yıldıza basmayı ve bolll bol yorum yapmayı unutmayın lütfen, keyifli okumalar dilerim 🐦
boş kalmış sınıfın içinde tek başına volta atıp duruyordu berk. bir ileri bir geri yaparak gezinişiyle sıkmaktan neredeyse kanatmak üzere olduğu avuç içine baktı. sızlamaya başlamıştı. kızarmıştı da zaten, birazdan yara olurdu muhtemelen ama bunu umursayacak durumda değildi. hem de hiç.
geziye ormana gideceklerdi sınıfça ve gelen otobüslere ne kadar erken varırsa o kadar iyiydi, sabahın köründe erkenden burada tek olmasının sebebi de buydu zaten. o sonradan bitme sarp'a bırakmayacaktı aybike'yi. aybike'nin yanına o oturmalıydı çünkü.
melisa'ysa... bilmiyordu. melisa onu reddettikten sonra bir şeyler değişmişti. normalde reddedildiği için büyük yıkılması lazımdı, yani öyle düşünüyordu ama beklediği kadar kırılmamıştı kalbi. aybike o sarp denen çocuğun konusunu açtığında bile daha kırgın ve öfkeli oluyordu mesela.
bahçeye giriş yapan okul otobüsüyle oraya koştu hemen. otobüslerden onların sınıfı için olana bindiğinde arkalara bir yere binip saklanmıştı. neredeyse saatler geçti olarak tanımlayabileceği kadar uzak gelen yarım saatin ardından içeri giren birkaç kişi arasında aybike'nin olmamasıyla yüzünü düşürdü.
"günaydın."
melisa'nın yanına oturmuş olmasıyla günaydın diye geçiştirerek kapıya yöneltti tekrar aceleci bakışlarını. aybike'yi bekliyordu. neden bu kızla ilgilenmeye başladığı hakkında pek bir fikri yoktu, sarp'a sinir olmuştu ve galiba kendini kanıtlamaya çalışıyordu. sarp'a neden sinir olduğunu ise gerçekten bilmiyordu, garipti. en çok şaşırdığı ise melisa'nın tüm yerler boşken yanına oturmasına rağmen heyecanlanmamış oluşuydu.
genç kızı gördüğünde yine anlamadığı bir şekilde nefesi kesildi birkaç saniyeliğine. neler oluyordu ona böyle? siyah şortu bembeyaz bacaklarında hiç olmayacak kadar güzelken üzerindeki kırmızı askıları olan bluz ona fazlasıyla yakışmıştı. kıvırcık saçları açıktaki beyaz omuzlarını gıdıklarken o saçların kendi omzunda olduğunu hayal etti birkaç saniyeliğine berk. ama hayal kurmayı bırakarak gerçeklere adım atması lazımdı, yanında bir şeyler anlatmaya başlamış melisa'nın ne dediğini bile anlamadan ikili koltuklardan ikisinin de boş olduğu yerde cam tarafına oturan kızın yanına gitti hemen.
kendini koltuğa bırakıp derin bir nefes verdiğinde ona dönen kız gözlerini devirmişti. berk ise aynı bakışlarla bakıyordu, hayranca gezdiriyordu bakışlarını kızın üzerinde adım adım.
"niye yanıma geliyorsun vampir? birbirimize zor tahammül etmiyor muyuz zaten? ayrıca bak." arka koltukta onlara sinirli bakışlar sunan melisa'yı işaret etti. "melisa'n var orada, ne tesadüf ki yanı da boş. otursana, şansın yok ona karşı ama en azından ezikçe yanında oturup ormana kadar heyecanla onu izleme fırsatı yakalarsın. ne dersin platonik?"
"o fırsatı sana ben sunayım dedim güzelim, günlüğüne aşkını haykıran ben değil sendin. eziklikten bahsetme bile."
genç kız artık bu kızılın saçmalıklarına katlanamıyordu. yanında öfkeden patlamamak için yer değişikliği yapma amacıyla ayağa kalktığında da kızıl, kolundan tutup aşağı asılarak yeniden oturmasını sağlamıştı.
"dur aybik. takılıyorum sadece sana alınma hemen. artı olarak şansımın olmadığını kim söyledi? ben fazla üstelemedim sadece. istesem iki dakikada tavlarım melisa'yı ama doruk atakul seviyesine inmeyeceğim için denemem bile."
"ne demek istiyorsun ya?"
"doruk'un." bir sır verirce kıza eğildiğinde pürdikkat onu dinlemeye koyulmuştu kız. konu dedikodu olduğunda ikisi de tamamen ortamdan, her şeyden soyutlanıyorlardı ve bu en büyük ortak noktalarıydı. "asiye'yi en başta iddia malzemesi olarak kullanacağını bilmiyor muydun bebeğim? ben bunun saçmalık olduğuna onu inandırmasam senin kırılgan kuzeninin kalbi çıt diye gidivermişti şimdiye. sonra ne olduysa aşık oldu gerçekten işte."
ön taraflarda gülüşen ikiliye baktığında berk'i düşünerek canı yanmıştı kızın.
"aşk bir insanı tamamen değiştiremez bence. doruk'un içindeki o eski ruh da hala duruyor bir yerlerde."
"bence değiştirir." kızdan kırgın bakışlarını çekmeyen çocuk, yeniden ona dönüşüyle kıvırcık saç buklesini kulağının arkasına yerleştirdi. "yani doruk'un yapmacık aşkından bahsetmiyorum tabi ki, umurumda bile değil ama... her şeyiyle aşık olmuşsa ruhunu da kapsar bu durum, neden değiştirmesin ki?"
saçındaki çocuğun elini çekmek için oraya götürdüğü elini berk tuttuğunda gülümsedi. genç kız da hayatında gördüğü en güzel gülüşe gülmeden edemezken duyduğu öksürük sesi ve hemen ardından tepelerinde dikilen sarp'ı gördüğünde berk'le bu kadar yakın olmanın yaşanılanlardan sonra verdiği suçluluk duygusundan olsa gerek elini çekmişti kızıldan.
"güzelim ben senin yanına oturacaktım ya, öyle düşünmüştüm."
kızıl, alt dudağını sinirle dişlerken sarp'ın güzelim diyen diline yeni küfürler bulmayı ihmal etmemişti.
"gerek yok sarp, iyi böyle."
aybike'nin sarp'ı tersliyor olması kızılı memnun ederken garipsemişti de bir yandan. iyi gibilerdi çünkü ama bunu daha fazla düşünmeyecekti, önemli olan sonuçtu. berk her zaman olayların sonuçlarıyla ilgilenen bir yapıya sahip olmuştu. gerisi pek de önemli değildi.
sarp, öfkeyle yanlarından gittiğinde sırıtmasını büyüterek kıza döndü berk.
"şu süpürgeyle aranız açılmış tatlım sevindim. neden olduğunu bilmiyorum ama bu çocuktan hiç hoşlanmamıştım. terslemekle iyi yaptın."
"sarp'la çok yakınız biz, arada küçük tartışmalar yaşayabiliriz böyle. terslemedim onu yani. sen niye sevindin bu duruma?" gözleri sinirle büyüyen ve keyifsiz görünen çocuğa yaklaşmıştı, kalbini nasıl hızlandırdığını bilmiyor muydu? "yoksa aşık mı oldun bana?"
"hıh, aşk kim ben kim be aybik. fazla uçtun bu sefer sanki, sana aşık olmuşum öyle mi? kim inanır ki buna."
kızılın söyledikleri istemediği bir hızla canını yakarken bir şey söylemeden önüne döndü aybike. aklındakini bugün yapacaktı artık, berk'in canını aynı onun gibi bugün yakacaktı. ilk hamlesini yapmalıydı. onun gibi bir canavar değildi ama olacaktı. vicdanının sesini dinlemeden bir canavar olmak zorundaydı. başka bir canavarı ancak böyle yenebilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yenilgi | ayber
Teen Fiction"canını yakacağım berk. bir gün hiç beklemediğin bir yerden vuracağım seni. hepimizin zaafları vardır. sen benim aileme zarar verdin, ben de seni zaafından vuracağım. canın çok yanacak emin ol. bekle sadece."