin tekrar dolmaya başladığını hissetti. Hiç şüphesiz onu özlemişti. Jisung ise ona bakarken midesinin kasıldığı hissetti. Hyunjin her hali ile çok güzeldi ama bu gün ayrı bir güzeldi.
Bir süre uzaktan bakıştıktan sonra Yeji çalan şarkı ile Hyunjin'i elinden tutarak sahneye sürükledi. Birbilerine selam verdikten sonra tek ellerini birleştirmiş Hyunjin kolunu Yeji'nin beline dolarken Yeji de elini Hyunjin'in omzuna koymuştu.
Süzülerek dans etmeye başladıklarında tüm gözler onlara dönmüştü. Hayran ve kıskanç bakışlar, minik fısıltılar tüm salonu kaplarken Hyunjin ve Yeji zarif bir hareket ile zıplayarak kanatlarını açtılar ve yerden 1 metre kadar yukarıda dans etmeye devam ettiler. Etraflarında minik parıltılar uçuşurken sonunda biten şarkı ile yere inerlerken tüm salon onları alkışlamaya başlamıştı.
Yerlerine geçtiklerinde içi daralmaya başlayan Hyunjin kardeşinin kulağına eğilerek "Ben dışarı çıkıyorum." Dedi daha sonra adımlarını çıkışa doğru yönlendirirken Jisung'un peşinden geleceğini biliyordu.
Binadan çıktıktan sonra her zaman gittiği deniz kenarına doğru ilerlemeye başladı. Sonunda geldiğinde derin bir nefes alarak gözlerini kapattı.
"Güzel hava değil mi?" Jisung'un sesini duyduğunda gözlerini açmadan "Niye buradasın?" Diye sordu.
"Konuşmamız gerektiğini sen de biliyorsun."
"Hayır." Dedi Hyunjin gözlerini açarken. "Konuşmak istemiyorum." Dedi arkasını dönerek kanatlarını açarken.
Jisung yükselmesine fırsat vermeden kolundan kavrayarak kendisine çekti onu. "Yeter artık kaçamazsın. Konuşmamız gerekiyor."
Hyunjin ağlamamak için kendini sıkarken arkasını Jisung'a döndü ve onu itekledi.
"SANA KONUŞMAK ISTEMIYORUM DEDIM. KIMSE BANA NE ISTEYIP ISTEMEDIĞIMI SORMUYOR ZATEN. SANA AŞIK OLMAYI DA BEN ISTEMEDIM. BEN KIMSEYE AŞIK OLMAK ISTEMIYORUM DÜŞMANIM OLARAK GÖRDÜĞÜM BIRISINE HIC ISTEMIYORUM."
Her cümlede Jisung'un göğsüne bir yumruk indirirken sonlara doğru yumrukları güçsüzleşmiş göz yaşları yanaklarından süzülmeye başlamıştı.