yeniden selamlarrr. sevgililer günü için en azından halihazırda yayımlanmaya devam eden kurgularım içinden yenilgi'ye bölüm gelmesinin en uygun olacağını düşündüm ve yenilgi'yle uzun bir aradan sonra tekrar buradayımm. umarım siz de buradasınızdır ve beğenirsiniz, yeniden oy ve yorumlarınızı bekliyorum 🪼
"biz düşman mıyız?"
bahçede yalnız oturmaya karar verdiği anda yanında bitmiş berk'e git diyemiyordu. diyebileceğini de sanmıyordu zaten. gücü yoktu buna.
"cevabımı az önce verdiğimi düşünüyorum."
"hayır, vermedin. rastgele bir şeyler söyleyip kaçtın benden. her zaman yaptığını yaptın."
genç kız ayağa kalktığında o da kalktı yanından. onu öfkelendirmeyi başarmıştı yine. hiçbir şey hissetmiyor olmasından daha iyiydi kesinlikle öfkeli oluşu, en azından kalbindeki bir yerlerde ona ait olumsuz da olsa bir duygunun varlığını kesinleştiriyordu.
"biz düşman da olamayız berk. hiçbir şey olamayız. iki ayrı hiçiz biz. biz diye bir şeye bile sahip değiliz. olmayacağız da."
"neden hiç olalım aybike? her şeyi böyle bir kalemde silip atamazsın."
"silip atmamam için hiçbir sebep yok."
"ya aşk?"
gözlerinin içine gözlerini sabitledi. bir adım daha yakınındaydı bedeni. bedeninden ona yayılan sıcaklık canını yakıyordu. söyleyecekleri canını acıtacak gibiydi.
"aşık değilim sana. hatta daha da ilerisini söyleyeyim mi? hiçbir zaman aşık olmadım sana."
gözleri korkuyla açılırken genç kızın ondan uzak tuttuğu kalbi gibi gözleri, şuan paramparça olmamasının tek sebebiydi.
"yalan söylüyorsun. gözlerime bak aybike, gözlerime bakarak söyle ne söylüyorsan." genç kız dediğini yapmadı. zaten kanatıyordu. zaten yaşları da inmeye başlamıştı gözlerinden aşağıya. "gözlerime bak!"
genç kız gözlerini berk'in gözlerine çıkardığında onun gibi berk'in de ağlıyor olduğunu görmek şaşırtmadı. "söyle şimdi. söyleyebiliyorsan. aşık değilim sana de, hadi!"
kurumuş dudaklarını ıslattı. akan yaşlarını kendi haline bıraktığında onlara hiç dokunmadı.
"ne fark eder? diyemiyor olmam neyi değiştirir berk? evet yalan söylüyorum. ama ben sana aşık değilim diyerek yalan söylüyorum. sen sana aşığım diyerek yalan söylüyorsun bana."
sonlara doğru sesinin titremesiyle gözyaşlarını sildi. berk ise susup beklediği elaların sırasını savmasıyla titreyen dudaklarını araladı. gözünün altındaki ve yanağındaki yaşları eliyle silmişti.
"evet hayatım yalanlarla dolu. bu yalanlar dünyasında gerçek olan, doğru olan tek şey ise sana olan duygularım. ben sana aşığım aybike, bu gerçek. doğru. çektiğim o video, yine hatalarla dolu olan hayatımda yaptığım en büyük hataydı. ama sana yemin ederim onu yayınlamak gibi bir amacım asla olmadı. sana çok öfkeliydim ve intikam almak istedim. ve öfkem senin bana yaptığın oyundan da kaynaklanmıyordu ilginç bir şekilde. o çocukla olan olaylar, sarp. senin yanında onu her gördüğümde, sana her değdiğinde aklımı kaybediyorum ben aybike. sevmeyen mi yapar bunu sence?"
gözyaşları durmak bilmeyen bir sağanak gibi yağarken konuşabilmek için biraz beklemesi ve yutkunması gerekiyordı. berk ellerini, sevdiği kızın yüzüne götürüp yanağından aşağı inerek sevdiğinde her bir parmağı büyük bir dikkatle dokunuyordu tenine. önüne gelen bir saç tutamını düzeltti.
"seni seviyorum aybike, tüm sahici hislerimle söylüyorum bunu. seviyorum seni."
ondan bir cevap bekleyen kızılın yanağına gitti elleri, çocuğun ona yapıyor olduğu gibi. sevip dokunuşunu hissettirdiğinde gözlerini kapatmıştı berk. hemen dudağının kenarındaki elini öptüğünde de içi giderek çekti ellerini aybike.
"bilmiyorum berk. çok yıprandık ikimiz de. çok canımız yandı, çok can yaktık. ama biz olamıyoruz, bundan yana bir beklentiye girme."
yüzünden yavaşça inen el ile yutkunduğunda kızılının sargıdaki elini sevdi.
"bir daha kendine zarar verirsen yeniden hiçbir şey oluruz. birbirleri için bir hiç olan kişiler."
🌚
elindeki bardağı sertçe masaya bırakan berk, yeni bir bardak doldurup peşpeşe doldurup bitirerek boş bardakları sıralarken odaklandığı boşluğa baktı yine.
"düşmanız biz dedi önce. sonra da hiçbir şeyiz dedi. bana aşık olduğunu kabul ettikten sonra da bir daha kendine zarar verirsen yeniden hiç oluruz dedi. yani şuanda hiç değiliz. düşmanız mı demek istedi?"
son doldurduğu bardağı da tek dikişte bitirdiğinde kalktı yerinden. bir süre sendelediğinde de kendine gelip evden çıktı. gideceği yer belliydi, onun durağı belliydi.
aybike'nin evinin önüne geldiğinde zile bastı uzunca. açılıp açılmayacağını beklemeden kısa kısa basıp parmağını geri çekerek yeniden uzun çaldı. kız gelip kapıyı açana kadar bunu devam ettirdiğinde de şokunu atlatmasını beklerken gülümsedi.
"berk?"
"tek bir şey sormaya geldim, hiçbir şey miyiz, düşman mıyız şuan?"
"ne?"
kızıl, demek istediklerini daha rahat ifade edebileceğini düşünerek içeri girip kıza adımladığında düşmemesi için onu tutması gerekmişti aybike'nin.
"dua et annemler evde değildi bugün. öyle kafana estiği gibi zil zurna sarhoş dan dan dan kapıma dayanamazsın berk. ya evde olsalardı?"
"ama değiller."
kızılın koltuğa oturmasını sağladığında yanına geçti.
"cevap ver şimdi. hiçbir şey miyiz düşman mı?"
"bunun için mi geldin buraya? inanamıyorum sana ya? delirdin mi sen?"
"aşkından hep bunlar deli kadın." gözleri gözlerini bulduğunda daha anlamlı bakıyordu artık. "delirdim tabi ya. delirmesem aşık olur muydum zaten? aşık olmak da delilerin işi. ben de onlardan biriyim sayende."
"berk of." başını diğer tarafa çeviren kız gözlerini sildiğinde çenesinden hafifçe kendine çevirip bakmasını sağladı. "sürekli ağlatıyorsun beni."
tutamıyordu ki kendini. onunla beraber ağlayan berk hafifçe gülmeye kendini zorlayınca çenesini sevip oradan gamzelerine ve silerek ilerlediği gözyaşlarının izlerine gitti.
"sen ağlama güzel gözlerinle, ben ikimizin yerine de ağlıyorum yeterince zaten."
"of mahvediyorsun beni." ağlaması durmamışken gülmeye çalışarak söylediği şeyin ardından bakışlarını kızdan çekerek dizine yattı berk.
"ilaç da kullanman gerekiyor ya senin hani, ne diye bu kadar içtin?"
"hatırlamamam gerekiyordu."
"neyi?" elleri çoktan kızıl saçları oynamaya başlamıştı.
"beni sildiğini. bizi bir hiç yaptığını." sözü yarıda kesildiğinde burnunu çekti. "sarhoş olursam birkaç saatliğine hiçbir şey yokmuş gibi hissedebilecektim."
genç kız, kızılın saçlarını oynamaya devam ederken sesli hale dönüşen ağlayışını duymaması için eliyle ağzını kapattı.
birkaç dakika bir şey demeden beklediğinde kızılın uyuyakaldığını fark etti dizlerinde. gülüşünde değil de dizlerinde uyutmuştu onu bugün de. başını arkasına yasladığında fazla geçmeden uyuyakaldı genç kız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yenilgi | ayber
Novela Juvenil"canını yakacağım berk. bir gün hiç beklemediğin bir yerden vuracağım seni. hepimizin zaafları vardır. sen benim aileme zarar verdin, ben de seni zaafından vuracağım. canın çok yanacak emin ol. bekle sadece."