selamlarr, yıldıza basıp bol bol bol bol yorum yapmayı unutmayın lütfen, keyifli okumalar dilerim 🤍🔮
kantine yöneldiklerinde okula daha girmeden yan yana yürümeye başladığı kızın eline uzanıp tutan kızıla karşı elinden elini çekmişti genç kız.
"berk, bizimkilerden biri görebilir farkında mısın?"
"nereden görecekler güzelim, burada bile değiller."
"babam görebilir ama."
yeniden eline uzanan kızıldan elini çektiğinde başını aşağı yukarı sallayarak onayladı onu kızıl.
"haklısın ya, afedersin."
"ayrıca biz sevgili falan değiliz ki, ne bu sevgilicilik halleri? belki de hiç olmayacağız."
"o ne demek aybike ya? olacağız, olmak zorundayız."
"niye zorundaymışız?"
"aşık oldum ben sana, ya."
yeniden gülümsediğinde başını öne eğen kızın çenesine dokundu usul bir hareketle. genel arsız tavırlarından bağımsız ona aşkından bahsederken utanması çok tatlı geliyordu. aynı zamanda hızlı ve dikkatliydi.
"hoşuna gidiyor değil mi bana yedi yirmi dört aşk itirafı yaptırmak?"
başını olumlu anlamda sallayıp gülümsemeye devam eden kıza bir adım atıp yaklaştığında derin ve hoş ses tonuyla bir nefes vermişti.
"saatlerce itiraf ederim ben sana aşkımı, sen gül yeter ki."
"aşkını?" olduğu yerde yürümeyi bırakıp kızıla döndüğünde başını eğdi hafifçe. "abarttın sanki biraz?"
"hayır. az bile söylüyorum. aşığım sana aybike eren, aşık."
genç kız her ne kadar okulda en yakışıklı bulduğu bu çocuğun günden güne ona aşık olup dize gelmesinden memnun olsa da ona çaktırmak istemiyordu bunu şimdiden. berk özkaya'nın havasından geçilmezdi yoksa.
"iki sütlü kahve alabilir miyiz?"
kızılın siparişiyle kaşlarını çattığında önüne gelen kıvırcık saç tutamını geriye atmasına izin vermişti.
"bir psikopatın sütlü kahveyi tercih edeceğini hiç düşünmezdim."
"ben de düşünmezdim hiç bunu içeceğimi biliyor musun? senin sayende sevmeye başladım diyebiliriz."
"nasıl yani?" konu daha da ilgisini çeken bir hal almaya başladığında kollarını göğsünde kavuşturup dinlemeye koyuldu çocuğu.
"seni her burada gördüğümde sütlü kahve içtiğine dikkat etmiştim. sonra da kendime bir söz verdim. onca şeye rağmen, bütün yaptıklarıma rağmen sana kendimi affettirmeyi ve kendimi sana yeniden sevdirmeyi başardığımda beraber içecektik bu kahveyi. başarabilsiğimde değil, başardığımda dedim çünkü bunu başaramama gibi bir seçeneğim yoktu."
gülümseyen kızın gülümsemesi sönerken onun bir adım daha yakınında olabilmek için bunu fırsat bilmişti kızıl. gülümsemesinin silinmesi şaşkınlığı ve gözlerine olan duygu yüklü bakışlarındandı çünkü. minik ellerini büyük elleri arasına alıp usulca kaybolmasını sağladığında gözleri, kızın utanarak kaçırdığı gözlerini takibe almakla meşguldü.
tek elini kaldırıp dudaklarına götürdüğünde gözlerini gözlerinden hiç ayırmadan bir öpücük bıraktı, kızın verdiği huzurlu nefesini hissetmek gülümsetmişti. bir adım daha sevdiği kıza atıp elini kıvırcık saçları arasına götürdüğünde dikkatle incelerken kızın bakışları gözlerinden çekilmemişti. zamandan ve mekandan tamamen soyutlanmış gibilerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yenilgi | ayber
Teen Fiction"canını yakacağım berk. bir gün hiç beklemediğin bir yerden vuracağım seni. hepimizin zaafları vardır. sen benim aileme zarar verdin, ben de seni zaafından vuracağım. canın çok yanacak emin ol. bekle sadece."